Sabah gözlerimi farklı bir yatakta açtım. Ama bu kimin yatağıysa burada hayatımın sonuna kadar kalabilirim. Tekrar uykuya dalacakken yanıma birinin yattığı hissetsem bu kişi belli ki benden uzakta yatıyordu ben de sorun etmeden uyudum ama
Uyandığımda aramızda ki mesafe puffff uçmuştu.
Benim kafam neden Hyunjin'in göğsüne dayalı ve neden Hyunjin bunu umursamadan telefon oynuyor?
Herhalde uyandığımı anladı ve konuşmaya başladı.
"Felix uyandın mı"
"Hayır hala uyuyorum"
"Dalga geçme çok güzel uyuyordum kıyamadım"
"Tamam, tamam diğerleri neredeler ve saat kaç"
"Saat 1 ve diğerleri alışveriş merkezine gittiler. "
"Sen neden gitmedin"
"Evde tek kalma diye bir de eşyaların gelecekmiş mesaj geldi bana onun için"
"Öyle mi? Tamam kahvaltı yaptın mı? "
"Hayır senin uyanmanı bekledim"
"O zaman ilk hedefimiz mutfak ama ben bir suratımı yıkayayım"
"Ben gidiyorum o zaman"
Evet, git anlamında kafamı salladım. Hyunjin odadan çıkınca ben de suratımı yıkamak için banyoya gittim.
Banyodan çıkınca bir den yüksek bir ses geldi. Sonrasında bir çığlık Hyunjin'in çığlığı yavaş adımları bir anda koşar adımlara çıkardım sonra yavaşladım çünkü adamlar hala içerdeyken beni bulup götürürlerse Hyunjin için daha kötü olur.
İlk önce içeriyi röntgenleyip sonra girdim kimse yok en azından gözükmüyor.
Hızlıca mutfağa gidip Hyunjin'e baktım ilk izlenimime göre bacağından vurulmuş hayati bir şeyi yok demekki. Hızlıca yanına eğilip konuşmaya başladım.
"Hyunjin şuanlık bir şey gözükmüyor ben sizinkileri arayayım sonra hastaneye gidelim. "
"Telefonum masanın üstünde"
Koşup masanın üstünden telefonu alıp hemen Chan'ı aradım.
"Alo Chan Hyung Hyunjin vuruldu. İçeriye birileri girmiş sanırım kimse şuanlık yok ama lütfen hızlı olun"
Sesim hafifçe titreyerek konuştum aslında sonuna korkuyorum da eklemek isterdim ama olmaz.
Tekrar Hyunjin'in yanına gittim. Baktığımda çok kan kaybetmemişti. Sonra Chan Hyunglar sankı bu anı bekliyormuşcasına hızlıca geldiler. Hastaneye götürdüler Hyunjin'i ama ben gidemedim. O beni bir kere kurtarmıştı ona bir can borçluyum ama ben daha evden dışarı bile çıkamıyorum ki lanet olsun.
Evde benimle Jisung ve Jeongin kaldı. Gittiklerinde sonra yere çöktüm. Sırtım duvara yaslıydı şuan tek olsam ağlardım ama yanımda Jisung ve Jeongin var.
Onlar beni kaldırmaya çalışsa bile ben kalkmadım sadece bekledim. Anlamış olacaklar ki daha fazla zorlamayıp koltuğa oturdular. Bense sadece beklemeye başldım. Bir kaç saat olarak düşündüğüm zaman geçtikten sonra Jeongin konuştu.
"Felix hadi kalk gel buraya iyiymiş Hyunjin"
Konuşmadım çünkü konuşursam ağlarım. Felix hadi ama hani kimseye bağlanmak yok daha bir hafta bile olmadı be. Jeongin sesini dinleyip. Koltuğa oturdun. Ama hala kendime yediremiyorum neden sürekli insanlara benim yüzümden zarar geliyor. Annem ve babamda benim yüzümden öldü. Beni kurtaran adam da zarar gördü artık burayı bırakma zamanı gelmiş olmalı.
Kulağımın dibinde bağırılması ile kafamı o yöne çevirdim.
"Felix neden bakmıyorsun iki saattir bağırıyoruz"
"Dalmışım ya"
"Bizim Hyunjin'in yanına gitmemiz lazım sende gel"
"Tamam gelirim"
Onlarda kafalarını sallayınca ayağa kalktım ama başım döndüğü için geriye doğru gittim. Jisung bana "iyi misin" dercesine baktı ben de kafamı salladım. Kapıya yürümeye başladık. Artık kim varsa sikimde değil.
Jeongin benim kötü olduğunu anladığı için arabada yanıma oturdu. Jisung arabayı sürdü.
Hastanenin önüne geldiğimizde derin bir iç çektim. Hastanelerden oldum olası nefret etmişimdir. Hala nefret ediyorum.
Jeongin kapıdan inmeden önce elimden tuttu. El ele girdik hastaneye Jisung önden yürüyordu. Başta oturan görevlilere sorduğumuzda 576 numaralı odada olduğunu söyledi. Odaya yavaş sayılmayacak adımlar ile gidiyorduk odanın önünde diğerleri yere çökmüş oturuyorlardı. Oysa çok hayati bir yerine gelmemişti.
"Bir şeyi yok değil mi? "
Sorduğum soru ile bize baktılar.
"Hayatı bir yerine gelmemiş ama kanını bulamadık ama bir adam kan verdi"
Kafamı salladım herhalde Hyunjin'in iyi olduğunu görmeden içim rahat etmiyecek.
İçeriden bir hemşire çıkınca Chan hemen yanına gidip konuştu. Geri buraya gelip hepimiz ile duyuru yapıyormuş gibi konuştu.
"Yarım saat sonra yanına girebilermişiz bu gece burada kalsa çok iyi olurmuş. Ondan bu gece burada Hyunjin. "
Herkes kafasını sallayımca bacağımız sallamaya başladım. Bir anda bacağıma konan el ile başımı oraya çevirdim. Changbindi
"Felix sakın ol"
Kafamı salladım Lee Felix ilk defa biri için bu kadar endişe ediyor bir ilk. Buzdolabı Lee Felix...
Chan tekrar gelen hemşire ile bizle konuştu.
"İlk önce üçümüz sonra dördümüz girsin"
Kafamı sallayıp diğerlerinin ayağa kalkmasını ve içeri girmesini izledim. İçeri ilk ben girecek değilim ya.
Onlar çıktıktan sonra diğerleri de kalkıp bana baktılar. Ben de konuştum.
"Ben en son girmek istiyorum"
Onlarda karşı çıkmamış içeri girmişlerdi. 15-20 dakika sonra çıkmışlardı içeriden çıkan gülerek çıkyordu belli ki uyanmış.
"Felix hadi sen de gir Hyunjin de seni sordu. "
Ayağa kalkıp odaya girdim. Hyunjin kapıya doğru bakıyordu bu adam gerçekten çok yakışıklı.
"Felix sana bir şey yaptılar diye ödüm koptu. "
"Sen iyi misin asıl onu söyle"
"İyiyim sıkıntı yok ben de sen iyi misin"
"Hyunjin ben seninle bir şey konuşmak istiyorum"
Sıkıntılı nefesim ile kaşkarı çatılmıştı.
"Bir şey mi oldu Felix"
"Hyunjin siz benim gitmemi istemiyorsunuz ama benim gitmem lazım"
"Öyle bir şey olmaz Felix nasıl gitmek demek ya biz sana kısa bir sürede alıştık"
"Hyunjin size zarar gelirken ben nasıl iyi olayım"
"Felix ama-"
"Hyunjin aması yok siz zarar görüyorsunuz ben-"
"BEN SANA AŞIĞIM FELİX NOLUR GİTME"
NE!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ellerin Zamanlarımla Dolu
Ficção AdolescenteHayatı kaçmakla geçiren Felix ve Hyunjin ile kesişir