-Geri dönüş-

20 8 19
                                    

24 Ocak 2024.                                  Willtown
Gördüğüm kabuslardan kurtulmaya çalışır bir şekilde başımı saladım soğuk havaya rağmen terler içerisinde gözlerimi açtım. Komidinimin üzerinde duran telefonumu kavrayıp saate baktım saat daha 05.30'du son bir yıldır olduğu gibi yine kabuslarım yüzünden erken uyanmıştım ve bugün okulun ilk günü hatta bir yıl sonra okula dönmemin ilk günü olduğunu göz önünde bulundurursak zaten günün devamı da kabus gibi olacak.

Kendi kendime söylenerek yataktan kalktım siyah sabahlığımı üzerime geçirdim ve odamdan çıkıp aşağaya,mutfağa indim. kendime filtre kahve yaptım demlenmesini beklerken ise bir dizi açtım ve izledim. Kahvemi yudumlarken diziyi izlemeye devam ettim içimden keşke okula gitmek yerine bunu yapmaya devam edebilsem diye geçirdim ama tabii bu düşüncelerim bir şeyi değiştirmeyeceğini biliyorum. İsteksiz isteksiz yerimden kalkıp bitmiş kahve bardağımı tezgaha bıraktıktan sonra yukarı çıktım. Odamdaki banyoya girip yüzümü yıkamamın ardından banyo dolabını açıp içinden yara bandını aldım ve sabahlığımın kolunu sıyırdım  çiziklerle dolu olan kolluma bakmak her seferinde farklı duygular hissettiriyordu. Bu artık bir rutin haline gelmişti dramatize etmemin bir anlamı yoktu bu yüzden oyalanmadan yara bantlarını koluma yapıştırdım ve banyodan çıktım.

Dışarıya baktığımda yağan kar hoşuma gitmişti en azından soğuk havaları seviyorum çünkü o gün içerisinde söylenecek daha az şeyim oluyor. Üstüme siyah bol bir sweatshirt giydim altıma ise üşümemek için uzun çorap ile birlikte siyah bol etek giydim. Evet okuldaki herkesin uzak durduğu,hayattan nefret eden birisi olabilirim ama bazen kendimle çelişsemde güzelliğimde inkar edemeyeceğim şeylerde var.
Yüzüme krem sürdükten sonra koyu gözaltlarıma kapatıcı sürdüm ve gözüme siyah kalem çekip rimel sürdükten sonra son olarak dudağıma kahverengi alt tonu olan bordo bir ruj sürdüm. Son görünüşümden memnundum -yan döndüğümde karnımda kendisini belli eden kilom hariç.-

Saat daha yedi olmasına rağmen montumu alıp evden çıktım bana göre bu içi mükemmel(!) anılarla dolu evden ne kadar erken çıkıp geç girersem o kadar iyi. Bakmayın okuldan şikayetçi olduğuma okuldaki aptallar ile uğraşmayı evde durmaya yeğlerim.

"Madam,erkencisiniz."

Ailemin aksine güler yüzlü olan ve Fransız aksanı ile epey gentilmen görünem şöförümüz Luis arabaya bineceğimi sanarak kapıyı açmıştı.

"Okuldan önce yürüyüş yapmak istiyorum."

Dedim kısaca. Başını onaylarcasına salladı ve arabanın kapısını geri kapattı.

"Hazır erken çıkmışken kendime pastaneden kruvasan -bunu söylerken bir Fransız gibi söylemeye çalışmıştım- alayım diyorum."

Gülümsedim,

"Doğru söyledim mi? Gelişme var bence."

Çabama güldü.

"Kesinlikle var efendim."

Yanından ayrılırken yüzüm tekrar somurtkan haline döndü sanırım mutlu göründüğüm tek kişi oydu hah belki de benimle düzgünce konuşmaya çalışan tek kişi olduğu ve nefret edilecek bir karakteri olmadığı içindir.

Pastaneye gittim ve kendime bir kruvasan aldım. Çikolatalı değil sadeydi fakat yine de gözüme büyük görünmüştü. Soğuk havada biraz yürüdüm erken saatler olduğu için etrafta fazla insan yoktu ve bu o kadar huzurlu hissettiriyor ki.

Bir banka oturdum kruvasanımdan bir-iki ısırıktan fazla alamadan midem bulanmıştı ve sahte bir tokluk hissetmiştim. Geri kalan kruvasanı yiyemeyeceğimi kabul ederek çöpe attım zaten en başta neden yiyebileceğim konusunda ümitlenmiştim ki?

GreyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin