Bölüm 1

41 6 8
                                    


   Bir insan yılda sadece birkaç kez gördüğü birini sevebilir miydi? Önceden olsa sevemez derdim. Ama şimdi...

Şimdi bilmiyorum çünkü her insan farklıdır. Yani sevebilende olur sevemeyen de. Ben size böyle bir aşk hikayesi yazacağım. İyi okumalar...

******************************************************

Selam. Ben Betül. 15 yaşındayım. Siz birini hiç sevdiniz mi? Tabi ki sevmişsinizdir. İnsan annesini, babasını, kardeşini, ablasını, abisini, arkadaşlarını sever. Ama benim bahsettiğim sevgi öyle bir sevgi değil. Benim bahsettiğim aşk. Hiç aşık oldunuz mu? Hem de imkansız birine. Ben oldum. Gelin size imkansızımı anlatıyım...

Şimdi şöyle ne zaman onu görsem heyecanlanırdım. Ne zaman dediğime bakmayın aynı memleketliyiz ama birbirimize çok ama çok uzağız.

Kendimden bahsedecek olursam ben İstanbul da yaşıyorum ve Balıkesirliyim. Tatil olduğunda da genelde memlekete gideriz. Ben çok seviyorum çünkü sessiz ve sakin bir yer. Kesin tek nedeni sessiz olmasıdır Betül. İç ses sen sussana bi. Ayrıca tek nedeni o tabi başka ne olabilir ki. O ne zaman görsen heyecanlandığın çocuk olmasın. İç ses sen sussan mı acaba.

Neyse kendimi az çok tanıttığıma göre şimdi ne yaptığıma gelelim. LGS' ye hazırlanıyorum. Tabi bugün teyzemlerin gelecek olmasıyla çalışmam biraz aksadı. Annemle akşam için hazırlık yapıyoruz. Ben tatlı yaparken annemde yemekleri yapıyordu. Tatlıyı yaptıktan sonra 1 saat kadar ders çalışacaktım. Çünkü akşam teyzemler geleceği için çalışamazdım. Tatlıyı yaptıktan 15 dakika sonra derse başladım. 1 saat kadar çalıştıktan sonra anneme sofrayı kurması için yardım etmeye başladım. Teyzemlerde bu sırada gelmişti. Hep birlikte yemeği yedik. Teyzemin 2 yaşında bir oğlu vardı. Bende çocuklarla iyi anlaştığım için onunla oyun oynamaya başladım. Biraz oynadıktan sonra annem çayları hazırlamış ve bizi çağırmıştı. Teyzemle biraz muhabbet ettikten sonra annemle aralarında konuşmaya başladılar. Ben de ödev grubundan mesaj gelip gelmediğini kontrol etmek için telefonumu elime aldım. Mesaj yoktu ama bir takip isteği vardı. Tıkladığımda ise oha lan pardon sen devam et iç sesimin izniyle devam ediyorum. İSTEK ONDAN GELMİŞTİ. Hemen kabul edip istek yolladım birkaç dakika içinde kabul etti. Hesabına girip incelemeye başladım. Hiç gönderisi yoktu. Ama sabitlediği hikayeleri vardı. Geneli manzara olup birkaç tane kendi fotoğrafı vardı. Fotoğraflarına bakarken gülüşünün çok güzel olduğunu fark ettim. Ben onun resmine dalmışken annem ''Kızım duymuyor musun? Git getir hadi.''

''Neyi anne?''

''Kızım bardak istedim ya.''

E ben bunu duymadım. Ne zaman dedi ki. Tabii duymazsın sen o sırada telefonun içine düşecektin. İç ses sen bi sussana ya. Anneme bardağı götürdükten sonra odama gittim. Yarın haftasonu olduğu için geç yatabilirdim. Telefonumu alıp yatağıma girdim. Keşfette dolaşırken gelen bildirimle kalbimin hızlandığını hissettim. Ondan gelmişti. Ama yazdığı şeye anlam veremedim.

''Güneş mi daha güzel yoksa ay mı?'' yazmıştı. İçimden geldiği gibi yazmaya başladım.

''Ay.''

''Hayır,bilemedin. Çünkü sen günün her saati her şekilde çok daha güzelsin...''

Gönül DavasıWhere stories live. Discover now