Yorucu bir haftanın ardından cuma çıkışı ilaç gibi gelmişti. Cumartesi kurs olsa da gitmiyordum. Kim gidecek amk.Hyunjin ve Jeongin ikilisiyle biraz yürüdükten sonra yol ayrımında vedalaştık. Onlar gidince ben de kaykayımı ayaklarımın altına alıp sürmeye başladım. Her cuma çıkışı yaparım bunu ve tavsiye de ederim. Yüzüme vuran nemli rüzgar tüm sıkıntılarımı alıp götürüyordu sanki.
Eve doğru keyifle sürerken Chan ve grubunu arkamda bıraktım. Gülüşlerini duydum ama pek takmadım. Ağızlarına sıçtıklarım.
Evin önüne geldiğimde ayağımı kaykayın ucuna bastırıp havaya kalkmasını sağladım. Kaykayı kolumun altına koyduğum sırada havlama sesleri duydum.
Hatırlıyor muydu acaba beni? Dili dışarda mutlu mutlu bakıyordu. Yanıma gelince bana bakan istekli gözlere dayanamadım. Kaykayımı yere bıraktım ve eğilip tüylerini sevmeye başladım. Yumuşacıklardı!
"Berry! Çok tatlısın."
Sevimli köpek kafasını elime sürüyordu. Keşke seni evime götürebilsem Berry!
Küçük köpeği severken yere duran kaykayım birden ayağıma çarptı. Çarpan yere dokunurken bir çift ayakkabı gördüm.
Gözlerimi sinirle kapattum. Sikik herif gelmiş yine! Neden ona denk geldim ki? Keşke Berry daha uygun bir zamanda gelseydi...
"O pis ellerini köpeğimden çek."
"Yemedim ya onu."
Son kez kafasını okşayıp ayağa kalktım. Kaykayımı da alacakken, Chan ayağını üstüne koydu. Yeter be!
"Ne istiyorsun Chan? Başlama yine!"
Güzel biten bir günüm olmuyor resmen. Doğa kanunu gibi, bu lanet olası maraton kendini bir şekilde tekrarlatıyor!
Sinir bozucu bir şekilde sırıttı.
"Bu tahta parçasını kırmamı ister misin Kim Seungmin-" sanki yanlış bir şey demiş gibi kaşlarını havaya kaldırıp dudağını ısırdı. "Ah doğru! Soy adın hala o herifinkiyle aynı değil mi? Söylese Seungmin, vicdanın biraz da olsa rahatsız etmiyor mu seni?"Duyduğum şeyler ağırıma giderken hiç dışıma vurmadım. Gözlerimi gözlerine sabitledim ve kendimden emin bir şekilde konuşmaya başladım.
"Evet soy adım hala Kim. Hem ben neden rahatsız olacakmışım? Ne yaptım ki! 10 yaşımdaydım 10! Anla artık. Yetişkinlerin yaptığı aptalca hataların bedelini neden ben tek başıma çekiyorum?"
Chan sinirle üstüme yürürken bacaklarım evimizin çitlerine değiyordu.
"Tek başına mı? Baban olacak herif neredeyse hayatımızı bitiriyordu!" diyerek omzumu ittirdi.
"Daha fazla konuşmak istemiyorum Chan."
Arkamı dönecekken tekrar konuştu.
"Zoruna gidiyor çünkü. Ben olsam benim de zoruma giderdi. Azıcık gururun olsa geri gelmezdin zaten."
"Sabrımı taşırıyorsun, zor şeyler sadece senin başına gelmiyor!"
Ona bağırdığımda kaykaydan ayağını çekti ve beni yakalarımdan tuttu. Chan ona ses yükseltilmesinden nefret ederdi, kendisi rahatça bağırıp çağırırken.
"Ne yapacaksın? Vursana bana, söz karşılık vermeyeceğim. Yoruldum artık."
"Hiç yorulma Seungmin, daha çok var."
Kafamı yana çevirdim ve bileklerinden tutup ellerini aşağı indirdim. Kaykayımı yerden alıp arkama bakmadan gittim eve. Gözlerim dolu doluyken moralimi düzeltecek tek şey sıcak bir yemekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Old Friends, New Lovers - Chanmin
Fanfiction⪼Hiçbir suçum olmadığı halde benimle tartışıyordu, doğal olarak karşılığını veriyordum ve bu tartışmalar bazen yumruklu kavgalara kadar gidiyordu...⪻