Gözlerimi açtığımda hala yerde yatıyordum. Biraz zorlansamda ayağa kalkmayı başardım. Bayılmadan önce aklımda canlanan yer neresiydi onu bile bilmiyorum.ayaklarımı biraz zorlayarak evime girdim.masanın üzerindeki sürahiden 1 bardak su doldurup yudumlamaya başladım.bardaktaki su bittiğinde tezgaha bırakarak odama giden uzun koridora yöneldim. Odama girdiğimde dolabımdaki yağmurluğumu ve birazcık para ile anahtarımı aldım.evden çıktığımda evimin arkasındaki ormanlık arazinin içerisine doğru ilerledim. Bir kaç ağaç ve taştan başka hiç birşey yoktu.tam arkamı dönüp giderken ilerden tekrar o çığlığı duydum. Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde 2 siület gördüm bu aklımda canlanan ile aynıydı.beni fark etmemeleri için yanımda bulunan ağaçlardan bir tanesinin arkasına saklandım. Ayaklarımı hareket ettirmemeye gayret ediyordum. Ses çıkarırsam yakalanırdım.olabildiğince sessiz bir şekilde onları izlemeye koyuldum. Sadece konuşuyolardı ama ne konuştuklarını duyamıyordum. Bir kaç dakika sonra ikiside ıssız ormanda ilerlemeye başladılar.onları takip etmelimiyim bilmiyorum. Ama içimden bir ses takip etmemi söylüyor.
Onlar hâlâ gözden kaybolmadan takip etmeye başladım. İnce ağaçlar saklanmama umarım yardım ediyordur.yaklaşık 15 dakikalık takibimden sonra sonunda eski bir klubenin önünde durdular. Onlar durduğunda bende bir ağacın arkasına geçip saklandım.Öndeki olan kapıyı açarak arkasındakini içeriye ittirdi. Galiba burda iyi şeyler olmuyordu. Saklandığım ağacın arkasından çıkarak klubenin yanına yaklaştım. Klubenin arka ve yan taraflarında 2 şer adet cam vardı.bana en yakın olan camın önünde çömelip kafamı hafifce yukarı kaldırdım.içerdeki herşey rahatca görünüyordu. Odanın tam ortasında yuvarlak bir masa vardı. üzerinde kalın ve eski bir kitap bulunuyordu.eski olduğu her yerden anlaşılıyor. Kalitesiz bir kağıd'a basılmış ve yeterince yıpranmış olduğu fark ediliyor.Dikkatimi dağıtan hareketlilikle bakışlarımı oraya çevirdim.Gördüklerimde yanılmıyorsam şuan tam karşımda uçaktaki kan emici psikopat vampir vardı.ama kafes gibi garip bir çemberin tam ortasındaydı. Bedeni bitkin düşmüş baygın bir vaziyette kafesten çemberin duvarına yaslanmış bir şekildeidi. Ama kafamda anlam veremediğim bir soru var.Neden Burdaydı? Bu sorunun tek cevabı bekleyip görmek.Odanın kapısı açılmasıyla yüzümü o tarafa çevirdim. İçeriye çok yaşlı bir cadı girdi cadı diyorum çünkü çok çirkindi o kadar çirkindiki güneş görse yörüngeden çıkıp evreni terk eder. Kadıni incelemeyi bırakıp ne yaptığına odaklandım. İlk başta yaptığı şeye anlam veremedim çünkü psikopata bakıp kitaptan birşeyler okuyordu.okuduğu şeyler bitmesi ile psikopatın acıyla kıvranması bir oldu. Kafasını başının arasına alarak yerde iki büklüm oldu.dişlerini sıkarak bir çığlık attı bu o kadar acı bir çığlıktı ki tüylerim ürperdi. Acı çekmesine göz yumamam.yerimden kalkarak klubenin diğer tarafındaki açık olan camının önüne gittim. Yüksek bir cam olmadığından önce sağ ayağım kaldırıp camdan içeri sarkıttım sonra sol ayağımı kaldırıp diğer ayağıma uyğuladığım gibi aynı hareketi yapıp içeri girdim.çok fazla oyalanmadan kapının kolunu çevirip diğer odanın olduğu yere koştum hiç düşünmeden kapının kurpunu açıp içeriye daldım.kadın bana aldırmadan hala bir şeyler okuyordu.psikopatta olsa onun acı çekmesine izin veremem.hiç düşünmeden çemberi yumruklamaya başladım. Bir kaç yumruk atmadım ki çember büyük bir gürültü ile patladı. Cadı ortada yokken ben ve psikopat patlamanın etkisi ile farkli köşelere savrulduk.kafamda hissettiğim acı ile elimi kafama götürdüm. Elimde kaygan bir sıvı olduğunu fark ettim. hissettiğim sıcak şeyin Kan olduğunu anladığımda yara aldığım başka bir yer var mı diye hemen yerimden doğrulmaya çalıştım. kalkamasamda duvara yaslanmayı başarmıştım. Kollarımda ve bacaklrımda her hangi bir yara yoktu.psikopatın durumuna baktığımda sadece baygın bir şekile yatıyordu.dizlerimi zorlayıp yanına gidip diz çöktüm.
"pişşt."
Ses yok.
"pişşt."
Ses yok.
"heyyy!"
Ses yok.
"heyyy! Kan emici aptal uyansana." bir yandan dürtükleyip bir yandan da söyleniyordum.
Sonunda gözlerini açmasıyla beni görmesi bir oldu.
"senin ne işin var burda?"
"sen teşşekkürünü böyle mi ediyorsun?" soruya soru ile karşılık vermem yaptığım en mantıksız şeylerden biri idi.
"bak o cadı sanada zarar verebilirdi, ve şimdi büyüyü bozduğun için büyü değişmiş olabilir ve ikimizden birine kalıcı bir etki bırkmış olabilir."
"ne demek bu simdi?"
"sana kolay gelsin demek, artık yaptığının sonucuna katlancaksın." ya hayatını kurtarıyorum teşekkür etmiyor. Hadi onu geçtim bu egoya ne demeli.
"hayatını kurtardım böylemi teşekkür ediyorsun?"
"ben mi dedim hayatımı kurtar diye" egoya bak ya yürüyen ego! Aptal!
"Bunun tartışamsını senle yapmayacağım.büyünün bende yapacağı etki ne sen onu söyle."
"bilmiyorum, bekleyip göreceksin."
Ayağa kalkmış arkasını dönüp kapıya doğru ilerlerken saçılan camların üstüne basmasıyla ikimizde çığlık attık. Ama bie gariplik vardı camların üstüne basan oydu ama ikimizde acı çekiyoruz.
"ne demek şimdi bu" demem ile yüzünü bana döndü.
Bana doğru bi adım atıp kolumu tutup cimcikledi.
"ahhh! Napıyorsun be" hayvan gücü var ayıda.
"demek oluyor ki, ne acı çekersen ikimizde aynı acıyı çekeceğiz demek.aferin aptal iyi bok yedin."
"ben ne yaptım be! Benim ne suçum var!"konuşmadım resmen ciyakladım.
"Eğer gelmemiş olsaydın bunların hiç biri olmıyacaktı."hala egolu tavırlar.
"evet gelmemiş olsaydım şimdiye ölmüş olacaktın, bende sıcak yatağımda yatıyor olcaktım."
"Başının Çaresine Bak ben gidiyorum" çıldırmamak elde değil. Arkasını dönmüş gidecekken önünü kestim.
"ben bir melezim ve sen yara aldığında çok fazla acı hissetmiyorsun. ama ben yarı insan olduğum için senden daha fazla acı hissedeceğim."
"eee... Yani?"
"demek istediğim şu ki, sen tam bir vampirsin avlanırken yara bile alabilirsin, veyatta araba kullanırken kaza yaptın diylim sen hiç birşey hiisetmiycek kadar az bir acı çekersin. Ama ben senin yaptığın saçma şeyler yüzünden ölebilirim.SENİN HAYATINI KURTARIYIM DERKEN KENDİ HAYAYIMDAN VAZGEÇEMEM!"