Öncelikle şunu belirtmek isterim: Emir kozcuoğlu kurgusu arattım ancak bir tane bile bulamayınca kendim yazmaya karar verdim. Neyseki hayran kurgu tecrübelerime dayanarak mükemmel olacağına inanıyorum, keyifli okumalar <3
"İt's the connection we can't explain."
Son kalan pizza dilimini de keyifle ısırırken, yerde duran ayağımı da masanın üzerindeki ayağımın yanına yerleştirdim. Halledilmeyi bekleyen onlarca arşiv yığınının arasında çaresizce, bitmeyen pizzanın ne zaman icat edileceğini düşünüp sızlanıyordum. Yemekler bu kadar güzelken doymamam benim suçum değildi...
Kapı açıldığında istifimi bozmadan elimdeli dilimi hemen bitirmemeye çalıştım. Tadını çıkararak yiyordum. Nihayet kimin geldiğine baktığımda Hakan'ın memnuniyetsiz bakışlarıyla karşılaşmıştım.
Masamın önündeki tekli koltuklardan birine oturup, "Topla şu ayaklarını." dediğinde tek kaşımı havaya kaldırarak ona baktım. "Odama destursuz daldıktan sonra benden saygı mı bekliyorsun?"
"Azıcık."
"Çok beklersin." dedim son bir ısırık alırken. Hemen de bitivermişti ama...
"Senin ilgilenmen gereken dava falan yok mu, neden burada oturmuş tıkınıyorsun?" diye sorunca bıkkınlıkla derin bir nefes verip ayaklarımı masanın altına indirdim. Ona neydi ki bundan, olmayan aklıyla nasıl işime karışabiliyordu?
"Artık bu şubede değilsin Hakan, kendi işine bak." diyerek ona haddini bildirdiğimde gözlerini devirdi. Beni hiçbir zaman hakettiğim şekilde ciddiye almazdı zaten. Çoğu zaman bu şekilde gözlerini devirirdi ve benim de oyasım gelirdi o gözleri.
"Biraz kendine gel artık, iyice saldın."
"Hakan delirtme beni çık git şuradan." diyerek tersledim. Kıskanıyordu işte, artık cinayet şubede çalışmadığı için. Hem ondan daha iyi iş çıkarıyordum ve o da arkadaşını kıskanmaktan utanmıyordu.
"Ben senin için diyorum. Bu şekilde devam edersen kapının önüne koymaları yakındır."
Telefonumun zil sesi çaldığında almak için masaya uzanırken, "Beni asla kaçırmazlar." diyerek keyifle gülümsedim. Zekâm sayesinde çözdüğüm dosyalardan sonra boşuna ekibin başı olmamıştım.
"Sen öyle san, bir gün biri gelip seni yerinden edince göreceğim ben seni."
Telefonun ekranından Nihan'ın aradığını görünce Hakan'ın söylediği garip şeyi cevapsız bırakmak zorunda kalmıştım. "Efendim?"
"Yardım et! Yardım et Nare, bana yardım et!"
Yardım diye sayıklayan çaresiz sesini duyduğumda yerimde dikleştim telaşla. "Bir sakinleş önce Nihan. Teker teker anlat."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAYIN TARLASI ~Emir Kozcuoğlu
Fanfiction⚠️Smut Warning "Onu sevmek mayın tarlasında dolaşmak gibiydi. Her adımım ölümü heceler gibi..."