O, günden sonra karan bey gözlerimi kapatıp açmamla kayb olmuştu. 2, gündür eve gelmiyordu. Ve evin dışarısındaki korumalar iki kat artmıştı. Kimi koruyordu? Evde sadece ben vardım. Ya beni koruyordu yada evdeki önemli birşeyleri. Aklımdaki düşünceleri boş vererek karan beyin odasına girdim. Arjin karan beyin odasına girmememi söylemişti ama karan bey son kez çıktığında sadece birkez temizlik için girmemi istemişti. Bende o görevi şuan yapıyordum. Odaya girdiğimde elimdeki bez ve camsille camları sildim. Tozlu değildi. Oda gayet temiz görünüyordu. Evde zaten dağınık değildi ama bazı odalarda toz fazlaydı. Ayağımın altına koyduğum sandalyeye çıkarak camların köşesinden başladım. Bezi kovada temizleyerek geri boydan camları sildim. Ayağımın altındaki sandalye ne kadar rahatsızlık ve endişe versede devam ediyordum. Düşmekten korkuyordum. Sakarlık yapmak istemiyordum. Karan bey bir hatamda beni kapı önüne koya bilir. Aslında bana burada kala bileceğimi söylemişti. Bir yandan mantıklı geliyordu çünki biriktirdiğim parayı otobüse veriyordum. Buraya otobüs gelmediği için yarım saatlik yolu taksiyle geliyordum. Böylece masraf fazlasıyla artıyordu. Karan bey ilk maaşımı bank hesabıma yatırmıştı. Bende evin biriken kirasını ödedim. Su, doğal gaz, ışık faturalarını ödedim ve eve alış veriş yaptım. Hatta geriye artık parada kalmıştı. Artık odamda rahatca sıcak yatağımda uyuya biliyor sıcak duş ala biliyordum. Parmak uçlarımda yükselerek cümların köşelerine yerleşen tozları silmek istediğimde dengemi kayb etmiştim. Ayağımın altındaki sandalyenin iki bacağı kırıldığında bam diye yere tost edilmiştim. Burkulan ayak bileğim canımı yakmış aynı zamanda avuç içlerimde sürtünmüştü. Ağzımdan kaçan küçük inlemeyle önümde bir çift ayakkabı gördüm. Ah kahretsin karan bey gelmiş olmalı. Kafamı kaldırdığımda karan bey karşımdaydı. Elini uzatarak "iyimisin?" Diye sordu. Eline dokunamazdım. Elim kirliydi ve yaralıydı. Ellerimi yere koyarak desdek alarak kalktım. "Evet iyiyim üzgünüm efendim yanlışlıkla oldu" hem konuşuyor hemde yerdeki camsille bezi toparlıyordum. Sakarlık yapacağımdan haberciydim zaten. Ama ne olurdu ki karan bey görmeseydi? Kovayı ve kırık sandalyeyi alarak camsille bezi kolumun altına sıkıştırdım. Karan beye dönerek ağzıma giren saç tutamlarımla konuşmaya çalışıyordum. "Son olarak sizin odanız kalmıştı efendim. İşim bitdi şimdide gi" konuşmamı durduran karan beyin eliydi. Yanağıma değenn sıcak eli ağzımdaki saçlarımı çıkararak kulağımın arkasına yerleştirdi. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Bende öyle. Saç tutamlarımı kulağımın arkasına bırakarak elini omzumdan aşağıya doğru getirdi. Bileğimden tutarak avcumu açtığında hala göz temasını kesmiyordu. "Yaralanmışsın" gözlerimi kaçırarak avcumu arkama sakladım. "Ufak bi sıyrık sadece ben gideyim karan bey" yerdeki kovayı alarak yürümeye başladığımda ayak bileğim anında zil çanlarını çaldı. Fena halde burkmuştum. Zar zor odadan çıkarak merdivenden inemeyeceğimi anladım. Elimdeki kova ve kırık sandalyeyi temizlik malzemeleri olan odaya bırakarak asansöre yöneldim. Açılan asansörle içeri girecektimki karan bey önümde belirerek kolumdan tutdu. "Ayak bileğin kırıla bilir yada ciddi birşey ola bilir. Böyle gitmene izin veremem" kolumdan tutarak yanına çektiğinde bir elini bacağımın altına bir elinide belime atarak kucağına aldı. "Karan bey yürüye bilirim" kucağına alması doğru değildi. Oldukca rahatsız olan bedenim kasılmıştı. Karan bey dediklerimi umursamaz halde başka odaya girdi. Beni yatağa bırakarak kendisi başka kapıya girerek elindeki ilk yardım çantasıyla çıktı. Yanıma oturduğunda ayağımı dizine koydu. "Karan bey gerek yok ben evde yaparım" keskin gözlerini gözlerime çıkardığında susmam gerektiğini anladım. Çantadan çıkardığı kremi burktuğum yere sürdü. Kısacık zamanda morarmıştı bile. Sürdüğü kremi orta ve yüzük parmağıyla yayarak masaj yapmaya başladı. Fazlasıyla utanıyordum. Bileğim çok ağrıyordu. Hafif baskı yaptığında ağzımdan kaçan inlemeyle gözlerini yeniden gözlerime dikti. Ne yaptım ki? Dudaklarmı bir birine bastırarak gözlerimi yine kaçırdım. Bundan hoşlanmıyordu sanırım. Çantadan çıkardığı sargıyla bileğimi iki kat sararak bağladı. Ardından yatağa bıraktığında bende oturur pozisyonda olmuştum. Ürkek bakışlarımı gözlerine çıkardığımda ürkütücü kara gözleriyle bakıyordu. Başımı aşağı eğdiğimde elleriyle avuçlarımı açtı. Başka bir krem çıkararak avuçlarıma sürdü. Oraya masaj yaparsa gülmekten yere yığıla bilirdim. Birisi avcumu gıdıkladığında fazlasıyla gülerdim. Ellerimi çekerek "ben yapa bilirim teşekkür ederim karan bey" parmağımla avuçlarımdaki kremi yayarak yedirdim. Sonra ayağa kalktığımda karan bey kolumdan tutdu. "Böyle gidemezsin bugün burada kala bilirsin." Başımı sallayarak "eve gitsem daha iyi olacak teşekkür ederim efendim" keskin gözleri yine bana susmamı söylediğinde başımı eğerek avuçlarıma baktım. Yer yer olan çizikler kızarmış bazıları hafif kanamıştı. Karan bey yataktan kalkarak önümde durduğunda çenemden tutarak başımı kaldırdı. Ürkek bakışlarım gözlerine değdiğinde orada duramıyordu. "Bidaha gözlerini kaçırma belleza" belleza ne demekti? İspanyolcamıydı? Anlamı neydi? Bunu nasıl öğrenecektim peki? Yeniden bakışlarımı gözlerine çıkardım. "Karan bey ben" konuşmayı unutmuştum. Çünkü gitdikçe üzerime doğru geliyordu. "Sen ne?" Sıkıştırıyordu beni. Ne yapmaya çalıştığı hakkında hiç bir fikrim yoktu. "Ben ben sadece" soğuk duvara değen sırtımla irkilerek hızlı nefes aldım. Titreyenn ellerim kontrölü kaybetmişti. "Evet söyle belleza" şu cümle neyin nesiydi? Sinirlerim git gide dahada bozulmaya başlamıştı. Kara gözlerini gözlerimden çekmeden elinin birini duvara yasladı başımın üzerinden. Başını eğerek bana yaklaştı. Dayanamamki. Burada duramazdım. "Karan bey üzgünüm" sol tarafından çıktığımda ayağımı komidine çarpmıştım. Umursamadan hızlı adımlarla odadan çıktım. Bugün sakarlığımın üzerine yoktu!!! Hızla aşağı indim. Bileğim acıyordu. Kabanımı ve çantamı alarak hızlı hızlı ayrıldım oradan. Hiss ediyordum bakışlarını. Başımı çevirdiğimde o odanın penceresine baktım. Oradaydı. Sert çehresiyle bakıyordu. Bakışlarımı yola çevirerek çıktım bahçeden. Taksi çevirerek bindiğimde otobüse binemeyeceğimi anladım. Başımı cama yaslayarak yolun bitmesini diledim.
Gözlerimi açtığımda hala eve varmadğımı anladım. Gözüme vuran yoğun ışıklar geri kapatmama neden olmuştu. Biraz bekleyerek açtım gözlerimi. Etrafa baktığımda duman polis ve siren sesleri vardı. Ne oluyordu? "Abi ne olmuş burada?" Taksici abiye sorduğumda beklemeden cevaplamıştı. "Bir kız ve bir erkek kavga etmişler sonrada oğlan çekip vurmuş kızı" çekilen kanımla olduğum yere mıhlanmıştım sanki. "Peki ne zaman çıkabiliriz buradan?" Eve gitmek istiyordum hemen. Duş almak ve uyumak. Huzurlu. Sıcak odamda. "Yolu kapatmışlar ablacım vAllaha geri gideceğiz mecburen sizi aldığım yere bırakmak zorundaydım" hayır bugün oraya dönemem. Üstümde hala korku ve utanç vardı. "Başka yol yokmu gitmemiz için?" Adam kafasını salladığında arabayı çoktan harekete geçirmişti. Yeniden olduğumuz konuma geldiğimde parayı ödeyerek indim. Kolumdaki çantayı sıkarak ürkek ve yavaş adımlarla bahçe kapısından içeri girdim. Korumaların bazısı garip bir şekilde baksada umursamadım. Başka çarem yoktu nede olsa sokakta kalacak halimde yoktu. Evin kapısına gelerek zile bastım ve bekledim. Umarım gitmemiştir. İkinci kez basmama gerek kalmadan açılan kapıyla karan bey görüş açıma girmişti. Üzerine giyindği siyah tshirti altındaki siyah eşofmanıyla kara gözlerine uyum sağlıyordu. "Karan bey. Merhaba" utangaç tavırlarımla gözlerimi kaçırdım. Bunu yapmamamı söylemişti ama elimde değildi. Hele öyle bakınca hiç değildi. Birşey demeden kapıdan geçtiğinde bende içeri girdim. Kabanımı asarak çantamıda astım. "Şey oldu ben takside uyumuşum bi uyandım heryerde polis sirenn sesleri var. Sonra şey olmuş bir kızla erkek kavga etmiş sonra erkek kızı vurmuş onun yüzündende polis amirler yolu kapatmış sonra başka yol olmayınca bende buraya dönmek zorunda kaldım" hızlı hızlı anlatdığımm sözlerle karan beyle kanepeye oturmuştuk. O yanımdayken güvende hiss ediyordum ama bir yandanda çok endişe ediyordum. Elindeki bardağı masaya bırakarak yanıma yaklaştı. Başımı kaldırmadan ellerine baktım. Uzun damarlı elleri ve boğumlarının üzerindeki yaralar yeniye benziyordu. "Hmm öylemi olmuş?" İnanmamışmıydı? Ama inansındı. Doğruyu söyledim. Başımı kaldırdığımda burun burunaydık. Biraz geri çekilerek gözlerine baktım. Dudaklarımı ıslatarak "evet efendim" dedim. Gözlerimden çekilen gözleri dudaklarıma değdi. Neden ikide bir yanıma yaklaşıp dudaklarıma bakıyor ki? Anlamıyorum. Hemde hiç. Bu adamı çözemedim. Birden ayağa kalktığında "ayağını sardığım odada kala bilirsin." Ardına bile bakmadan gitdiğinde derin bir nefes aldım. Duş almak üzerimdeki bu camaşır suyu kokusundan kurtulmak istiyordum. Ayağa kalkarak aynı odaya girdim. Lavaboya girerek sıcak bir duş aldım. Geri çıkartıklarımı giymek istemiyordum. Onlardan çamaşır suyu kokusu geliyordu. Bornozu giyerek odadaki dolaplara baktım ama bana uygun bişey yoktu. Bu odada kıyafet bile yoktu. Banyoya girerek iç çamaşırlarımı giyindim. Bornozu geri giyerek odadan çıktım. Aşağıdan sesler geldiğinde karan beyin orada olduğunu anladım. Odasına girmemi bi defa istemişti. Ne olurdu ki bidefacıktan? Hızlı adımlarla odasına girerek dolabını açtım. Üzerime olan bi tshirt alarak dolabı kapatdım. Evet yapmıştım. Arkamı döndüğümde duran kalbimle ellerimi arkama sakladım. "Karan bey" dudaklarımı bir birine bastırarak bakışlarımı ayaklarıma çevirdim. Bileğimin morartısı gitmemiş dahada artmıştı. Ama acımıyordu. Yavaş adımlarla yanıma yaklaşarak elini arkaya atdı. Elimdeki tişörtü alarak havada salladı. "Ben özür dilerim karan bey" yapmamam lazımdı. Kendimi kaptırmışım resmen. Bunu yapmamam lazımdı. Ah nesrin ah.!! "Sakinn" gözlerimi gözlerine çıkararak ürkek bakışlar yolladım ona. Tişörtü yatağa bırakarak yanıma geldi. "Cezalısın belleza" al kovulduk işte. Neden yaptınki! Yarını bekleseydin işte. "Karan bey özür dilerim yapmamam gerekti kovmayın beni lütf" işaret parmağını dudağıma yasladığında susmuştum. Cümlelerimi boğazıma tıkarak yuttum. "Cezan artık bu evde bu odada yaşamak belleza" şu söze artık deli oluyordum. Ne? Bi dakika ne demişti? Buradamı? Sert bakışlarım hemen onu bulduğunda "hayır!" Demiştim kesin dille. Kaşları havalanırken kendimi sorguya çektim. Çokmu sert demiştim? Acaba şimdi mi kovucak beni? "Evet belleza" kaşlarım daha derinden çatılırken birdaha "hayır karan bey!" Dedim sert çıktığını sandığım sesimle. "Sana evet dedim üstünü giyim ve git yat. Böyle dolaşma" yanımdan çekip gitdiğinde banyoya girmişti. Ayaklarımı yere vurarak sinirden delirmek üzreydim. Bileğim acıdığında içimden saylıca küfürler savurarak tişörtü alarak çıktım odadan. Yatağa girerek sinirlerimi sakinleştirdim. Uyumak istiyordum. Gözlerimi kapatdığımda gözlerimin önüne yüzü geliyordu. Usulca kapanan göz kapaklarım beni uykuya davet etdi.