mektuplar ve yabancı beta

55 7 1
                                    











Yanıyordum.

Şakasız tam yarım saattir yanıyordum. Hava eksilerdeydi belkide ama içim cayır cayır yanıyordu. Yattığım yatakta döne geçmişti bu yarım saat. Midem bulanıyor, Kasıklarıma bıçak saplanıyor gibi bir ağrı sarmıştı bedenimi. Yutkunmak ne zamandır bu kadar zorlaşmıştı benim için bilmiyordum gerçekten.

Her saniye bana eziyet çektiriyordu adeta. Derin nefes alıp kalçamdaki ağrıyı görmezden gelmeye çalışarak doğruldum yatakta. Tam o sırada belimin yanındaki mühür sızlamayan başlamıştı. Al işte! Bir bu eksikti şuan.

Yataktan kalkıp cama ilerledim. Pencereyi açıp içeriye soğuk havanın girmesine izin verdim. Hava soğuktu fakat havanın bu soğukluğu içimdeki sıcaklığı dindirmiyordu. Mühür bölgemdeki acı yerini kaşınmaya bıraktığında titrekçe nefes verdim karanlığa. Kral jeon ile en son mutfakta karşılanmıştık. Bunun üzerine hızla yemek bile yiyemeden çıkmıştım oradan. Bu yaptığım saygısızlıktı ama yapacak başka bir şeyim yoktu. Orda durmaya devam etseydim feromonlarım benden bağımsız olarak yayılmaya devam ederdi ve bilmeden bir haraket yapabilirdim. Bu zamana kadar kızgınlıklarımı doktorumun kontrolündeki bastırıcılar ile geçirmiştim.

Bastırıcılarımın olması gereken çekmeceye adımladım. Açtığım gibi birkaç hap kutusu takıldı gözüme. Aralarından turuncu renkli kutuyu aldım ellerimin arasına. Titreyen dizlerim beni daha fazla ayakta tutamayacağına dair uyarılar verirken daha da direnmedim. Tahta parkelere oturdum dizlerimin üzerinde.

Elimdeki kutuyu açtıktan sonra elime gelen küçük hapları ağzıma attım beklemeden. Hemen yanımdaki masanın üzerindeki suya uzandıktan sonra yuttum hapları.

Normalde ne kadar yutmam gerekiyordu hatırlamıyorum ama atmıştım gereğinden fazla ağzıma o an. Gözyaşlarım süzüldü yanaklarımdan usulca.

Tanrım...

İlk defa bu kadar ağrılı geçiriyordum kızgınlığımı. Omega olmamın duygusallığı vardı tabiki de ama bir yandan da yaşadıklarım üstüme gelmeye başlamıştı. Yatağıma yattım ağrılarımla. Derin derin nefes aldım.

Tamam taehyung...beş dakika sonra geçecek. Beş dakika yanlızca...

•°•☆•°•

Göz kapaklarımın kaşınmaya başlamasıyla refleks olarak ellerimi gözlerime çıkarttım. Kaşınan gözlerimi kaşırken elimin üzerindeki rahatsız edici ağırlık ile gözlerimi aralamaya çalıştım. İlk denemem başarısız da olsa ikinci denememde açılan gözlerimle elimin üzerini inceledim. Serum takılıydı. Gözlerimi ışığa alıştırmak için birkaç kez kırparken öten 'dııt' sesi devamlı olmaya başlayınca doğruldum yattığım yerde. Yattığım şeyin yatak değilde sedye olması ile yutkundum. Rahatsız edici olan ses devam ederken kapının dışından adım sesleri geliyordu.

O sırada aklıma gelen şeyler ile yüzümü buruşturdum. Başımın arkasında hafif bir sızı şeklinde ağrı vardı. Ruta girmiştim dün. Sanırım aldığım bastırıcılar iyi gelmemişti çünkü uyuduktan sonrasını hatırlamıyordum.

"Sonunda uyandın."

Cevap vermedim. Yanlizca hafif bir tebessümle onu onayladım. Uzun boylu ve oldukça yakışıklı olan bu adam odaya girip kapıyı kapattı yavaşça. Kapının altından olmasıyla sarayda olduğumuzu anlamıştım. Peki ya...nasıl gelmiştim buraya?

"Çok sayıda bastırıcıyı aynı anda aldığın için bağışıklık sistemin çöküntüye uğramış. Bu yüzden bayılmışsın. Neyseki jungkook seni getirdi buraya. Yoksa zehirlenerek ölebilirdin."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

deltas hemliga svaghetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin