Ölmeyecektim...
Bu his o kadar muhteşemdi ki kalbim birden hızlanmaya daha şiddetli çarpmaya başladı, bu adam benim yaşamama izin vermişti. İstemsiz gülümsediğimde elim kalbime gitti, derin bir nefes alarak bekledim bir süre. İçimde farklı bir his peydah olduğunda ilk defa beni kendi halime bırakabilecekleri gerçeği başımı döndürdü. Sanırım bu sefer oluyordu.
Asla onun tuttuğu evde sonsuza kadar yaşamayacaktım, sadece beni tamamen rahat bırakması için uslu uslu oraya gidecektim. Sonra ise kaçacaktım. Mutfakta gelen tıkırtılar ile başımı eğerek baktım, sarışın uzun boylu bir kadın mutfak masasına koyduğu tepsiye kahvaltılıkları dizerken son olarak elindeki bardağı tepsiye koyup başını kaldırdı. Güzelliği baş döndürücüydü, kaşlarım afallamam ile havalanırken yutkundum. Orta yaşlı bir kadın bile güzel olabiliyorsa o kişi kessinlikle Rus uyruklu olmalıydı, ki bu fazlası ile belli oluyordu mavi gözlerinden. Beni fark etmesi ile tebessüm etmesi bir olurken buna nasıl karşılık verebileceğime emin olamayıp bir kaç saniye yerimde dondum kaldım, bana kimse tebessüm etmezdi. Hele ki bir kadın asla.
Yutkunarak mahçup bir şekilde kaldım, o ise bozmadan tepsiyi eline alarak çıktı mutfaktan. Bana doğru geldiğinde onu daha iyi inceleme fırsatı buldum kendimde, uzun ve ince fiziğinin aksine göğüsleri dik kalçası havadaydı. Bu kadın bir çalışan olabilmek için fazla iyi değil miydi?
- uyanmışsınız Seniorita, dedi gülümseyerek
Yutkunarak gözlerine baktım, bu kadının bu adamın yanında çalışmasına rağmen bu kadar tatlı ve sevecen olması normal miydi? Yoksa bir halisülasyon ve ya bir oyun mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncak
RandomOyuncağı gibi oynadığı biriydim, nasıl onun isteği dışında ondan kaçabilirdim? Doğduğu andan beri ona ait kılınmış bir beden ölmek için daha kaç kurşunun hedefi olacaktı? Ona vaad edilmemiş miydi? Onundu bu yüzden, ölmek için bile izin isteyecekt...