Johan Liebert

181 7 10
                                    

My name dünya

Ķitapların yere düşme sesiyle ofladın bu şekilde sınavlara nasıl çalışabilirdin ki? Arkada sevişen Alman çift resmen kudurmuştu. Eğer sende almanlar gibi ön saflarda oturabilseydin hergün bu rezilliği çekmek zorunda kalmazdın. İç çekerek baktın önlerde sakin sakin ders çalışan sarı kafalara bu ülkeye ne umutlarla gelmiştin oysaki. Modern, iş gücü sağlam , eşitlikçi ve adaletli rüya ülke Almanya. Gerçekler ise tam tersiydi evet iş gücü ve modern kısmı doğruydu fakat eşitlik, adalet kavramı senin gibi sonradan gelen göçmenler için geçerli değildi:

-Ahhh hans.

Arkadan gelen inlemeyle dişlerini sıktın bu aptal kütüphanede bile neo naziler yüzünden önlerde oturamıyordun! Hoş bu kütüphaneye kendini kabul ettirene kadar bile canından bezdirmişlerdi seni:

-Bir Türk kadını ile bir domuz arasındaki fark nedir?

-Tabiki domuzlar eşarp takmaz hahahhahaha.

Kafana zorla bir eşarp takip yerlerde sürüklemişlerdi sırf sırf bu siktiğimin yerinde ders çalışmak istediğin içindi tüm bunlar! Sinirlerin arkadan iyice dozu kaçıran çiftle daha çok bozuldu okuduğun cerrahi kitabını sertçe kapatıp ayağa kalktın:

-Ah gidiyormusunuz?

Yan tarafından gelen nazik ama erkeksi sesle o tarafa döndü koyu kahve gözlerin. İlk dikkatini çeken şey çocuğun kadınsı yakışıklılığıydı. Dünya üzerinde erkek güzeli diye birşey olmasa bile bu çocuğa erkek güzeli derdin:

-Evet bir sorun mu var?

Çocuğun suratı yakışıklı olsada hissiz bakıyordu sanki duygudan yoksun sahte bir sırıtma gibi, birisi o hafif gülüşü oraya dikmiş gibiydi. Bu düşünceyle istemsiz ürperdin:

-Hayır yok ben sadece merhaba demek istemiştim ismim Johan Bayer. (Yohan diye okunuyor bu arada)

Çocuğun bakışları dikkatle izliyordu seni. Yüzünden hiçbir şey anlaşılmayan bu çocuğa anlamsızca baktın neo naziler dalga geçmek için birinimi yollamıştı yanına? Böyle şeyler çok oluyordu ne yazık ki özellikle yanlız genç Türk erkeklerine karşı:

-Bende Dünya.

Kısa cevabın genç adamın o ürpertici gülüşünü büyüttü sönük bakışları parlamayq başladı ortada hiçbir sebep yokken neden ürperip korktun bu kadar? Merakını uyandırdı:

-Tanıştığıma memnun oldum Johan ama benim gitmem lazım izninle.

Kucağında tuttuğun kitaplarla kararlı bakışlarını diktin sarışın çocuğa genç adamın sırıtışı hayatında ilk kez dişlerini gösterecek kadar büyümüştü:

-Daha sonra görüşmek üzere Dünya.

Kaşlarını çatsanda birşey demeden yanından hızlı bir şekilde ayrıldın. Bahçeye çıktığında derin bir nefes aldın sanki biri boğazını sıkarken bırakmıştı seni. Neden bu kadar korktuğunu bilmiyordun neden o çocuğun böyle ürpertici olduğunu bilmiyordun bahçenin ortasında tir tir titriyordun. Üzerinde bakışlar hissetmenle kütüphanenin kapısına baktın hızla ama orada kimse yoktu, belkide kuruntu yapıyordun?

Anime One shotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin