"Asena!"
Sıcak bir yaz akşamıydı. İşten gelen babamla birlikte havanın sıcaklığına rağmen çay koyulmuş survivor izleyerek içiliyordu. Tabi ben dışında. Babamla abimin konuşmamızı duymamaları adına annemle mutfağa kek koyma bahanesiyle gelmiş konuşuyorduk.
Hiç bitmezdi bu konuşmalar.
"Annecim bak biliyorum seni diğerleri gibi öyle dershanelere gönderecek durumumuz yok ama sende idare et birazcık. Nolursun eline ders kitabı alsan. Nolur biraz çalışsan. Kaç yaşına geldin hala öğretmenlerinle ben uğraşıyorum!"
Bu kaçıncı ikaz edişiydi inanın bende bilmiyorum. Geçen sene babama söylemekle tehdit eden anneme en sonunda dayanamamış ve git söyle demiştim. Sonucunda bir güzel babamın da bağırışlarını çekmiştim. Cidden anlamıyordum onları,yaşım da küçük değildi. Neyin muamalesiydi ki bu? Bi yandan onlara da hak vermeye çalışıyordum. Onlar da çocukları okusun, güzel yerlere gelsin istiyor ama yapamadıktan sonra isteseler ne yazardı? Olmuyor işte olmuyor. Girmiyor beynime.
"Açma o zaman anne telefonlarını."
Hışımla ayağındaki terliği eline almış kalçama vurmuştu. "Hala asilik yapıyor bana! Ne var adam gibi oturup çalışsan. Güzellikle diyorum olmuyor. İlla dövdürtecek kendini bana."
Ekstra dırdır etmesinin sebebi galiba bugün ki edebiyat sınavından 02 almam olabilirdi. Öğretmen dayanamamış annemi aramıştı. İki puanlık boşluk doldurmada özellikle tek bir soru cevaplamıştım. Şansıma doğru çıkmıştı. Hoca tabi nedenini sorduğunda herkesin içinde Adıyamanlıyım diyince sınıftan atmıştı.
Canım Adıyamanım. Demiyim demiyim diyorum da tütününe bile kurban olurdum. Kaçakcime kaçakcimee
"Annem,benden olmuyor. Yapamıyorum ben. Boşuna çalış çalış demekle olmuyor. Yapabilsem emin ol bu baskıyı çeker miyim ben? Demek ki benim derse yeteneğim yok. Çalışasım bile yok. Kopya bile çekesim gelmiyor artık. Bıktım okuldan."
"Yürü git gözüme görünme Asena. Yürü git!"
Evet,bir tartışmanın sonuna daha geldik sayın seyirciler. Sayın valide sultan yine beni yolumdan döndüremedi. Lütfen tekrar deneyiniz.
Ders çalışacağıma tiktok çekerdim kazanacağım meslekten daha çok para alırdım. Tabi ailem öyle düşünmediği için bi tık zorlaşıyordu. Hele bi akrabalar beni görsünler babam keleşle kovalarlardı. Hayır yani tiktoğu bildiklerinden değil, sümüklü üç beş yaşındaki çocukları aaa anne bak Asena abla diye annelerine gösterirler hayatım kayardı felan. Gerek yok öyle risklere.
Salonda büyük bir heyecanla survivor izleyen abimle babama öpücük atıp odama geçtim. Hazır abim de odada yokken rahat rahat uzanırdım. Kendisi hayvan gibi olduğu için yanında ayak ayak üstüne atmama bile saygısızlık olarak adlandırırdı. Böyle bir ailenin çocuğu olarak bazen kendimi sorguluyordum. Ya onlar fazla duyarlıydı ya da ben üveydim.
Gerçi bu kara kaş kara göz ile üvey olmam söz konusu bile değildi.
Tüm bunları bi kenara koyarak telefondan kısık sesle Aynur Polat esmere açtım. Abim sağolsun yine bi mallık yapıp kulaklığımın içine etmişti. Tek tarafı çalışmıyordu. Gerçi Bim malıydı nolucak. Yıllar önce 10 liraya aldığım emektarım iyi dayanmıştı ama hakkını da yememek lazım şimdi. Bi ara Bim mi A101 mi diye tartışmalıyız.
Üstüme diz üstü şort ve askılığı geçirip aynanın karşısına geçtim. Kürtçe sözlerle birlikte oy oy esmere diye kendime bakıp söylüyordum. Ulan dersleri bırakıp dansöz mü olsaydım acaba? Yks öğrencisi olmak gibiside yok, her an her şey olabilirim. Çok tehlikeliyim,çok riskliyim, başa belayım.
Garip hareketleri siktir edip Sude'yi aramaya başladım. Benim aksime çok rahat bi aileye sahip olduğu için çok şanslı biriydi kendileri.
"GRATİSTE İNDİRİM VAR ASENA! ÇABUK GİTMELİYİZ!"
Telefonu saniyesinde açmasıyle birlikte bağırması bir oldu. Gerizekalının hali de bir başka oluyor tabi. Saat gecenin 10'u ve biz en son gratise emily dudak kalemi çalmaya gittiğimizden beri satın almak yerine cebe atıyorduk. Parasızlık zor.
"Yarın bizim mahalledeki Kamilleri göndeririz Sude, bağırma artık."
Derin nefes alır gibi gülüp normal sohbetimize geçmeye başladık. "Sence ne zaman gece dışarı salarlar seni?"
"Kızım abim teşkilat gibi her yere yaymış adamları. Torbacılara resmimi göstermiş,bu kızı görürseniz hemen bana haber edin diye."
"Hem keko hem minibüsçü. Bayılıyorum abine!"
"Ne demezsin, dışı seni içi beni yakar kız."
"Ama bak senin abin olduğu için öyle geliyor. Şimdi objektif olarak bak. Korumacı, parasını kazanıyor. Yeni nesil erkekler gibi dişil enerjinin e si yok. Üstelik barzo,tam aradığım gibi."
"Canlı canlı gömülünce de öyle dersin artık."
Cümlem biter bitmez hayvan gibi yayık yayık gülmeye başladım. Bayılıyordum abimi gömmeye. Allah'ın kekosu. Sokakta görsem yönümü çevirirdim. Gerçi o kadar laf yapıp ondan farkım olmadığı için arada kendime de üzülüyordum.
"Oğlum laa ne dicem sana."
"De Sude de."
"Dün sınıftaki Ayşe'ye bakınca fark ettim. Bizim harbiden hiç iyi yönlerimiz yok la."
"Yeni mi fark ediyon Sude? Tip yok, para yok, manita desen yok, ortam desen sıfır. Erkek Fatma gibi geziyoz ortalıkta."
"Öyle değil de geleceğimiz yok Asena. Senin annen de seni her gün darlıyodur biliyorum ama sınav yaklaştıkça herkes stres oluyor, sağolsunlar bende stres oldum."
"Sınıf grubundaki mesajları felan mı okudun naabtın?"
"O kadar ne konuşuyorlar diye bi girdim,girmez olaydım. Sınava iki ay var diye stres olmuşlar. Konu yetiştirme derdindeler. Rahatlık battı heralde bana da stres oldum bi bilmiyorum."
"Olsun be gülüm bizde bi sigara yakarız kendimize geleriz."
"Yarın bunun yüz yüze bi kritiği gelmez mi be Asena?"
"Alası gelir,kolalar benden."
"Çekirdek de benden."
"Tamamdır o zaman bunu da hallettik."
"Öpüyorum,hadi görüşürüz."
"He bay."
Başka şarkı açıp masamın üstüne baktım. Abimin dırzo eşyaları ve benim çaldığım makyaj malzemeleri birbirine girmiş adeta bok çukuru gibi olmuştu. Bende stres oluyordum ucundan da belli etmemeye çalışıyordum. Ödüm kopuyordu şu itlerden biri gelip kazandığı yerlerle övünürse diye. Gram gelemiyordum şunların egosuna.
Benden bi bok olmazdı, aklıma olabilcek şeylerden iki üç şey geliyordu da demeye dilim varmıyordu. Babam kızardı.
"Şarkı sesi koridordo yankılanıyo Asena kıs şunu." Diyerek odaya giren abimle bizim odanın kadrosu tamamlandı. Kaç yaşına gelmiştik hala aynı odada kalıyordum bu dırzoyla.
"Kulaklığımı kırmasaydın sende!"
"Alıcam dedim ya ne yüzüme vurup duruyosun. Alıcam."
"Bunu demenin üzerinden en az üç gün geçti, üç!"
"Bana bir daha laf yap kardeşim demem vururum seni."
Ağzımın payını alıp bir güzel dönüp uyudum. Yapardı. Bir kaç kere en fazla ne yapabilir diye minibüste ki Fenerbahçe armasını çıkarmıştım kurşuna dizmişti resmen beni. Babamın keleşini eline almış mahallede kovalamıştı. Hala kıyamaz diye düşünürken kolumdan sıyırmıştı kurşun.
Bu abiler kapansın artık ya.