jaehyun:
özür dilerimminseo:
özür dilerim, özür dilerim
hep özür dile
doğru düzgün yaptığın tek şey bujaehyun:
minseo farkındaysan beni dinlemiyorsun bile
kendimi hiç bir şekilde sana açıklayamıyorum.minseo:
güldürme beni
açıklasan ne olacak?jaehyun:
ne mi olacak?minseo:
aynen öyle.jaehyun:
aç kapını, konuşacağız.minseo:
geldin mi cidden?jaehyun:
hava soğuk aç hadi.hızla kalkıp kapıyı açtığımda gerçekten jaehyun'un burada olduğunu ve tirtir titrediğini gördüm.
"inanmıyorum, yüzsüz olduğunu biliyorsun değil mi?" içeriye geçen jaehyunun arkasından ilerleyerek gerçekten kendini nasıl açıklayacağını düşünmeye başladım.
"eğer yapmadığım birşey için suçlanıyorsam ve kendimi savunmaya geldiysem evet, yüzsüzün önde gideniyim seo." göz devirip açık saçlarım gözlerime geldiği için sinirle arkadan toparladım.
"neyi savunacaksın?" bakışları yüzümde sabitlendi. susuyordu, birşey söylemiyordu ve ben delirecek gibi hissediyordum.
"onu ben öpmedim, senin geldiğini görünce bilerek yaptı." güldüm komik birşeymiş gibi. cidden...
"tanrım, tam kdrama senaryosu." jaehyun'un karşısına geçip ellerimi göğsümde birleştirdim.
"yoruldum artık, gerçekten yoruldum.""seni yoran şey sürekli yanlış anladığın şeyler mi?" sinirli bir şekilde jaehyun'a döndüm. nasıl yanlış anlayacaktım ki?
"bak seo, 3. yılımızdayız değil mi? bu geçen 3 yılda çok şeyle karşılaştık. insanlar biraz değişikler anlıyor musun, bunu bildiğin halde nasıl inanmamak için diretirsin aklım almıyor." kaşlarımı çattım. inanmamak derken tam olarak neydi bahsettiği şey?
"ne demek inanmamak için diretiyorum? şuana kadar yaşadığımız tüm herşeyi görmezden geldim. hastalıktan, yataktan çıkamaz haldeyken gelmemene göz yumdum, özürlerini kabul ettim..." nefes alış verişlerim hızlandığında artık hiçbir şeyi ağzımda tutamayacağımı anladım.
"hayatımı biliyorsun, ben bir idolüm. insanlar ilişkimizi öğrendiklerinde yine de seni bırakmadım, yanında durdum. ne zaman izin günüm olsa ilk işim senin yanına gelmek oluyor. baban öldüğünde 1 saatlik uykuyla duruyordum ama yine de geldim seo, yalnız kalma diye. çünkü biliyordum, bana ihtiyacın vardı. evet her ihtiyacın olduğunda yanında olamıyorum, ama elime geçen ilk fırsatta evime geliyorum, senin yanına." gözlerim titrediğinde bakışlarımı ondan kaçırdım.
haklıydı
"benimle ilişki yaşamayı istedin minseo. yaşadığım hayatı biliyordun, boş insan olmadığımı, sürekli dolu olduğumu..."
"ben seni aldatmadım. lanet olsun neden aldatayım? sana aşıkken başka bir kadına nasıl aynı şekilde bakayım, nasıl dokunayım, nasıl aynı hisleri besleyeyim? söylesene!" yutkundum. abartıyor muydum?
abartıyordum.
ben jaehyunu kaybedemezdim.
jaehyun benim herşeyimdi."o herşeyi kasıtlı yapıyor, amacı çıkış yapmadan yükselmek ve çıkışında tanınmış olmak. beni kullanacak." sona doğru sesi kısıldığında dolu gözlerimi ona çevirdim. gözlerimiz birleştiğinde yutkunduğunu hareket eden adem elmasından anladım.
ağlamamalıydım
"ileri gittim sanırım, özür dilerim..." elini saçlarından geçirip elime uzandı. avuçları sıcacıktı.
"iyi değilsin. şimdi gideceğim, yat dinlen. sakin kafayla tekrar konuşuruz." elimi bırakıp tam kapıya ilerlerken onu durdurarak arkasından sarıldım. gözyaşlarım dudaklarıma geliyordu, bağıra bağıra ağlıyordum.
benim tek tesellim jaehyundu
"özür dilerim." bana dönüp kollarını sırtıma sardı. herşeyi ben yapıyordum ama yine özür dileyen o oluyordu.
"herşey benim yüzümden." saçlarımı okşamaya başladığında dudaklarını da saçlarımda hissettim. "senin değil, benim hatam. çok ileri gittim." başımı göğsünden kaldırıp yüzüne çevirdim.
"neden hala özür diliyorsun?" gülümseyip dudaklarıma öpücük bıraktı. "çünkü yapabildiğim en doğru şey özür dilemek." gülümsedim.
"barıştık mı?" güldü ve dudaklarını büzdü. "küsmedik ki." diyince tekrar sarıldım.
jaehyun olmasa ben hiçbir zaman böyle olamazdım. o bana birtek sevgili değil, herşey olmuştu. nasıl anlayıp dinlemeden onu suçlayabilirdim ki?
sahip olduğum tek şey jaehyun'du...
☀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
try again | jung jaehyun
Fanfiction"tekrar dene jaehyun, bu sefer toparlayacağız." jaehyun x girl