"Buraya!"Beni asla görmeyen takım arkadaşıma tekrar seslendim.
"Buradayım Barış bana at!"
Hem bağırıp hem de olduğum yerde zıplıyor ve topu süren Barış'a göre hareketleniyordum. Hızımı alıp onunla birlikte ceza sahası içerisine girdiğimizde kesinlikle bizi öne geçirecek golü atacaktık.
Tekrar seslendim ve beni gördüğünü düşündüm.
"Önüm açık, pas ver!"
Beni duymayı es geçip, kaleye vurdu ve top kale arkası tribünlere gitti. Kollarımı iki yana açıp takım arkadaşıma döndüm ve sitemle konuşmaya başladım.
"Sahanın yarısından fazla topu sürdün zaten, neden çıkarmıyorsun topu ayağından! "
"Ben vurmak istedim Kerem, sakin ol bir daha olmaz." Yanıma gelip sırtımdan iterek beni hareketlendirdi. Başımı olumsuz anlamda sallayarak yerime yürüdüm.
Kaleci vuruşu ile başlayan oyun bir kaç saniye sonra hakem düdüğü ile son buldu. Biraz gergin ve agresif olduğum için direkt soyunma odasına gitmeye başladım. Yanından geçtiğim takım arkadaşlarım ile birbirimize, destekleyen kısa cümleler kuruyorduk. Ne galip gelmiştik, ne mağlup olmuştuk. Bir puan ile eve dönecek olmak beni üzüyordu.
Okan hoca ve teknik ekipten bazı kişiler ile kısa sohbet sonrası kendimi soyunma odasına atıvermiştim.
Bacaklarım soğumaya başladığında yavaş yavaş ağrılar nüfuz etmeye başlamıştı. Oturduğum gibi kramponları ayağımdan çıkardım ve havlu ile boynumdan süzülen terleri sildim. Tam o sırada soyunma odasının kapısı yavaşça açıldı ve içeri sarı bir kafa uzandı.
"Gelebilir miyim?" Gamzeleri çıkacak şekilde gülümseyerek benden onay bekleyen Mauro'yu yanıtladım.
"Elbette gelsene." Bedenini odaya soktuktan sonra kapıyı arkasından kapattı ve ağır adımlarla yanıma adımladı.
"Moralin mi bozuldu Kerem? Ne oldu?" Yanımda yerini alırken meraklı gözlerle cevaplamamı bekliyordu sorduğu soruyu.
"Sadece kazanacağımızı düşünmüştüm. Kendimi buna hazırladığım için biraz moralim bozuldu." İçten bir gülümseme ile birlikte gözlerinde ki ifade şefkatli bakışlara dönüştü. Sağ elini sırtıma atıp destek olurcasına bulunduğu yeri okşadı.
"Moralini bozma. Her maçın rövanşı vardır." Elini saçıma atıp karıştırdı ve ayağa kalkıp soyunmaya başladı. Formasını çıkardığında vücudunun her yerini kaplayan dövmelerini inceledim. Üst bedeninde bir boşluk bile yoktu ama ona yakışıyordu.
Şortunu çıkarmaya başladığında ben de kendi işime döndüm ve ilk iş formamı üzerimden çıkardım.
Büyük bir gürültü ile takım arkadaşlarımızın hepsi odaya girdi. Kimisinin çok umrunda değildi maç sonucu ama hemen hemen herkesin morali düşüktü. Küçük gruplar halinde herkes sohbet ederken yanıma Barış geldi.
"Özür dilerim kardeşim, maça benim de bir katkım olsun istedim. Keşke asistini yapmış olsaydım." Gülümseyerek, yanımda duruyor ve bakışlarını yerden ayırmıyordu.
Beni çok iyi tanıdığı için ona asla küs kalamayacağımı da biliyordu.
"Unuttum bile Barış, takma kafana."
Elimi sırtına atıp destekler şekilde bir kaç kere vurdum.
Kısa biten sohbetin ardından, herkes gibi bende kendimi kısa süreliğine duşa attım ve bu akşam döneceğimiz evimiz için hazır hale geldim.