Uzun bir aradan sonra selammmm
Hatırlayalım
Su'dan
Lan Rüzgar' ın kolunda, karnında ve dizinin üzerinde derin yaralar var, Hayel kucağından alınmasaydı fark etmezdim. İyileştirmem lazım.
- Cleavon, çabuk sedye bul bana.
- Neden ki?
- Rüzgar' a bak.
Cleavon, yaraları fark etmiş olacak ki sedye bulmak için hızla uzaklaştı. Rüzgar, sanki daha yeni fark etmişçesine karnına elini götürdü ve yere çöktü. Sedye geldiğinde onu sedyeye yatırıp gücümle iyileştirmeye başladım...Elya'dan
Hayel uyanmıyordu ve Rüzgar' a kaç tane sakinleştirici ve narkoz versek de hala ayakta; sözümüzü dinlemeden bir o yana, bir bu yana gidiyor ve her Hayel' in durumunu sorduğunda, olumsuz yanıt geldiğinde Rowan' a öyle bir yumruk atıyordu ki sanki box torbası. Rowan' a acıyorum. Ben bunları düşünürken Beaton amca geldi. Rüzgar olduğu yerde dondu kaldı.
Rüzgar' dan
Tam Rowan' a bir tane daha geçirecektim ki Beaton geldi. Sonuç iyi mi kötümüydü? Bir an sağır olduğumu düşündüm. Ne vardı ki Hayelimin yanında okula gidiyor olsaydık. Herkes gibi normal bir hayat yaşasaydık. Beaton' a bakamıyordum bile çünkü herşey yüzünden belli olurdu ama bakışlarını hissediyordum. Hayelim uyanmıyordu ve Beaton bunu bana söyleme cesaretini topluyordu. Bu çok belliydi. Su gelip omzumu tuttu ve ardından Toprak ile Ateş. 4' ümüz de bunu bekliyorduk. Sonra bir anda Hayelimin ölmediği aklıma geldi. Hayelkırıklığı ölmediğini söyledi. O zaman neydi bu içimdeki feryat? Bir şey oldu. Anladım ki Hayelim bir şey olmuş ama ölmekten beter bir şey. Çünkü ben sağırlaşırken Toprak, Su ve Ateş yere çöktü. Bir anda gülmeye başladım.
- Hahhahh! Neden bu kadar üzüldünüz ki. Hayel ölmedi. Hayelkırıklığı dedi ya, ben onu öldürmedim diye. Ona güvenin. Hahahahhhahahahhaah-
- Rüzgar, yeter artık gel kendine.
Ateş, yüzüme bir yumruk geçirdi. Ben neye uğradığıma şaşırmıştım. Sonra duymaya başladım. Beaton tekrarladı.
- Hayelkuşağı... o... öldü!
- Tamam da, tekrar reenkarne olmayacak mı zaten? Hem sen kimsin de Hayelkuşağı' nın olduğu bir cümlede ölmek kelimesini kullanırsın! O ölmedi ki. O, o beni geride bırakamaz! Ölemez! Hayırr! Hayır! Ben... onu görmem gerek. Nerede o?!
- Ameliyathanede...
Ben yıkılıyorum, neden o, ölemezdi hala sayıklayarak ameliyathaneye gidiyordum. İçeri girdiğimde Hayel bana şaka yaptığını itiraf edip üstüme atladı.
Evet, ne kadar güzel bir düş olsa da o yatıyordu. Tembel. O hep tembeldi. Uyan, kalk biraz yaaa.
- Hayel, neden hep bu kadar tembelsin, kalk artık sabah olduuu. Su, Hayel uyanmıyo, başından aşağı şöyle buz gibi bir su döksene.
- Rüzgar, cidden yeter ama. Tamam biz de perişanız ama bunu kendine yaparsan Hayel çok kızar. Yengemizi nasıl kızdırırsın sen. Offff...
Su, ağlamaya başladı. Koca adam nasıl ağlıyordu. Sonra ben de ağlamaya başladım.
- Hayel, eğer ki ölürsen... Hayelkırıklığı ile evlenirim. Bir çocuğumuz olur... Her gün barlara giderim. İnsanları öldürür, kanlı paralar kazanırım.. Dünya' ı yok ederim. En sevdiğin arkadaşını karanlık bir kuleye hapsederim. Seni aldatırım. Bunların hepsini yap-
Yeni bölüm için 205 okunma 26 beğeni yaparsanız anında yeni bölümünüzü göreceksiniz.
Okuduğunuz için teşekkürler. ❤️
Değerli okuyucularım, eğer ki verdiğim sınırı tamamlamazsanız, ben de size yeni bölüm göndermem! 5 Şubat 2024
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayelkuşağı ve 4 Element
General FictionMerhaba, Buse ben Hayelkuşağı' yım. 4 elementten hava gücü olan Rüzgar benim biricik aşkım ve diğerleri ise sadık, iyimser, yardımsever, yakışıklı tabi yeri geldi mi bana sarkan erkeklerin kafasını kıran, asabi, zeki, alaycı abilerim. Biz ve size ba...