lakap

206 10 8
                                    



Ryuuji Furuya

Gün ışıklarının yüzüme vurmasıyla uyandım. Yeni bir gün daha başlıyor. Ama yerim çok rahattı ve ben nedense kalkmak istemiyorum. Birden aklıma gece olanlar geldi. Lila hepimize masal okumuştu. Bende başımı dizlerine koymuştum. O da saçlarımı severek masala devam etmişti.

Gözlerimi açtım. Lila koltuğa yaslanmış uyuyordu. Kısa saçları dağılmış, bir kaç yüzüne dökülmüştü. Çok masum uyuyordu. Veee.... Tatlı. Hemde fazlasıyla.

Bende başımı dizlerine koymuştum. Kitabı yanına koymuştu. Onu izlemeyi bırakıp başımı diğerlerine çevirdim. Hala uyuyordular. Tagi televizyonun karşısındaki koltukta, Reika o koltuğun sağ tarafındaki koltuğunda, Elvis ve Mika ise sol tarafındaki koltukta yatıyordular. Elvis Mika ya sarılmıştı. Reikanın uyuduğu koltuğun yanında yer yatağında Kota, onun yanında Ouzou Erika ile uyuyordu. Shou ve Aoto ise birlikte Taginin koltuğunun önündeki yer yatağındaydılar. Lila Elvislerin yattığı koltukğa yaslanmıştı. Ve bir eli hala saçlarımdaydı.

Başının altında yastık olmasına rağmen boynu tutulabilirdi. Yerimden biraz kalkıp dikkatle onu yatırdım. Biraz kıpırdandı sonra ise uykusuna devam etti.

Yavaşça kimseyi uyandırmadan kalktım. Mutfağa girdim. Kahvaltı Hazırlamaya başladım. 5 dakka sonra Tagi içeri girdi. Birbirimize Günaydın dedik ve beraber kahvaltı hazırlamaya başladık. 15 dakika sonra her şey hazırdı. Tagi diğerlerini uyandırmaya gitti. 5 dakika sonra ise herkes uyanmıştı. 2 kişiden başka. Ouzou ve Lila.

Kota:" Ouzou hadi tamamda Lila yı neden uyanmadı? "

Aoto:" Lila uyumayı çok sever. Bu yüzden 10 saatten az yatmaz. Onu şimdi uyandırırsak, boş bulduğu vakit yeniden yatağına girip yatar. Günün hangi saati olduğuda pek fark etmez. Yani onları uyandırmak istiyorsak, sonra uyumaları için vakit ayırmamız gerek. "

Erika:" iyide normal insanlar öğlen yemeğini yiyeceği saatte Lila uyanıyor. Bunun için öğlenimi bekliycez? "

Shou:" şimdi uyandırsak kim dırdırını çekmek ister? "

Her kes sessiz kalmıştı.

Kota:" ben ikna oldum. Bırakalım uyusunlar. Sonra öğle yemeğinde bize katılırlar. O zaman uyanıyorlar zaten. "

Herkes onayladı ve yemek masasına oturup yemeye başladı. Sessiz olmaya özen göstererek sohbet edip güldük. Sonra hepimiz yemeğimizi bitirip bulaşıkları bulaşık makinesine yerleştirdik. Ama ses yapar diye çalıştırmaya cesaret edemedik. Shou zaten eğer ses olursa Lilanın kalkıp bizi terlikle kovalsmasının bir olacağını söyledi.

Şimdi hepimiz salonda oturuyoruz. Ben Lilanın başucunda oturmuş saçlarını okşuyordum. Mika Elvise bir kitap hakkında heyecanla birşeyler anlatıyor, Elvis de onu izliyordu. Tagi ve Erika birlikte konuşuyorlardı. Aoto ve Shou televizyonun sesini kesmiş, video oyununu sesizce oynuyorlardı. Kota ve Reika öğlen yemeğini birlikte hazırlıyordular.

Bir kaç dakika sonra Ouzou uyandı. Hepimize teker teker baktı. Yüzünde bir gülümsemeyle günaydın dedi. Bizde aynı şekilde günaydın dedik. Biraz sesli çıkmıştı ama neyseki elimizle Lilanın kulağını kapatmıştım. İşaret parmağımı dudaklarıma götürüp sessiz olmaları için uyardım. Ouzou bana imayla bakıp sırıttı. Ama görmezden geldim. Lilayı izlemeye devam ettim. Çok masum uyuyordu. Sanki o lakabın sahibi o değildi. Çok masum ve tatlıydı. Habersiz, savunmasız, küçük bir çocuk gibi uyuyordu. Yavru bir kediye benziyordu.

Halbuki her zaman başına buyruk, uslanmaz, yaramaz, deli dolu, söz dinlemez ve kendini bildiğini okuyan birisi. Hatta daha fazlası. Ama şimdi yavru kediden farksız. Nadiren gülüyor, hislerini nadiren belli ediyor veee nadiren insan olduğunu hatırlıylor. Aslında garip birisi. Solgun ve donuk gözleri, solgun ten rengi. Hafif beyazlaşmış dudakları( hani esmerler de dudakları üzerinde tonlama yapılmış gibi durur ya, ressamlar iyi anlar. Ha işte onun biraz daha solgun hali.) aslında bir.... Bir ölü gibi. Ben mesela onun gözlerinin parladığını hiç görmedim. Ve ya hayat dolu olduğunu. Birden yanıma Elvis oturdu.

rainha da noiteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin