Ferdi'nin Ağzından:
Normal bir öğrencilik hayatım vardı. Üniversite için çok çalıştım ve istediğim bölümü kazandım. Güzel sanatlar ve heykel bölümünü. Heykelleri çok sevdim. Heykellere bakmaktan ve onları anlamaktan keyif aldım. Bazen müzelere gidip heykeller inceliyordum. Okuldan sonra eve geldim. Abimle aynı evde yaşıyorduk. Babam ben lisedeyken bizi terk etti. Ayrıca kardeşimin arkadaşı Tadic bizimle yaşamıyordu ama sürekli eve geliyordu. Anahtarı kapıya taktım, çevirdim ve içeri girdim. Abim ve Tadic kanepede oturup bira içiyorlardı. "Ah, hoş geldin ferdicim." Gülümsedim ve "Hoş bulduk Tadic" dedim. Gözleriyle bana baktı, birden ayağa kalktı ve hızla elimdeki evrak çantasını alıp içindeki çizimlere bakmaya başladı, "Hımm, çizimlerin gerçekten harika." "Teşekkür ederim" den utandım; Resimleri bana verir misin dedim, hemen verdi ve odama gittim. Odada nü çalışmayı sevdiğini fark ettim ve bu beni biraz utandırdı. Hemen odamdaki bir sandalyeye oturdum, çizimlerime baktım ve neyin heykelini yapabileceğimi düşündüm ve ardından çalma listesinde gezinmeye başladım. O anda Barış Manço-Kara Sevda dikkatimi çekti, hemen tıklayıp kulaklığımı taktım ve eşlik etmeye başladım. Şarkıya eşlik edip aynı anda şekli oluşturmak Kalp şekli oluştuğunda onu storye koyup güzelce bırakıp fotoğraflamak istedim.Kuruması için bir köşeye bıraktım. O sıralarda başka işler ve eskizler ile meşguldüm. Çizim tamamlandıktan sonra verilen projeler üzerinde çalışmam gerekiyordu ama onları görmezden geldim. Akşam yemeğine indim. Onlar pizza sipariş ettiler. Hemen ellerimi yıkadım ve masaya oturdum. Bir parça pizza aldım. Tadic yemek yerken bana çok dikkatli baktı. Az önce dördüncü dilimi yedim, yemeğimi bitirdim ve ıslak mendille ellerimi sildim. Tadic ağzımın çevresini temiz ve ıslak bir medille sildi. Kendisine teşekkür edip masadan kalktım. Üzerime kapüşonlu bir hırka giydim çünkü canım sıkıldı ve dışarı çıktım. Biraz yürüdüm, doğayı, yaprakları, kuşları, ağaçları inceledim ve onları keşfettiğim için mutlu oldum. Odama gittim, kilden kalp heykeli kurumuştu, bu yüzden kalbi siyaha boyadım ve kuruması için bir köşeye bıraktım.
Kuruduktan sonra heykelime baktım. Yaptığım heykel beni mutlu etti. O anda odamın kapısı açıldı ve sandalyemi çevirdiğimde Tadic yanıma geldi ve "Gelebilir miyim?" dedi. Başımı salladım, yanıma geldi ve kalbime baktı, "Kimin kalbi kara? Bu kadar kötü bir insan mı?" Gülümsedim ve "Kara ve kötü kalpli birine benziyor mu?" diye sordum. Masumca başını salladı ve "Ne düşünüyorsun Ferdi Bey?" dedi. "Bey" sözünden utandım "Bana kara sevda hatırlatıyor, sanki aşk uğruna kalbi küle dönmüş." Saçımı okşadı ve "Çok güzel, farklı bir bakış açısı" dedi. Odada dolaşırken gözüne başka bir şey çarptı: "Bu heykel ne anlama geliyor Ferdi Bey?" Gülümsedim ve “Bu, Sezen Aksun'un “Sen Ağlama” şarkısından ilham alarak yaptığım çalışma için” dedim. “Al kalbim, senin olsun. Kalbim "benimle kalırsa yaşayamam". Figüre hayranlıkla baktı ve "Fotoğraf çekebilir miyim?" dedi. Başımı salladım ve fotoğrafını çekti.