7

37 7 4
                                    


Ağzından çıkan şeyin farkına varmasıyla elini ağzına götürdü ve ayağa kalktı birden. Ne dediğini düşününce çıldıracak gibi hissediyordu. Elleri titrerken mutfağa gitti ve tezgaha dayanıp bekledi bir süre. Chan arkasından gelmiş olacak ki omzuna dokunup kendine çevirdi Yongbok'u.

''Felix''

''Duymamış gibi yapmanı rica edebilir.. miyim ben gerçekten iyi hissetmiyorum''

''Felix bunu yapamam''

''Hayır lütfen''

Yongbok aceleyle kapıya gidip karşıya geçti ve dairesine girdi. Arkasından gelen Chan kolundan tutup kendine çekti. Yongbok artık dayanamıyor gibi hissediyordu.

''Lütfen bana bakar mısın''

''Duymamış gibi yap lütfen''

''Yapamam''

''Hayır yapmalı-'' sözü yarıda kesilmişti çünkü midesinin bulanmasına engel olamamış elleri ağzında banyoya koşmuştu. Chan arkasından bakıp gözlerini ovaladı ve sertçe kapanan kapının ardına yürüdü. Sesleri duydukça kalbinin sızlamasına engel olamıyordu. Hafifçe kapıya vurdu.

''Felix gelebilir miyim?''

Cevap yoktu eli kapı koluna gittiğinde ise kilitlenmiş olduğunu fark etti. Aralarındaki tek şey kilitli bir kapı değildi artık. Kocaman bir duvar vardı bunu ikisi de biliyordu. Yongbok sifonu çekip yere halsizce oturduğunda derin nefesleri arasında kapı sesini işitti. Gitmiş olmalıydı, şaşırmadı elbette. Zar zor ayağa kalktı ve elini yüzünü yıkayıp temizlendi. Kapıyı açtı ve duvara tutunarak odasına geçti. Yorganın altına girip iyice üstünü örttü ve gözlerini kapatıp dinlenmek üzere daldı rüyalara. 




Tıkırtılar vardı. Belli belirsiz gelen sesle gözlerini araladı. Karanlık odasından içeri sızan belli belirsiz sarı ışık vardı. İçeriden gelen sesler mutfaktan geliyordu, yavaşça üstündeki örtüyü çekti ve ayağa kalktı. Biraz daha iyi hissediyordu fakat o kadar halsizdi ki. 

İçeri doğru yürüdü ve mutfakta yemek yapan Chan'a baktı. Büyük olan onu hemen fark etmiş olacak ki arkası ona dönük olmasına rağmen konuştu.

''Odana geç ve uzan yemeğin hazır sayılır''

Saat kaç olmuştur acaba diye düşündü ve bir şey demeden telefonunu masadan alıp odasına geri döndü. Karanlık odasında yatağının yanında duran lambasını açtı ve uzandı. Telefonunu aldığında bildirimler arasında duran Jisung'a tıklayıp iyi olduğunu yazdı ve ekranı kapatıp yatağa yanına koydu. Ara ara midesi hala bulanıyordu ve biraz ateşi olsa gerekti. Çok geçmeden içeri giren Chan ona yaklaştı ve kucağına bir tepsi bıraktı. Yongbok sırtını yaslamış bir halde kucağındaki tepsiyi kavradı.

''Teşekkür ederim..''

Chan bir şey söylemeden yanına oturdu ve kucağındaki tepsiyi kendine çekti. Yongbok onu izlerken diğeri yaptığı çorbadan bir kaşık alıp biraz üfleyip Yongbok'a uzattı. Sarışın çocuk şaşkınca bir şey demeden hem kaşığa hem de ona bakıyordu.

''Hadi aç ağzını'' hafifçe gülümsediğine yemin edebilirdi Yongbok. Söyleneni yapıp ağzını açtı ve çorbadan içti. Lezzetli bir çorbaydı ve hepsini içmek istiyordu. Chan yavaş yavaş yemesine yardım etti ve bitirene kadar buna devam etti. Boş tepsiyi alıp içeri gitti ve birkaç dakika sonra yanına döndü sarışının. Elinde tuttuğu su ve ilaçları eline verdi küçüğün.

YELLOW ♡ / ChanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin