Hikayeye geçmeden önce bir kaç kural
1. Yazım hatalarımı düzeltme hakkı sunmuyorum size . Böyle okuyamıyorsanız ve ya illa düzeltecekseniz başka hikaye okuyun .
2. Hikayeni ben yazıyorum yani ben ne istersen o olur . Yok gayler nasil cocuk oluyor falan diye yorum yazmayın . Boş boş yorumlarınızı kendinize saklayın .
3. Yorumlarda başkalarına laf atmayın , kimseye karışmayın .
4. Idolleri kötülemiyorum . Bu sadece bir hikaye bunu da hatırlatayım dedim
Küfür serbest ve kurallara uyamayan beyinsizler engellenicektir . Hiç uğraşacak vaktim yok .
Şimdi geçelim hikayeye .
****
Siyah maske takan uzun boylu çocuk arka sokakta çaldığı paraları sayıyordu . Son altını da havaya atıp yakaladı ve dudağının altında "yetmiş üç " diye mırıldandı .
Yüz ifadesi memnun bir surat aldıktan sonra kendi kendine konuşmaya başladı .
"Bu gün baya kazandım . Bu son hırsızlıklarımdam . Bana verilen görevi yaparsam çok paramız olacak ve Seung mutlu olacak . Sonra bir daha hiç çalmayacağım . Ve çaldığım her kese yardım edeceğim . Eve kesinlikle."
Vicdanını rahatlatmaya çalışan Hyunjin maskesini ve siyahla kaplı kiyafetlerini çıkardı . Katlayıp çantaya koydu . Paralarî da çantaya koyduktan sonra ara sokaktan çıktı ve evlerine yol aldı .
"Merhaba "
"Merhaba teyzecim "
"Nasılsın amca"
Yolda gördüğü her kesle selamlaşan Hyunjinin aldığı tek cevap "Borcumuzu ne zaman vereceksin ?" oldu
Evlerine yaklaşınca derin bir iç çekti . Yorulmuştu. Ayakları artık pes ediyordu.
"Hadi canım ayaklarım sadece iki adım daha . Zor değil ki "
Kendi kendine konuşan Hyunjinin lafı ev sahibinin görüş alanına girmesiyle kesildi .
"Oo canım amcacım . Nasılsın?"
Gülümseyen hyunjine karşı somurtan Doe Bom keskin bir ses tonuyla "kiranı öderseniz iyi olucam" diye cevap verdi .
"Ama amcacım hala kiraya çok va-"
"Sus be . Hep ğeç veriyorsunuz . Bu defa erken ver "
Yaşlı ama bir o kadar da qıcık olan adamın cevabına karşı Hyunjin elini çantasına attı . Paraların -çaldığı- oldugu bohçanı çıkarıp yaşlı adama verdi .
"Gerisini öderim "
Yaşlı adam onu orada bırakıp giden gence baktı bir süre . Hyunjinse ayakkabılarını çıkarırken bir yandan da sinirle mırıldanıyordu .
"Sonra da maskeli hırsız kötü oluyor . Neden çaldı oluyor . Orospular . Çalmadan nasıl yaşayayım ki . Tahta mı kemiricem . Şe-"
Hyunjinin lafını yarıda bırakan sinirinden dolayı duyamadığı ağlama seslerini duyması oldu .
'Kesinlikle yine Dae Bom piçi birşey dedi' diye ğeçirdi içinden . Ayakkabılarınî alıp bir köşeye bıraktı ve çok fazla odası olmayan bu küçük evede Seungun ola bileceği tek odaya gitti.
Yerde dizleri üstüne çökmüş , elleriyle yüzünü kapatan , hıçkıra-hıçkıra ağlayan Seungmini görmek Hyunjin için yeni değildi . Ama alışamıyordu işte . Hep kalbinin bir parçası kopuyormuş gibi hiss ediyordu.
Nede olsa bazı yaralar durdukca kabuk bağlar . Bazılarıysa ömür boyu kanar.
Seungmine yaklaşarak ellerini iki yanına doladı önce . Sonraysa bir elini saçına götürüp okşadı .
Ne kadar büyük olsa da küçük bir çocuk gibiydi Seungmin . Saf ve temiz.Ne kadar küçük olsa da çok acı çekmişti . Siğına bileceği tek yuvasınıda almıştılar elinden .
"Yine ne dedi o piç Seung ?"
"Hiçbir şey "
Seungminin hıçkırıkları arasında zorla duyulan bu küçük dialoq bile Hyunjie her şeyi anlatmıştı . Tirteyen sesiyle söylediği iki kelime bile yetmişdi Hyunjine .
Yine konu Chan ve gay olması ile ilgiliydi muhtemelen . Çünki Seungmin hiçbir şeyi kafsına takmazdı Chan kadar .
Düşündükce Hyunnin kollarını Seungmine daha çok sarıyordu . Sanki onu kalbine haps etmek istermişcesine.
Hyunjinin kalbi Seungmin için bu dünyadan daha genişti . Kalbini tüm kapıları sonuna kadar açıktı onun için .
Seungminin hıçkırıkları azalırken Hyunjine ona kalkması için yardım etti . Koltuğa oturttuktan sonra bir peçete aldı . Seungminin yanaklarından çenesine dogru akan yaşları sildi .
Sonraysa bir bardak su getirdi . Seungmin suyu icitikten sonra daha rahatlamış -ne kadar mümkünse artık- gibi gözüküyordu.
Elllerini dizlerinde birleştirip parmaklarıyla oynayan Seungmini son defa süzen Hyunjin ayağa kalktı .
Seungmin ona taraf dönünce "biraz hava alacağım"
diye açîkladı. Seungmin kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra Hyunjin kapıya doğru yöneldi . Eski olsada çok yıpranmayan ayakkabıları ayağına geçirip sinirle evden çıktı . Cıkmazdan önce de saati kontrol etmeyi unutmadî .Cebinden çıkardığı kağızda yazan adresi kendi kendine mırıldandıktan sonra adresi bilip bilmediğini anlamya çalıştı bir süre. Daha önce oraya gittiğini hatırlayıncaysa hafif sırıttı .
Son defa Seungun olduğu eve döndü . "Bir daha seni ağlatamayacaklar " diye mırıldandî . Sonraysa önüne döndü ve hızlı adımlarla kağıtta yazılan adrese doğru yol aldı .
***
Şimdiye kadar dikkat çekmemek için giymediği hırsız kiyafetini adrese yakın bir yerde üzerine geçirdi . Yüzünü de maskayle kapattıktan sonra çok ta uzakta olmayan yere doğru addımladı .
***
"Gelmişsin"
"Burda olduğuma göre evet gelmişim "
"Çok komikti ya "
"Değilmi?"
"Ne demezsin . Neyse uzatmayalım "
Karanlığın arkasından bir adım attı ve yüzünü işığa çıkardı konuşmaya devam ederken . O konuşurken Hyunjine kendisi yaşlarında olan hafif kaslı yapıya sahip olan bu adamı süzdü . Sonraysa dikkatle dinlemeye başladı .
"Sana verdiğim haritadakı yerde , bir lamba var . O lambanı getirmen karşılığında yüz bin altın . Ne dersin? "
Yeni hikaymiz sizce nasıl .
Yorum yaparsanız bölüm çabuk gelir
Bayys
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't trap me in the dark ~Hyunlix~
Fanfic"Merak etme buradayım , hep yanında olacağîm . Seni hep koruyacağım " "Söz mü?" "Söz" *** "Hani söz vermiştin bana. Hani koruyacaktın beni . Sen hapsettin beni o karanlığa"