2

1.5K 62 21
                                    

Kendilerini hiç bilmedikleri yerlerde bulan dört arkadaş, gözlerini açtıkları andan itibaren birbirlerinin isimlerini söylediler. Durdukları bomboş odada kendilerinden başka kimsenin sesi yoktu. Hepsi de kendini çıkmazda hissederken her birinin önünde aynı anda bir ekran açıldı. İskender'e gösterilen, Asya'nın elleri bağlı hali onu çok korkutmuştu. Diğer arkadaşları ve kendisi de öyle olsa da kendini umursamıyordu şuan.

Asya ise karşısında gördüklerine anlam vermeye çalışıyordu ama, pek başarılı olduğu söylenemezdi. Hepsi bir anda nasıl buraya gelmişti ve neden birlikte değillerdi bunu anlayamıyordu. Sessizce İskender'in ismini fısıldadı. İskender ise ekrandan bunu görmüş ve gülümsemişti.

Arda, korku dolu gözlerle arkadaşlarına bakıyordu. En çokta İskender'e. Onun hepsini kurtaracağına emindi çünkü.

Sinan, sinirle ellerini çözmeye ve sesini duyurmaya çalışıyordu. "Kimsiniz lan siz? Nereye getirdiniz bizi? Ha?" Onu sadece ekrandan izleyen arkadaşlarının duyduğunu biliyordu.

O sırada sesini duyan İskender, çok uzakta olmadığını anlayınca derin bir nefes verdi. Daha dikkatli olup diğer arkadaşlarının seslerini duymaya çalıştı ve başarılı oldu. Aynı yerdeydiler. "Asya! Sinan! Arda!" Her birinin ismini teker teker söyleyerek korkmalarını engellemek istedi. Asya, İskender'i duyunca onun ismini söyledi, yüksek sesle. Sinan ve Arda ise rahatlayarak çabalamaktan vazgeçtiler.

Bir süre sonra İskender -zorda olsa- bileğini saran zinciri koparmayı başardı. Tam o sırada da Asya elindeki ipi çıkarmayı başarmıştı. Bileğini ovuşturarak esir tutulduğu kabinden çıktı. Karşısındaki ekranda İskender'in de kurtulduğunu görünce sevindi.

Asya Arda'nın yanına giderken İskender de Sinan'ın yanına gitmişti. Ama onlara gerek kalmadan ikisi de iplerden kurtulmuştu. Nerede olduklarını bilmedikleri için birbirlerini bulmaları zor oldu. En sonunda birbirlerini bulunca sımsıkı sarıldılar. İskender, Asya'nın saçlarından öptüğünde endişeden ne yaptığının farkında değildi ki, Asya da pek dikkat etmemişti bu duruma. "İyisiniz değil mi?" Diye sordu, Asya. Erkekler onu onaylayınca derin bir nefes verdi. "Biz nasıl bu kadar kolay kurtulduk? Anlayamıyorum ben." Sinan'ın haklı isyanı herkesçe onaylandı. "Bilmiyorum, bilmiyorum ama iyi şeyler olmadığı kesin." Dedi ve hepsini arkasına aldı, İskender. "Sakın yanımdan ayrılmayın." Diyerek etrafı kolaçan etti.

Bulundukları garip odadan çıktıklarında ortam aşırı sessizdi. Derken, karşılarına orta yaşlı bir adam çıktı. İskender hemen ok ve yayını hazırlayıp adama doğrulttu. "Sen kimsin?" Diye sorup arkadaşlarını kontrol etti. Adam birkaç adım atınca İskender geriledi. "Yaklaşma!" Dedi, sert ses tonuyla. "Sakin ol, İskender." Adam, İskender'in adını bildiği için hepsi de şaşırmıştı. "Beni nereden tanıyorsun sen?" Hala sert ses tonunu koruyordu. Arkadaşlarını ve kendini korumak zorundaydı. "Anlatacağım, önce sakin ol ve onu indir." Adam birkaç adım daha attı İskender'e doğru. Asya, hislerine güvenmek istiyordu. Elini İskender'in omzuna koydu. "İskender, bir dinleyelim. Ne dersin?" Dediğinde İskender ona güvenerek yayını aşağı indirdi. "Hah şöyle!" Orta yaşlı adam iyice yaklaştı onlara. Sinan, kendini sakin durmaya zorluyordu.

"Öncelikle çocuklar, şuan 2150 yılındayız." Diyerek anlatmaya başladı adam. Asya şaşkınlık ve korkuyla ona bakıyordu ama İskender'in kolundan destek aldığının farkında değildi. "Nasıl yani?" İlk tepki Arda'dan geldi. Adam gülümseyerek konuşmaya devam etti. "O gördüğünüz dronlar bir ışınlanma makinesiydi. Yani, sizi buraya biz getirdik." O konuştukça Mavi Ay daha da şaşkınlığa uğruyordu. "Neden peki?" Bu soru tabi ki Asya'dan geldi. Adam tekrar gülümsedi, "Çünkü sizi bekleyen çok önemli bir görev var." Dediğinde hepsi de ona hiçbir şey anlamayarak baktılar.

Tozkoparan İskender: SırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin