O kadar okuyup vote atmamak olmaz dimi amaaa o yüzden nabıyoruz hemen yildizliyoruz canlarım benim
Hadi iyi okumalaaar~
"Can,sorun sende değil bende. Sen kesinlikle daha iyilerine layıksın."
Devamsızlık hakkımım dolduğu günlerden biriydi yine. Zar zor okula gelebilmiş öğle arasına kadar uyumuştum. Öğle ziliyle birlikte dibimde biten Can'da canımı sıkmak ister gibi yapışıktı.
"Ya bırak! Bu yalanları yicek gibi mi duruyorum Asena? Beni diğer yeni yetmelerle karıştırdın heralde. Sevdiğim kadını kolay kolay bırakmam ben."
Bu İzmir'li çingenenin bana olan aşkı beni bitiriyordu gerçekten. Babamdan gelen alışkanlığım sağolsun memlekete göre yargılamak huyum olmuştu. Gerçi Can'da çingene lafını layıkıyla yerine getiriyordu. Gerek esmerliği olsun,gerek şivesi,gerek tavırları...onları aratmıyordu. Sadece saçının kenarında sarı boya eksikti.
Düşünsenize daha liseli 17 18 yaşındaki Allah'ın İzmir'li çingenesi sizi deliler gibi sevdiğini söyleyerek ilerde evleneceğinizi dahi söylüyordu. Üstelik biz 1 haftadır felan çıkıyorduk.
Aramızda kalsın bunu yedekte tutuyordum, as kadro sevgililerimle mutluydum ben.
"Bende onu diyorum ya Can'ım, ben senin sevgine layık olamayacak kadar kötüyüm."
Birazcık acıtasyondan nolurdu ama dimi?
"Bak etrafa..." Elimle etrafı göstererek bahcedeki kızları gösterdim. "....etrafta bir sürü güzel kız varken ben hakedemeyecek kadar berbatım."
Git lan artık,istemiyorum işte seni diyemesem de onun da bakışlarının arada üç beş kıza kaydığının farkındaydım. Böyle bir devirde ben bu devirin insanı değilim diyip masum masum spontane takılacak kadar mal değildim, biliyordum çünkü harcarlardı. Ben sadece bu çağa ayak uyduruyordum. Yoksa bizde anamızın karnından saf çıktık.
Sahte gözyaşlarımla birlikte onun kolunu tuttum. "Al işte bak,senin bile gözün kaydı. Pislik! Bugün bunu yapan yarın kim bilir hangi eskorta gider! Ayrılıyorum senden. Yürü git Can."
Bir süre daha seviyorum ayrılamam bahanesi tutsa da alttan alttan ayrılma sinyalleri verip paslamıştım. Aşka inanmıyordum oğlum ben bir kere. Benim anam babam bile görücü usulu evlenmiş insanlar, aşk neydi ki? Karşına adam gibi biri çıkar. Güvenirsin,bu dersin tam da bu benim kocam olmaya layık kişi. Evlenirsin. Aynı çatı altında yaşar gidersiniz işte.
Benim için böyleydi.
Sude'yle birlikte duran üç dört kişinin yanına ilerleyerek kolumu Sude'nin omuzuna koydum. "Eee çıkışta nabıyoruz?"
"Parka gidelim."
Bunu diyen Efe'ydi. As kadromdan Efe. Yalan yok şimdi güzel öpüşüyordu.
"Olabilir." Diye atlayan da Kadir'di. Yani Sude'ninki. Dörtlü yaparız diye ayarladığımız grupla beraber bi ara parkta bir kaç şey yaşamıştık. Sonradan okulda takılacak kadar ileri gidince sınıftakilerden daha çok sardıkları için bi tık iyi gelmişlerdi.
Teneffüs bitene kadar arada beğendiğim erkekleri gözlerimle Sude'ye göstermiş kriterlemiştik. Bir yandan ikisine de ayıp olmasın diye belli ettirmemeye çalışıp onlarla da sohbet ediyorduk. Bugün ki boş konuları da ekonomiydi. Klasik erkek muhabbeti. Arada bizde katılıyoduk tabi.
Sınıfıma çıkmadan önce de Efe'nın hırkasını alarak kaçmıştım. Bişey demese de arkamdan göz kırpmıştı eşşek.
Onun hırkasıyla beraber başka bir sınıfa unuttuğum ders kitabı için Hakan'ın yanına gittim. Öğretmenler ziline tam bir buçuk dakika vardı. Bu zaman da çoktan inek Hakan'dan kitabı alır hayli hayli sınıfıma geçerdim.
