4. Bölüm

58 7 1
                                    

"Ne çözümü"

"Biz sende bir imaj değişikliği yapacağız"

"Daha önce yapmayı denedim ama kaldığım ve çalıştığım yerlerden eğer okursam okuduğum okullardan falan bulurlar. Burada yaşamak için çalışmalıyım. "

"Burada kalırsan kendini unutturuncaya kadar çalışmazsın sonra tekrar başlarsın"

"Olmaz öyle ben evde oturmaya alışık değilim yapamam"

Minho konuşmaya başladı.

"Hadi be Felix hem evde tek olmayacaksın Jisunglarda evde olurlar. Kısa bir süre olacak. Sonra bizim şirkette sana bir pozisyon veririz"

Jisung Minho'nun dediği şey ile hafif yüksek tonda konuşmaya başladı.

"Evden çalışabilirsin evet biz sana yapacağın işleri öğretiriz sende yaparsın"

"Evet mantıklı" Dedi Hyunjin beklenti içinde bana bakmaya başladılar. Bende konuştum.

"Bu gün düşünsem"

"Tabi tabi düşün istediğin kadar düşün sıkıntı değil bizim için"

Hyunjin'in heyecanlı konuşmasından sonra etraf duruldu ve sessizlik hakim oldu. Akşam ne kadar uyumuş olsamda hala uykum vardı. Uyuya kalmak üzere iken Jeongin bağırdı.

"Felix senin ayağın neden davul gibi şişip morarmış"

Dediği şey ile ayağıma baktım. Dün mafyadan ya da ne sikimse ondan kaçtım dememe rağmen hala bacağımız şiş olmasına şaşırıyorlar.

"Dün duvardan atladım ya ondan olmuştur. "

Tekrar başımı arkaya atacakken Hyunjin dibinde bitmiş ve konuşmaya başlamıştı.

"Ama olmaz öyle bacağın yalama olur"

"Bir şey olmaz dedim hep oluyor"

"Merak ettim şuana kadar kaç kere oldu. "

"Yedi, sekiz falandır"

"Öh o kadar fazla böyle olmaya dayandıysa"

"Sekiz kere olmuş zaten dokuzuncu kereden bir şey olmaz"

"Felix hadi yukarı çıkalım sonra dinlenmen lazım zaten"

Dinlenme dediği için kabul etmek zorunda kaldım tamamen zorunlu bir ihtiyaç.

"Tamam be"

Ayağa kalkarken biraz sendeledim normalde umrumda olmadan yürürdüm ama Hyunjin "ayağının üstüne basma" dediği için tek ayak ile yürürken belime dolanan eller ile irkildim sahibine baktığımda Hyunjin olduğunu gördüm. Merdivene gelince bir anda beni kucağına allıp konuştu.

"Üzgünüm Felix merdivenden 5 saatte çıkmayalım diye yaptım. "

Merdivenden çıkınca misafir odasına girdi. Beni yatağa bırakıp ayağıma bir şeyler yaparken konuşmaya başladı.

"Senin kıyafetin falan yok değil mi"

"Pansiyonda da hepsi orada da adamlar var"

"Bizimkiler senin için alışverişe çıkar ama çıkarken ne alacaklarını söyle yok tamamen kendileri ne isterlerse onu alırlar giyemezsin kıyafeti. "

"Niye giyememeyim ki"

"Senin açık ve neon renkler giymediğini tahmin ediyorum"

"Doğru tahmin etmişsin"

"Söylerim ben onlara sana bir iki kıyafet verirler bide... bitti bacağın dinlenmek lazım ben sana yemek getiririm acıkırsan falan bağır gelirim ben"

"Aşağıda ki gürültüden beni duyabileceğini sanmıyorum"

"Ben alışığım merak etme hadi dinlen"

Giderken kapıyı kapatıp konuşmadı. Bende zaten kapanmak üzere olan gözlerimi kapattım.

Sarsılmam ile gözlerimi açtım.

"Noldu"

"Bir şey yok Felix yemek getirmiştim de soğumadan ye diye uyandırdım seni"

Karşımda duran Jisung konuşurken kendisinin yeni yemek masasından kalktığını anladım.

"Teşekkürler Jisung da dudağının kenarında sos kalmış"

"He de"

"Bi de ben aç değilim yemek yemek istemiyorum sana da zahmet oldu. "

"Olmaz senin vitamin alman lazım."

"Gerçekten aç değilim"

Dememle Jisung yanıma oturup beni dikleştirdi. Ne yaptığını anlamaya çalışırken Jisung tepkiyi bacaklarının üstüne koyup ağzıma zorla çorba soktu zorla yemek yediriliyorum ya benim belli çizgilerin var. Jisung yedirirler konuşmaya başladı.

"Ye daha ana yemek var tatlı var hepsini yiyeceksin"

"Josong bon doydom vollo"

"Daha iki kaşıkların çorba içtin olmaz ye sen yemezsen ben yediririm. "

Ağzıma zorla giren kaşıkların ardından sonunda Bitti çorba.

"Bekle bem içerden daha yemek getirecem böyle bekle beni"

Kurtarın beni diye bağırmak istiyorum. Kendi kendime konuşurken içeri Jisung tekrar girdi.

"Geldim geldim hadi devam yemeğe"

"Jisung valla doydum daha fazla yiyemem"

"Yersin yersin"

Tekrar oturması ile son şansımı denedim.

"Ben kendim yesem. "

"Olmaz belli senin yemeğe gönlün yok soğutursun"

Kapıdan gelen ses ile o tarafa döndük. Herkes kapının orda durmuş buraya bakıyordu. Jisung yaşanan şeyleri anlattığı için merak edip bakmaya geldiler herhalde.

"Tamam Jisung rahat bırak çocuğu yemek istemiyorsa"

"Yemezse iyileşemez"

Ağzıma giren kaşık dolusu yemekler ile tekrar konuşmayacak duruma geldim. Tüm yanağım yemek olduğu için konuşamıyordum da. Jisung hala bana yemek yedirirken konuşuyordu.

"Ne güzel yiyorsun işte az önce ne mızmızlandın bitecek şimdi az kaldı. "

Ağzıma giren son kaşık ile rahatladım. Oh be.

"Şu da iç"

Ben ağzımda kim yemekleri öğütmeye çalışırken andı anda su da girdi iksir yapıyor sanki.

Kapıdakilerin güldüğünü duyuyorum. Benim ağzımdakiler ile mücadelen bitince Jisung kalktı başımı aşağı ittirip laflarına devam etti.

"Uyu hadi şimdi"

Kendimi beş yaşinda gibi hissediyorum. Jisung kapının önündekileri kovup kapıyı kapatırken iyi geceler dedi ve gitti bende uyumayı denedim. Ve başardım

Ellerin Zamanlarımla DoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin