Bade o haliyle -aslında halinde uygunsuz hiçbir durum yoktu. sadece haftalar önce ellerimi gezdirdiğim dövmelerinin şimdi tekrardan bu kadar açıkta olması dikkatimi dağıtıyordu- masayı parçalara bölmeye başlamıştı. Su içmek için mutfağa gittiğimde, bulunduğu odanın önünden geçerken hissettiğim şeyleriyse görmezden gelmeye karar vermiştim.
Abim kitaplarımı kolilere koyarken, ben de teker teker kıyafetlerimi yerleştiriyordum.
Sonuncuyu da bavula koyduktan sonra tatmin bir 'oh' çektim. Yorulmuştum canım, indir kaldır yapa yapa. Abim, 'Zaten arabayla gideceğiz.' diyerek gelişigüzel koyuyordu kitapları kolilere.
Bade, masayla işi bittikten sonra kitaplığımı sökmeye başladı. Sırf ondan uzak durabilmek için yorulmuş olmama rağmen mutfağa gidip kendi bardaklarımı ve tabaklarımı streç filmle sarıp başka kolilere yerleştiriyordum.
Bade'nin benim için neden bu kadar zahmete katlandığıyla ilgiliyse hiçbir fikrim yoktu. Düşünmek de istemiyordum.
Telefonumun çalmasıyla elimdeki tabağı tezgaha bıraktım. Gökçe arıyordu, kendi kendime gülümseyerek açtım.
"Naber, sevgilim?"
Gökçe'nin saçma triplerini özlediğimi fark ettim o an, gülerek cevap verdim "İyiyim, sevgilim. Senden naber aşkım benim."
İçerde bir patırtı koptu, abim hızla mutfağın kapısına gelirken, arkasında salak bakışlarıyla bana bakan Bade vardı.
"Ne sevgilisi lan! Ben niye bilmiyorum?"
Telefonun diğer tarafından Gökçe'nin kıkırtılarını duyabiliyordum. "Batu abi değil mi o? Nolur devam et Kumsal, biraz eğlenelim."
"Evet Batu, sevgilim. Bir sorun mu var?"
"Sikerim sevgilisini, beni tanıştıracaksın!" Batuhan abim biraz kıskanç bir tipti, bu konu hakkında ne kadar kavga etsek de, bana bir şeyleri dikte edemeyeceğini biliyordu. Kendi kendine sinirlendiğiyle kalıyordu sadece.
En büyük abim, Ateş tam tersiydi Batu'nun. Dünyanın en sakin insanı olmasıyla birlikte benim dert ortağımdı aynı zamanda. Aramızda 8 yaş olmasına rağmen her şeyimi anlatırdım ona.
Biseksüel olduğumu da ilk ona söylemiştim.
Abim Batu ise, çok tez canlıydı. Bir şey söylediğimde lafımı bitirmeme izin bile vermeden sinirlenebilirdi. Bir de kıskançtı işte, maalesef.
Ona rağmen seviyoruz işte, bir şekilde katlanmak zorundayız.
"Hayır, tanıştırmak istemiyorum. Kıskanırım ben bebeğimi!"
Gökçe'nin kıkırdamaları kahkahalara dönüşmeye başlamıştı. Bade'nin çatılı kaşlarını gördünce kendi gülme isteğimi de bastırmaya çalışıyordum.
"Bebeğim mi dedi o?" Abim, Bade'ye dönüp onay vermesini bekliyordu. Sanki kız 'Yok, demedi.' deseydi inanacaktı.
"Valla bebeğim dedi."
"Lan, Bade mi o? Ne alaka?" Gökçe'ye cevap vermek için hazırlanırken, abimin üstüme yürümesiyle ufak bir çığlık attım.
"Bade, tut şunun kollarını!"
"Hemen, abi."
Abi diyor bir de, Batu'ya ne oldu piç? Beni sinir edecek ya, hemen role bürüdü kendisini.
Abim elimdeki telefonu tutup çektiğinde gülmemeye çalışmaktan kıpkırmızı kesilmiştim. Bade kollarımı arkada birleştirmiş, elleriyle ellerimi sarıyordu.
Bahsi geçen kişi gerçekten sevgilim olmuş olsaydı, bunların hiçbirini yapmasına izin vermez, ağzının payını verirdim. Kendisi de bunu biliyordu gerçi, adrenalin yüzünden ne yaşandığının farkında bile değildi muhtemelen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tanışmıyoruz | gxg
General Fiction"Kumsal?" "Efendim Gökçe?" umursamaz bir şekilde hızlıca cevap verdim. "Nereden tanışıyorsunuz siz?" "Tanışmıyoruz Gökçe'cim. Arkadaşın birine benzetmiş demek ki."