Ölmüş

1/Tanıtım

İkinci kurguma hoşgeldiniz sevgili okurlar!

Ölmüş kitabını Lakayıt kitabı bittikten bir süre sonra yayınlamaya başlarım. Bunda da bölümler ne sıklıkla gelir bilemem.

Bu bölümü tanıtım amaçlı atıyorum. Umarım beğenirsiniz.

( -_•)︻デ═一

Ölülerde yine sıradan bir gündü. Yüksek sesli müzik hız kesmeden devam ediyor, herkes sarhoşluğun da etkisiyle deli gibi dans ediyordu. Özel locadakiler dans pistine bakıyor, arada bir garson çağırıyor sonra da eğlencelerine devam ediyorlardı. Eve kız atmak isteyen genç erkek sürüsü olabildiğince karizmatik davranıyordu. Tabi ben burada olmasaydım başarılı olma şansları yüksekti.

"Ulan Doruk! Götün başın ayrı oynuyor kıza sırnaşıcağım diye!" Dedim gülerek. Bana bozulmuş suratıyla baktığında tekrar güldüm.

"Çok konuşma da kokteylimi ver. Bu senin yüzünden rezil olduğum beşinci kız!" Diyerek bana kızdı. Tekrar kahkaha attım. "Buzu fazla koy, cimri!"

"Ben sana diyorum bırak kızları git Selim'e diye de dinlemiyorsun. Bak sen beni dinle Selim ile evlen. Elin sıcak sudan soğuk suya girmez!" Dedim sırıtarak. Sonra ise onun kızmasına fırsat vermeden bağırdım. "Lan puşt Selim! Bak kim burada!" Diyerek elimle Doruk'u gösterdim. Tabi Selim durur mu? Durmaz. Kalabalık arasından olağanüstü bir hızla ayrılıp Doruk'un yanında bitti.

"Oo... Ne zamandır görmüyoruz. Özlettin kendini yavrum." Dedi Selim sırıtarak. Selim Doruk'un düşündüğünün aksine biseksüel değildi. Doruk buraya ilk geldiğinde onunla uğraşmak için ona sıcak davranan Selim'in gay olduğunu ve onu beğendiğini söylemiştim. Selim de bana ayak uydurmuştu ve tam altı aydır yalandan Doruk'a yürüyordu. Ancak bazen o kadar gerçekçi oynuyordu ki ben de gay olduğuna inanmıyor değildim.

"Siktir git lan yarrağımın kılçıklı kurdu!" Diyerek tezgahın yakınlarından kaçtı. Selim ve ben ise arkasından güldük. Bize yakın olan ve olayı bilenler de bizim yaptığımızı yaptı. Diğerleri ise sadece sarhoşluktan güldü.

"İçeceğini unuttu." Dedim ve hemen favorisi olan bol buzlu egzotik kokteyli hazırladım. Sonra da ince uzun bardağı Selim'e uzattım. "Git ver şu gerzeke." Elimden bardağı aldı ve bana hınzırca göz kırpıp Doruk'un peşinden gitti.

Üstümdeki önlüğü çıkarıp arka taraftaki askılığa astım.

"Ben moladayım. Birazdan gelirim." Dedim meslektaşım Kenan'a. O ise bana bakıp göz devirdi. Sonra da benim duymayacağımı sanarak arkamdan homurdandı.

"Yine kimin altına gireceksin acaba?" Dedi iğneyicilikle. Zavallı beni kendi gibi sorumsuz sanıyordu. Ulan piç ben sen miyim de mesai saatinde biriyle sevişeyim.

Cevap vermeye tenezzül bile etmeden 11. locada bana yeni haberler geldiğine dair işaret veren adama gözlerimle arka çıkış kapısını işaret ettim. Cebimden şeftali halkası jelobonu paketini çıkarıp iki bina arasındaki çıkmaz sokağa, yani kulübün arkasına çıktım. Adam da ben iki paket jelibon bitirdikten sonra geldi.

"Önemli haberler var." Bunu zaten anlamıştım. Ancak bu haber artık ne kadar önemliyse heyecandan yerinde duramıyordu.

"Han öldürüldü." Başımı sallayıp üçüncü paketimi açtım. Paketler fazla ufaktı. "Acemi oğlu işleri devralacak ancak tecrübesi yok. Ölmüş'den yardım alıp babasının intikamını istiyor. Hatta şuan buraya gelmek üzere yola çıktı." Arka cebimden önceden imzaladığım bir çeki çıkarıp ona verdim. "Birşey öğrenirsem söylerim!" Dedi heyecanlı heyecanlı. Sonra ise götüne vura vura koştu. Acemiydi.