Sonunda kendimi yatağıma bıraktığım da saat epey geç olmuştu. Elime telefonu alıp biraz twitter da gezinmeye başladım. Galatasaray'ın resmi hesabına girip maç sonrası attıkları paylaşımları gözden geçirdim. Bizim takımın tek golünü atan, Kaan'ın gol sonrası çekilmiş resmini beğendim ve yorumlara girdim.
Onlarca tebriklerin ve tesellilerin olduğu yorumlarda gözlerimi gezdirirken, yavaş yavaş kendi adımı okumaya başladım. Aşağılara indikçe benim için yazılan yorum sayısı artıyordu. Çoğunlukla hepsinin tek derdi, benim ikinci yarıya başlamamın yanlış olacağıyla ilgiliydi. Biraz hakaret, biraz strateji barındıran yorumlar canımı sıkmaya başladığında telefonu kapatıp yatağımın boş kısmına attım.
Bir kaç kere derin nefesler alıp verdim ve başımı yastığıma koydum. Yarın antrenman olmadığı için uyuyamayacak olmamı çok da takmıyordum. Belki biraz düşünmek de iyi gelirdi hem.
_______________________________________________
Uzaklardan gelen tanıdık melodinin sesi, gittikçe artarken gözlerimi yavaşça araladım. Çalan telefonu başımı kaldırmadan yatağın içinde aradım. Nihayet elime geldiğinde kim olduğuna bakmadan hemen açtım.
-"Kerem günaydın kardeşim."
Barış'ın cıvıl cıvıl enerji dolu sesi kulaklarıma dolduğunda, gözlerimi kapalı iken devirdim.
-"Allah aşkına sabah sabah senin derdin ne Barış. Yeter lan azıcık uyu, biraz dinlen."
-"İnsan önce günaydın der, tövbe ya sövdüreceksin şimdi yanımda insanlar varken."
Gözlerimi ovmaya başlayıp ayılmaya çalışırken bir yandan da Barış'a söylenmeye devam ettim.
-"E madem insanlar var yanında derdin ne beni uyandırıyorsun?"
Telefonun arkasından konuşma sesleri geldi ve Barış tekrar konuşmaya başladı.
-"Çok konuşuyorsun sen sus. Güne erken başlayıp güzel bir kahvaltı yapalım dedik seni de bekliyoruz."
Anlaşılan kahvaltı planı takımdakiler ile birlikteydi.
-"Size afiyet olsun, biraz daha dinlendikten sonra yaparım ben kahvaltımı."
-"Ya gel işte Kerem, şurada kırk yılın başı bir araya geliyoruz."
Histerik bir gülüşü odaya bıraktıktan sonra konuşmaya başladım.
-"Seni her gün görmesem bu dediklerine inanacağım."
Bu sefer telefonun karşısından gülme sesi geldi ve Barış tekrar konuşmaya başladı.
-"Hadi hadi kırma beni yarım saate attığım konumda ol, senin eve yakınız."
Biraz oflayıp puflayarak da olsa yataktan kalktım.
-"İyi tamam geliyorum, kimler var?"
-"Kimin olmasını isterdin?"
Barış'ın sinsi bakışları gözümün önüne geldiğinde içim irkildi. En azından homofobik değildi ve beni çok sevgili takım arkadaşlarımız ile yakıştırmaktan çok hoşlanıyordu. Ses tonunun altında yatan imayı bildiğim için uzatmadan telefonu kapattım.
-"Geliyorum Barış, birazdan orada olurum."
_______________________________________________
Hiç kalabalık olmayan kafeye girdim ve gözüme çarpan masaya doğru adımladım. Bizimkiler hararetli bir sohbetin içerisindeydi.
"Selamlar, boş yeriniz var mı?"
"Ooo Kerem kardeşim gelmiş, hoş gelmiş."
Adaşım Kerem abim ayağa kalkıp beni selamladı ve kısaca sarıldık. Geri kalan herkesle sadece sözler ile selamlaştım ve bana ayrılan yere geçtim.