Bitiyor muydu? Bizim hikayemiz burada bitiyor muydu? Bitemezdi... Biz daha yeni başlamıştık... Ama bitiyor gibiydi de... Bir anlam veremiyordum. Neler oluyordu böyle Allah aşkına!? Tukeniyorduk. Yavaş yavaş hepimiz tükeniyorduk.
Son etütteydim. Bütün sayfalarımı dinletmiş olduğumdan rahat davranıyordum. Dışım rahattı belki ama içimde kopan fırtınalar içinde aynı şeyi söyleyemezdim. Camdan dışarı, perdenin gözüken kısmından dışarıyı seyrediyordum. Koyu maviydi hava. Siyah veya lacivert değildi ama mavinin en koyu tonlarından birine bürünmüştü. O da mı benim gibi kasvetliydi acaba? Af Allah'ım af...
Aklım hala dağınıktı. Hafizliga başlayalı dört ayı geciyordu ve herşey allak bullak olmuştu. Birçok arkadaşım hafizligi bırakıp evlerine gitmişlerdi. Ayrılmıştık birbirimizden. Nasıl oldu anlayamadım. Oysa çoğusuyla vedalaşmak bile nasip olmamıştı bana. O kadar kişi çıktığımız şu yolda bir avuç kalmıştık.Kimisi can dostum dediklerini uğurlamıştı, kimisi kardeş bildiklerini...
Halime abla ve Havin'in gittiklerini evdeyken telefondan öğrenmiştim. Nisanur ise ben kura geldikten iki hafta kadar sonra gitmişti. Fatma ile Hafsa'yı ise babası anı bir şekilde gelip almıştı. Hafızlıklarına evde devam edecekler diye biliyordum. Çiçek ise eve gittikten sonra geri dönmemişti. Nazlı Özer ise çok kısa bir zaman önce ailesi tarafından alındı.
Sürekli bir çelişki içindeydim. Aklım sürekli kayıyordu. Çok kayıp vermiştik biz. Oysa ne hayallerle girmiştik bu sınıfın kapısından içeriye. Ne umutlarımız vardı bizim. Onların. Neydi onları böyle çaresiz kılan? Bende bir gün bunu yaşayacak mıyım? Diye düşündüm. Kim bilebilirdi ki? Birçok şey değişmişti hayatımızda belki buda olurdu bir gün...
**********
Zaman hızla akıp duruyordu. Kurşun en yaramaz sınıfı olmuş çıkmıştık. Herkes bizden dert yanar hale gelmişti. Ama biz masumduk. Tamam, belki azıcık çok azıcık hatta minnacık hatalarımız olabilirdi ama yinede masumduk. Hatasız kul olmazdı nitekim, amenna. Sınıf hocamız bile bize hababam demişti öyle ki. Doğrudur namımızdan biriydi hababam. Gerçi derslik üç olarak da az zelzele yaratmamıştık ama hababam ayrı bir hava katıyordu sanki.
Öyle ki sınıfımızda şabaniyemiz, damat Ferid'imiz, düdük necmimiz ve sayamadığım bir çok üyemiz vardı. Hiçbiri Şabaniye olacak Güzin kadar ilgi görmüyordu ya neyse. Kıskanmayın Güzin'imi nazar değmesin...
Kısa sözün özü, etut arası gelmişti... Kısa bir süre önce belletmen değişimi yaptığımız için başka bir sınıfla birleşip öyle etüt yapıyorduk. Ve biz misafir sınıf olarak dersten sonra o sınıfa geçiyorduk. Teneffüs saati olur olmaz hepimiz hemen sınıfa koştuk. Bu aralar hırsız-polis oyunu ayrı bir popüler olmuştu. Hümeyra bize bakıp "hadi oynayalım" dedi.
Kimse itiraz etmeyince oynamaya başladık. Birkaç el geçince sıkılmıştım. Aslında bu oyundaki en büyük hobilerimden biri hırsızmış gibi davranıp sivilleri öldürmekti ama gerçek hırsızlar bu yaptığımdan hoşlanmadığı için ne yazık ki bunu yapamıyordum.
Yeni elin başlangıcında Meva elindeki kağıtları masanın üzerine savurunca herkes kağıt kapmaya başladı. Sona kalan kağıdı elime aldığımda gördüğüm manzara beni hiç şaşırtmadı. "Sivil" kağıdı katlayıp masanın üzerine geri bırakırken arkamı geri yasladım. Hümeyra elindeki kağıdı katlayıp masanın üzerine doğru bırakırken "polis benim" dedi.
Hadi ama, birazcık eğlencenin kimseye zararı olmazdı. Diğerleri, özelliklere hırsız olduğu dinden belli olan Nazlı niyetimi anladığında hayır der gibi omuzlarını silkti. Umursamayıp oturduğum sandalyeye iyice yerleştim. İlla bulurduk bir boşluk. Ben babamın kızıydım nede olsa. Yaparım dediysem yapardım.
Hümeyra uzunca bir süre hırsızı bulmaya çalıştı ama bizim Nazlı yakalanmamak için hiç göz kırpmıyordu neredeyse. Ah birde durup durup "Şu hırsız kimse artık göz kırpabilir mi?" demeleri yok muydu? Resmen o anlarda baygınlık geçiriyordum. Hiç kimseden ses çıkmayacağını anladığımda diğerlerine göz kırpmaya başladım.
Herkes sırayla "öldüm"derken sırıtmadan edemedim. Mübarek, hepsi tek tek dökülüyordu. Kızlardan birine göz kırparken Hümeyra'nın beni farketmesiyle gülümsemem büyüdü.Ona doğru göz kırptığımda "öldüm"demesiyle kahkahayı bastım. "Hümeyracığım, sen polissin canım benim nasıl ölüyorsun acaba?" dedim gülümsememin arasında.
"Ay akıl mı bıraktınız Çınar. Polis polis ölüyorum resmen."
Diğerlerine dönüp sin kez gülümsedim"Benden ölen kim varsa hemen dirilmesi tercihimdir. Hırsız ben değilim."
❤️❤️❤️❤️❤️😂🤣😂🤣
Çok ilerlemedik hala ama yakın hissettiğimiz bir karakter var mı? Varsa eğer yorumlara yazar mısınız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HABABAN-3
Non-FictionBiz bambaşka ruhların tek bir beden halinde birleşmiş haliyiz. Biz bambaşka insanlarız. Biz hep beraberiz. Biz birlikteyiz. Bizim ilişkimiz sıradan sınıf arkadaşlığından her zaman farklı olmuştu. Asla birbirimizi sıradan görmedik biz. Biz birbirimiz...