"Hassiktir ya." Sırtımdaki kıyafet dolu çantamdan sigara paketini bulmaya çalışırken yere düşürdüğüm saten pijamalarıma sinirle baktım. Çabucak yerden alıp çantama tıkıştırdığımda biraz pislenmişlerdi ama bu haldeyken ona üzülemedim. En azından sigara paketimi bulmuş olmanın mutluluğuyla bir tane yaktım.
Ne bok yiyeceğim düşüncelerine dalmışken, ki son bir haftadır oldukça yoğunlardı, arkasında beklediğim barın kapısı açılarak iki kişi birbirlerinin üstünde dışarı çıktı. Yiyişmekten ortamda bulunan varlığımı fark etmemiş olacaklar ki, adam, kadını duvara yaslamıştı.
Sigaram da bitmişti zaten. Omuz silkerek içeri girdim.
Bar kısmına geldiğimde, oldukça güzel bir kadın 'Ne istiyorsun' şeklinde bana bakmaya başladığında onu süzmekle meşguldum.
"Bir bira."
"Hangisinden?"
Çok sarhoş olasım yoktu, "Becks."
Biramı alıp paramı da ödediğimde, güzel kadınla bakışmamızım ortasındaydık. Kafamı yana eğip 'benimle yatmasını nasıl sağlayabilirim' diye düşünürken, bu sesli ortamda bile duyulabilecek kadar yüksek bir ses işittim.
"Ulan Kumsal!" Arkamı döndüğümdeyse onu gördüm, şaşkınlıkla gülümserken,
"Gökçe! Ne işin var burada?" Sadece omuz silkmekle yetindi ve koşarak bana sarıldı. Teması ne kadar sevdiğini unutmuşum.
"Neler yapıyorsun? Nasılsın? Kaç yıl oldu be seni görmeyeli! İyi misin bari?"
Gülerek sarılışına karşılık verdim. "En son lise mezuniyetinde sanırım."
Gökçe, lisedeki en yakın arkadaşımdı. Sonrasında bir şekilde kopmuştuk ama severdim Gökçe'yi.
"Ulan nasıl olur! Zaman çok hızlı kardeşim ya!" Yavaşça beni sarmalayan kollarını geri çekti. "Cidden öyle, sen nasılsın?"
Işıltılı gözleriyle bana baktı, "Ay çok iyiyim ben! Seni sordum cevap vermedin, hayırdır?"
Yüzümün düşmesini engelleyemedim. "Sorma Gökçe dertliyim anasını satayım."
Benim yüzüm düşünce, onun yüzü de düştü. Etrafındakilerin duygularını anında hisseder ve onlarla birlikte yaşardı ne yaşarsa. "Noldu bir tanem sana?"
"Sokakta kaldım ben Gökçe."
"Ne dedin?!" ani bağırışıyla yerimde sıçrarken yavaşça omzuna vurdum, "Salak, ani ani yapma şöyle şeyler!"
"Ne demek sokakta kaldım Kumsal ya!?" kaşlarını çatmış dikkatlice yüzümü inceliyordu. Elimdeki biradan bir yudum aldıktan sonra bıkkınlıkla konuştum, "Ev arkadaşım sevgilisiyle yaşamak istiyormuş, kapının önüne koydu beni! O pislikle bir daha denk gelirsem fena kavga edeceğim."
"Aşkım benim kıyamam sana! Tam bir piç hareketi nasıl hemen kapının önüne koyar seni kalıcak bir yer bulmadan?"
Gökçe'nin bunu gerçekten sorduğunu, söylenmediğini onu tanıdığım için biliyordum. İnsanlar hakkında asla kötü düşünemeyen bir saftı çünkü.
"Bilmem ki Gökçe, piçmiş işte demek ki."
"Bebeğim benim gel hadi arkadaşlarımla tanıştırayım seni, eğlenirsin biraz moralin yerine gelir. Bir yer bulana kadar bende de kalabilirsin hem, sıkma canını." Yaklaşık üç yıldır birbirimizi görmememize rağmen aradan hiç vakit geçmemişçesine beni sevgisiyle sarmalaması içimi ısıttı.
Arkadaşlarının olduğu masaya geldiğimizde yedi kişilik kalabalık bir grupla karşılaştım.
"Millet! Bu, Kumsal" elleriyle değerli bir taş gösterirmiş gibi beni gösterdiğinde hafifçe güldüm. "benim lisedeki en yakın arkadaşım. Bu gece bize katılacak." Ve sıra sıra isimleri saymaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tanışmıyoruz | gxg
General Fiction"Kumsal?" "Efendim Gökçe?" umursamaz bir şekilde hızlıca cevap verdim. "Nereden tanışıyorsunuz siz?" "Tanışmıyoruz Gökçe'cim. Arkadaşın birine benzetmiş demek ki."