O akşam her şey çok huzurluydu. Annemle babam bir koltukta çekirdek çitliyor, ben kulaklığımı takmış telefondan dizimi izliyor, kardeşim ise odasında felsefe sınavına çalışıyor ancak ikide bir beni çağırıp ^Şu SoRuYu ÇöZeMeDmİM^ diye bağırıyordu.
Dizimin son bölümünü bitirdikten sonra telefonu kapattım ve oturduğum kanepeye uzandım. Galiba uykum gelmiş olmalı ki gözlerim kapanıyordu. Annem ve babamın o iş sohbeti dahi bana huzur veriyor ve sanki bir ninni gibi hissettiriyordu.
Uyumuş olmalıyım ki çalan telefonumun sesiyle yerimden zıplamıştım.Telefonu aceleyle elime aldığımda telefonumun kırılmış ekranına baktım. Arkadaşımın aradığını görünce telefonu da alıp üst kattaki odama koştum. Telefon ekranına baktığımda arama kapanmıştı ve kilit ekranım açılmıştı. Saat 21:14'dü. Arkadaşımın bu saatte aramayacağını bildiğim için düşünmeye başladım. Kendimi yatağa doğru ters bir şekilde attım ve kalkıp yatağın ucuna oturdum. Tam şifremi açıp arkadaşıma mesaj atacakken arkadaşım tekrar aradı. Telefonu korkuyla açtığımda arkadan bangır bangır müzik ve kahkaha sesleri geliyordu. Arkadaşımla ayrı şehirlerde yaşıyorduk ve buraya beni görmek hem de kafayı dinlemek için gelmişti. O gelmeden önce ona bir otel odası ayarlamıştım. Telefona karşı ilk cevabım şu oldu
''Noldu Gizem?Arkadaki müzik sesi ve kahkahalar da neyin nesi?''
''Ya İlkay kaç saattir bekliyorum hani saat sekiz buçukta gelecektin? 10 dakika sonra bir saat olacak. Eğlenecektik hani?''
Şimdi hatırladıım! Gizem ile buluşacaktık
''Tamam Gizem, işim vardı da unutmuşum. Hazırlanıp uçuyorum!''
''Uçuyorum derken?''
''Hemen geliyorum.''
''Ha tamam.''
Gizem melezdi. Babası Türk,Annesi ise Rus'du. Ana dili Rusça olduğu için beni tam anlamıyordu.Türkçe'yi ise babasından zar zor öğrenmişti ama bir Rus'a göre akıcı konuşuyordu.
Geçen haftadan hazırladığım lacivert elbiseme uygun bir makyaj yaptım. Odamdaki askıdan küçük kol çantamı alıp cüzdanımı, birkaç makyaj malzemesi ve telefonumu alıp aşağı indim. Lacivert ayakkabılarımı giyip anahtarımı aldım ve seslendim
''Ben çıkıyorum''
''Nereye İlkaycım?''
Bunu diyen babamdı.Kızmazdı zaten böyle şeylere.O yüzden hafif bir ses tonuyla söylemişti.
''Arkadaşım geldi demiştim ya.Onun otelinde parti var. Beni de davet etmişti. Ayıp olmasın diye. Hem de dersler çok yoğun biraz kafa dağıtırız''
''Tamam İlkay. Dikkat et gelirken. İstersen şoför ile git.''
''Tamam.Uzak zaten biraz. Şoförle gitmem lazım''
''Kaç gibi gelirsin?''
''Bilmiyorum.Gelirken yazarım.Belki çok geç gelirim.Yada orda kalırım.''
''Tamam.İstersen koruma da al yanına.''
''Olur aslında. Arabada beklese fena olmaz.''
''Tamam. Korumalar dışarda birtanem. Al birini git.Dikkat et. Bizi merak ettirme.''
''Tamam anne''
Son cümleyi kuran annemdi.
Koşarak arabaya bindim ve arkadaşıma bir mesaj attım.
Oraya geldiğimde indim ve otele baktım. Şaşkınlıkla birlikte ağzımdan bir küfür savurdum. Hızlı adımlarla içeri girdim. Danışmaya gittim ve aradığım yeri sordum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NO 1006
Teen FictionKoridordan gelen çığlık seslerini duydum...Merakıma yenik düşüp o odanın kapısını araladığımda aklımın hayalimin alamayacağı bir görüntü vardı...