...Çok hızlı koşuyordum. Kalp atış seslerimi duyabiliyordum. Onun bana yetişemeyeceğine emindim.Hızımı arttırmak ve düşmemek için ayakkabılarımı elime alıp koşuyordum.Ama hissediyordum, arkamda bir nefes sesi vardı. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Korkum kat ve kat artmıştı. Takılıp düşmekten korkuyordum. Arkamdaki kişiyi tanımıyordum, az önce yüzünü bile görmüyordum fakat hissediyordum. Bu kişi hayatında çok yaralanmıştı. Herkesin bir sorunu olduğu için suç işlerdi. Psikoloji okuduğum için biliyordum. Arkamdaki arada zedeleniyordu ve bu sayede aramızdaki mesafe açılıyordu. Ancak o, her seferinde aramızda açılan mesafeyi iki katı kapatıyordu.
İşte o an... Yakaladı ve beni duvara yapıştırdı.
''Bana bak güzel kız. Benden sana zarar gelmez ancak eğer öldürmeseydim o kadından gelirdi. O kadın babamın ve babamın ortağının bulunduğu şirkette her müdürü, patronu ve CEO'yu öldürüp şirketi eline almak. O kadının gözü paradan başka hiçbir şey görmez! Şimdi, seni serbest bırakıyorum ancak sana güvenmediğim için her saniye sen görmesen de peşinde olacak ve seni izleyeceğim.''
''NE!Sapık mısın sen be!''
''Hayır merak etme özel hayatına girmeyeceğim. Zaten sen şirketten ne anlarsın narincik!''
''Benim babam CEO tamam mı?''
''Ne?Çabuk babanın fotoğrafını göster''
Galerime girmeye üşendiğim için kilit ekranındaki fotoğrafı gösterdim. Çocuk bir bana bir fotoğrafa bakıyordu.
''S-Sen o sun!''
''Kim?''
''Babamın ortağının kızı!''
Şaşkınlıkla yüzüne baktım fakat hiçbir yeri gözükmüyordu. Galiba orada bayılmıştım.Gözleimi açtığımda o çocuğun kucağındaydım ve telaşlı gözleri bana bakıyordu.
''Madem seni tanıyor sayılıyorum. O zaman sana yüzümü göstersem sorun olmaz?''
''Bana güvenebilirsin.''
Yüzünü gösterdiğinde hayretler içinde ona bakmıştım. Onun yüzünü daha sert bekl.erken çocuk resmen bebekti!
''Şimdi bana telefonunu ver.''
Ses çıkarmadım. Telefonumu ellerimin arasına alıp duvarla arama götürdüm.
''Merak etme, kadınlara zarar vermem. Sadece numaramı kaydedeceğim ve acil durum kişilerine ekleyeceğim. Herhangi bir kötü durumda bana haber vereceksin. Şimdi ver telefonunu.''
Titreyen ellerle telefonumu ona verdim.Telefonu almadan titreyen ellerime ba.kakaldı.
''Ellerin titriyor. Korkuttum mu seni? Bana doğruyu söyle, ruhsal hastalığın ve ya travman falan mı var?''
''Olsa zaten benim çözümüm olurdu. Psikoloji okuyorum.''
Sesim bile titriyordu.Gözlerim dolmuştu. Evet anksiyetem tutmuştu.
''Üniversite okumadım ama anlıyorum. Bende de var. Anksiyeten tutmuş senin. Gerçekten o kadar korkutucu muyum?''
''Hayır...Sempatiksin, sevimlisin falan ama olaylar yüzünden korktum.''
''Tamam. Oda falan mı arıyorsun?''
''Evet... No 1006''
''Tamam gel. O bir üst katta. Odanı mı kaybettin? Yoksa B12 eksikliğin mi var?''
Sesi çok nazikti. Alay etmiyordu. Yardım etmeye çalışıyordu.
''Oda benim değil. Arkadaşımın. Onun çantasını alıp kulübe gidecektim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NO 1006
Teen FictionKoridordan gelen çığlık seslerini duydum...Merakıma yenik düşüp o odanın kapısını araladığımda aklımın hayalimin alamayacağı bir görüntü vardı...