Bölüm 3 : FELAKETİN GÖZLERİ

5 1 0
                                    

Hırslıydık sinirliydik ama hiç bir şey yapamıyorduk. Hepsi bir köşeye oturmuş sohbet ediyorlardı. Bazıları ağlarken diğerleri oturmuş nasıl kaçırıldıklarını anlatıyorlardı. Peki ben ne mi yapıyordum. Onlara en uzak olan yere oturmuş kıpkırmızı olmuş olan kolumdaki damgaya bakıyordum. Her hareket ettirdiğimde acıyordu bunu biliyordum ama umrumda değildi. Sinirlerimle boğuşuyor içten içe kendimi yiyordum adeta. Kaç saat geçtiğini bilmiyordum. üstümdeki beyaz kısa kollu tişörtümün sağ kolunda ufak bir yanık izi vardı. Damgayı yaparken yakmış olmalıydılar. Ne yapacağımı bilmezken esmer koyu kahve rengi saçları olan Samanta adındaki kızın bana doğru yaklaştığını gördüm. göz çevresindeki kızarıklıktan ağladığı belli oluyordu. Elinde bir kahvatlı tabağıyla yanıma geldi. "Merhaba Anya. Anyaydı değil mi doğru söyledim." kızın ses tonu benimkinden inceydi. Narin bir kıza benziyordu ama güçlü kalmaya çalışıyordu. "Evet Anya doğru söyledin." sesimi duyunca kızın gözlerinde bir umut belirdi sanki   " Benimle konuştuğuna sevindim. Ee şey ben sana verilen kahvaltı tabaklarından birini getirmiştim acıkmışsındır diye düşündüm." bu kız benden çekiniyor muydu? "Teşekkür ederim Samanta." kızın mutlu olduğu yüzünden belli oluyordu ama neden mutluydu ben onunla konuştuğum için mi? Kaçırıldık ve kızın umrunda olan tek şey benim onunla konuşmam mı?          " Anya sen niye yanımıza gelmiyorsun? Hem birbirimizi tanımış oluruz tanışırız ne dersin?" kalabalık ortamlardan hep sıkılmışımdır bu yüzden her yere yalnız  giderim insanlara daha çok iyi davranmaya çalışırım ancak bu sefer öyle olmuyordu. Sinirliydim ve kimseyi şu anda mutlu etmeye çalışamazdım. "Teşekkür ederin Samanta ben almayım." kızın yüzündeki mutluluk sönmüş durumdaydı. "Ama neden yani burada birileriyle oturup sohbet etmek varken neden tek başına oturursun ki nedeni ne?" bu kızdaki ısrar neydi böyle neden bu kadar ısrar ediyordu? " Neden bu kadar ısrar ediyorsun? gelmek istemiyorum işte yalnız kalmak istiyorum." Samanta inatçı bir kız sanırım " Peki Anya nasıl olsa bizi grup yaptılar demi biz artık grup arkadaşıyız ve ben grup arkadaşımı yalnız bırakmayacağım. Tamam mı Anya sen neredesin ben oradayım bundan sonra." bu kızın benle ne derdi vardı? delimi bu kız beni bile yalnız bırakmıyordu "Tamam Samanta sen bilirsin istiyorsan otur bekle burada çünkü benim konuşmaya razım yok." kız ikna olmuş gibi geçti ve yanıma oturdu. Öylece bekledik orada oturduk ve duvarı izledik. Arada sırada Smanta'nın getirdiği tabaktan lokmalar aldım ve evet cidden acıkmıştım. Samanta bir anne gibi bakıyordu bana. Yemek yerken su içerken gözü hep üstümdeydi. Neden böyle yapıyordu ki anlamıyorum. Onunla hiç uğraşamazdım şu an. 

Sonra o ses geldi kulaklarıma. Bizi buraya hapis eden kişiydi bu evet o Oyuncakçının ta kendisiydi. Benim dışımda herkes korku içerisinde kapıya bakıyordu. Korkuyorlardı çünkü tanımadığı bir kişi tarafından tanımadığı kişilerin yanına kaçırılıp koyulmuştuk hepimiz. Peki ben niye mi korkmuyordum? Sinirliydim hırslıydım nefret doluydum çünkü. Sesler arttı arttı ve arttı bulunduğumuz odanın kapısı gıcırtılı ve yavaş bir şekilde açıldı. O gözüktü siyah takım elbiseli ona göre yapılmış gibiydi üzerine tam oluyordu. kristal mavi gözleri siyah uzun dalgalı şaçlarının ardından parlıyordu. Gözleri içeriye girer girmez beni buldu. Gözlerini gözlerimden ayırmadı içeriye girdiğinde hala bana bakıyordu. Bana baktı baktı ve sırıttı hatta sırıtmadı bildiğiniz kahkaha attı. "Ah Anya senin gözlerinde umut yok. Sinir var öfke var ama böyle olmaz Anya öfkene hakim olmalısın yoksa hayatta kalamazsın." Doğru söylüyordu sinirliydim ve bu sinir benim bakışlarıma da yansıyordu. "Doğru söylüyorsun Oyuncakçı sinirliyim ve bu sinirimi senden çıkarmak için sabırsızlanıyorum." Bana onunla alay ediyormuşum gibi baktı ve bir kahkaha daha attı. Doğrusunun söyleyeyim bir taraktan bakınca cidden etkileyici biriydi ama benim etkileneceğim tiplerden biri değildi. " Anya bana ilk defa hak verdin. Bunun için sana minnettarım ve bende senden sinirimi çıkarmak için sabırsızlanıyorum Anya Corl." ismimi ve soy ismimi biliyordu demek neydi bu adam eşkiya falan mı? "Evet. Her neyse artık şu oyuna başlayalım ne dersiniz? Herkes şu anda ne oyunuymuş bu diye düşünüyordur sanırım. Açıklıyorum bu oyun sizin evinize geri dönmeniz için tek ve son şansınız beyler bayanlar. Kaçanlar kurtulacak kaçamayanlar ölecek bu kadar basit. Grup arkadaşınızı ve sizi bir odaya sokacağız. Bu odalardan kurtulursanız kazanırsınız ama kurtulamazsanız öleceksiniz. Anlaşıldı mı gençler?" hepimiz birbirimize bakıyorduk ölmek mi? bu kelime bana bir yerden tanıdık gelmişti. Sanki daha önce bu kelimeyi çok kullanmıştım. Ama ölmek kelimesini neden ve neiçin kullanmış olabilirim ki? Arkadaşlarımla şakalaşırken falan mı kullandım ki ama benim hiç arkadaşım olmadı ki. "Anya derin düşüncelere dalma öyle eğer böyle devam edersen sende ölenlerden olacaksın." sesini kulağımın dibinde hissettim. Nefesini enseme doğru üflerken herkesin bana ve direk ensemin dibinde olan Oyuncakçıya baktığını fark ettim. Sinirlerim en üst seviyeye gelmişti kendimi tutamadan onun tamda beklediği şekilde bir hızla arkamı dönerek ona vurmaya çakıştım ama ne hikmetse ona tam vuracağım anda kolumu tutarak döndürdü ve beni duvara yasladı. Kolumu hareket ettiremiyordum kendisi baya güçlü olmalıydı. "Dikkat et Anya kimseye av olma." dediğinde eylendiği belliydi. Kolumu bıraktığında kolumun kızardığını fark ettim fakat bu benim umrumda eğildi. Arkasını dönüp giderken benim sinirlerim dinmemişti. Arkasından hızlı ama sessiz adımlarla ona yaklaşıp diyaframının olduğu yere yani tam kaburga kemiklerinin altına elim düz olacak şekilde vurdum. Durdu sadece durdu onun canının yandığını pek sanmıyordum çünkü karnı sandığımdan daha sertti. Eliminde aynı kolum gibiydi kızarmış ve yanıyordu. Onun canını acıtmak onun canını yakmak isterken kendi canımı yakmıştım. Kendi kazdığım kuyuya kendim düşmüştüm adeta. Döndü sinirli gözleri benimkilerle buluştuğunda tüylerim diken diken oldu. "Anya biz seninle özel konuşalım tamam mı? Elly Anya'cığımızı benim ofisime getirir misin?" hayır hayır hayır bu adamın gözlerinden adeta öfke fışkırıyordu ve bana bir şey yapacağından yüzde yüz eminim sanırım. "Tabi getiririm efendim." Kızında arkada duvarın kenarından sesi bana doğru yaklaşırken korku doluydu. Korkuyordu ama bu sefer korkan tek kişi o değildi. Bu sefer hepimiz korkuyorduk bende dahil...


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

OYUNCAKÇIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin