Fallen Angel ~ Tartali/Zhongchi

olacaksan eğer kocam sana hep açık yuvam

Zhongli sakince konuşmasına devam ederken Ajax'ın gözleri hala yatağında oturan her iki tarafı da kalçasının sadece birkaç santim altına gelecek şekilde yırtmaçlı,beyaz ve altın sarısı renklerinde bir elbise giymiş,uzun kahverengi saçlarını düşük bir at kuyruğu olacak şekilde alttan toplamış yarı insan yarı ejderha formundaki adamdaydı.Açıkçası şuan da onun söyledikleriyle ilgilenmekte zorlanıyordu.Özellikle yatağında kıvrılmış süt gibi beyaz uzun bacaklar varken nasıl yapabilirdi ki?!

Ajax yüzünün ısındığını hissettiğinde iş tehlikeli bir hale gelmeden hemen bakışlarını yukarı doğru çıkarmaya çalıştı.Ah...onu altına aldığında zaten hayatında gördüğü en güzel varlık olduğunu düşünmüştü ama şimdi tepeden tırnağa bir baktığında güzel tabiri onun için hafif kalırdı.O...o resmen kusursuzdu.Ayrıca bir erkeğe göre vücut hatları oldukça kadınsıydı. Tanrım...incecik bir beli vardı.Acaba tek koluyla onu tamamen sarabilir miydi?Peki ya hemen arkasında sallanan pullu tüylü kuyruğuna bir kez dokunsa diğerinin ağzından nasıl sesler çıkardı?Ya da o uzun keskin tırnakların sırtında bırakabileceği kırmızı çizikler ne kadar derin olurdu?Siktir... neler düşünüyordu o böyle? Bu adam onu nasıl büyüledi?Hemen kafasını iki yana sallayarak bu düşüncelerden kendini kurtarmaya çalıştı.

'Kendine gel Ajax,azgın bir piç oldun iyice sen de!"

"....ve sonra gözlerimi açtığımda kendimi senin yatağında buldum.Bu arada tam olarak nerede olduğumuzu ve bugünün tarihini öğrenebilir miyim rica etsem?"

"..."

"Ajax."

Ah...adını söyleme şekli Ajax'ın akıl sağlığı için iyi değildi.Bir kere daha söylemesini istiyordu.Hayır bir kere yetmezdi,daha çok söylemesini istiyordu.Daha çok söylemesi de yetmezdi altında inlerken söyleme-

Ajax hızlıca bir tokat attı evet evet...bu dünyanın en güzel varlığı ona kesinlikle büyü yaptı başka açıklaması olamaz!!Şuan da kalbinin bu kadar hızlı atmasının tek nedeni bu olmalı.

"S-sen..iyi misin?"

"Ha?E-evet gayet iyiyim..az önce seni duyamadım bir şey mi dedin?"

Zhongli olanlara çok anlam veremese de sakın bir şekilde devam etti.

"Aslında evet...öncelikle şuan da neredeyiz?"

"Hıı..evimde."

"Onu biliyorum yaşadığın yerin adı ne?"

"Haa..tamaam ama neden sordun ki?Bir dakika bir dakika İna-neydi?"

"İnazuma."

"Ah..evet İnazuma!Gerçekten affet ama adını bile ilk defa duyuyorum her neyse oraya ışınlanman gerektiğini söylemiştin değil mi oh anladım tamam...üzgünüm ama burası...İnazuma değil şuan da Tokyo'dasın."(sehri çok takmayin

"B-ben de burayı ilk defa duyuyorum."

"Gerçekten mi?!Bu garip oldu,herkes Tokyo'yu bilir."

"Ayrıca evet tam da dediğin gibi olmalıydı ama o aptal Venti yüzünden...ah,onu kesinlikle öldüreceğim!"

"Şeey...yine de öyle demesen mi acaba belki bir bildiği vardır kim bilir, haha?"

Ajax,Venti her kimse içinden bu güzelliği doğrudan onun kucağına gönderdiği için binlerce kez teşekkür ederken Zhongli ona söylenmekle meşguldü.

"Aklınca benimle oyun oynuyor işte...Her neyse peki ya tarih?"

Ajax,bunun hemen arkasını dönüp yatağının yanındaki komodinin üstündeki telefonunu aldı.Tabii ki bugünün tarihini bilmiyordu.Kim bilirdi ki?!Telefonunu açıp ekrana baktığında Lumine'den gelen mesaj bildirimleri vardı.Onları görmezden gelerek tarihe baktı.