Berk, Ömer'e iyi geceler mesajını da atıp telefonunu kapattı. Bugün yaşadığı en berbat gündü ve bir daha asla tekrarlanmasını istemiyordu. Kendini çok kötü hissetmişti, hastaneye gidene kadar kafasında bin tane senaryo kurmuştu. Görünce rahatlamıştı ama gittiği anda içeri girememesi onu çok üzmüştü. Sanki herkes, kendi arkadaşları bile Ömer'e daha çok yakındı da bir o uzaktı.
Süsen haklıydı, gitse ne diyecekti? O Ömer'in nesiydi? Kendisi de bilmiyordu, kimseye de bilmediği şeyi anlatamazdı. Ellerini balkon demirlerine yaslayıp yukarı baktı. Hayat hep böyle gidecekse, Berk yaşadığı hayattan nasıl zevk alacaktı. Kavuşmak istediği, hatta bu dünyada istediği tek bir kişi varken ona ulaşamayıp ne yapacaktı?
Kafasında İstanbul'dan gitmek gibi bir planı vardı. Eğer becerebilirse her şeyi herkesi, Ömer'i geride bırakıp gidecekti. Yine canı yanacaktı, yine üzülecekti biliyordu. Ömer'i nasıl sevdiyse öyle unuturum diye düşünemiyordu. Yine de kendini unutturmak için de olsa bunu yapacaktı.
Olmuyordu, hiçbir şekilde içinde bulundukları durumdan kurtulamıyorlardı. Bu yolun sonu belliydi ve Berk o gün geldiğinde burada olmak istemiyordu. Ömer'in bir başkasıyla yeni bir hayata başladığını kendi gözüyle göremezdi, kaldıramazdı. Gözyaşları akarken kafasını eğdi, yine de Ömer iyidi. Buna şükretmeliydi...
"Yok gerçekten yemek istemiyorum anne yeter bu kadar." Annesi sabahtan beri 3. öğününü getirmişti ve daha saat 15.35' ti. Yani daha bunun akşam yemeği faslı vardı. Son zamanlarda midesi ne kadar yemek istemese de annesinin ısrarlarıyla bir şekilde yemeye çalışmıştı.
Annesi tabağı bırakıp oğlunun başını okşadı. "Yakışılı oğlum benim. Sen iyi ol da her şeyi yaparım ben." annesinin söylediğine gülümseyip elini tutup öptü. "Sen iyi misin annem? İlaçlarını falan aksatmıyorsun di mi?" "İyim ben yavrum. Hepsini kullanıyorum, e biliyorsun kontrole de gidiyorum. Sen beni merak etme."
Annesi tabağı mutfağa götürüp tekrar yanına geldi ve "sen bugünlerde zayıfladın. Bu söz möz işleri stres mi yaptı sende?" "Öyle galiba." "O kız da çok üzüldü. Seni görmek istiyordu, yarın gel dedim." kafa salladı. Annesi hasta olmasaydı şimdi bin tane şey söylerdi. En basitinden şu halime bak olurdu. O dün onun için perişan olan Berk'i görmüştü sadece. Gözleri kızarmıştı ve elini tuta eli titriyordu. Ömer, onu her gördüğünde kötü hissediyordu. Şu son 1 ay içinde kendisi yüzünden yaşamadığı duygu kalmamıştı.
Annesi elini tuttuğunda ona döndü. "Senin yüzüğün nerede?" "Unutmuşum." "Olmaz öyle ama. İyileşince bul tak." "Peki. Takarım." kapı çaldığında annesi kalkıp açtı ve "Hoşgeldin oğlum gel." dedi. Salondan içeri Sarp girdiğinde şaşırdı. "Benim mutfakta işim var siz oturun çocuğum." Sarp kafa sallayıp tekli koltuğa oturdu.
"Geçmiş olsun. Dün gelemedim hastaneye kusura bakma." "Eyvallah. Hoşgeldin." "Yakalamışlar mı bunu yapanı?" "Evet yakalanmış." "İyi bari. Yanlarına kalmamış en azından. Ee sen nasılsın?" diye sorduğunda Ömer gözlerine baktı. "İyim. Belli olmuyor mu?" sesi titrediğinde Sarp şaşırdı ve gözlerini kaçırdı. En son, aşık olduğum biri var demişti ve hala Leyla ile sözlüydü.
"Hala Leyla'yı sevemedin mi?" Ömer gülümseyip "öyle seversin deyince sevilmiyor be kardeşim. Hele de gönlünde biri varsa hiç olmuyor." dedi. "Kim ki bu? Tanıyor muyuz?" "Tanımazsın. Benden başkası tanımaz onu." "Annen arada olmasa kabul etmezdin di mi?" "Etmezdim." "Ne desem bilemedim." "Düşün o zaman Sarp. Vicdanınla hareket et." dediğinde bakışlarını çekip ayağa kalktı. "Tekrar geçmiş olsun. Bir şeye ihtiyacın olursa söylersin." "Söyledim zaten, umarım anlarsın." dediğinde Sarp önce salondan sonra da kapıdan çıkıp gitti.
![](https://img.wattpad.com/cover/358922761-288-k253480.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Seyrederdim - BxB
Fiksi Penggemar(Tamamlandı)- Gittikçe daralan ruhum muydu, yoksa sokaklar mı?