Ayağımda ki postal ayakkabılara bakarak kendi kendime gülüyordum. Acizliğime gülüyordum. İnsanlara neden birşey diyemediğime gülüyordum. Aptallığıma da kahkaha atıyordum.
Hiç insanlar tarafından aşağılandığınız oldu mu ? Çirkinsiniz, kilolusunuz, zayıfsınız, suskunsunuz ve onlardan farklısınız diye. Ben sırf onlardan farklıyım diye dışlanmıştım, dalga geçilmiştim. Sırf dövmelerim var diye. Belki de başka atladığım farklılıklarım da var. Evet ben normal insandan çok çok farklıydım. Saçlarımın rengi olsun, vücudumu kaplayan dövmeler olsun.
İnsanlar da bu garipliğime ya güler yada şaşkınlık duyarlardı. Niye benim görünüşüm ya da işim insanları hep ilgilendirmek zorunda? Onların kalpleri siyah fakat birşey denmiyordu onlara. Neden ? Çünkü sadece görünen dışımızdır.
Mesela 2 kolumuzu da önümüze koysak ve sağ kolumuza kalemle bir çizik atsak diğerinden farkı gözükürdü. Ama sonuçta 2si de koldu. Önemli olan bu. İnsanın bir farklılığının olması onu insan yapmaktan değiştirmez. Ama günümüzün eleştiren insanları, başkalarını eleştirerek ve onlarla dalga geçerek. Kendini insanlıktan çıkarır.
*******
Benim de tek farkım dış görünüşüm. Haa! Bir de yaptığım iş. Ben bir modelim. Model olmamın nedeni ise dikkat çeken dövmelerim.
Kendi düşünürken boğuşurken arkamdan :
" Armina!" diye biri adımı söylemişti. Arkamı döndüm ve baktım. Ahh! Hadi ama!
2 gün önce
Flaşın derin ışığıyla kendine geldim. Şu an fotoğraf çekimindeydim. Her ne kadar karşımda 4 tane yetişkin adamlar olmasına rağmen üzerimdekiler bana rahatsız edici gelmiyordu. Alışmıştım bir kere. Üzerimde mor iç çamaşırları vardı. Evet, normal bir insan için bunları giymek rahatsız edici de olsa bulunduğunuz yerlere ve ortamlara göre rahatsızlıklarınız gidebiliyor. Çünkü ben şu an Amerika'da yaşıyordum. Los Vegas'ta. Bu ülkede sokakta bile böyle gezinsek fazla tepki almaz herhalde ya da ben öyle düşünüyorum.
Neyse evet farketmiş olmalısınız ki ben Amerika'da yaşıyordum. Babam Amerikan annem ise Türk. Babam ve annem İstanbul'da tanışmışlardı. Kız kulesinde. Babam iş adamı olduğu için İstanbul'a sık sık gelirdi. Annem ise İstanbul'da yaşayan moda tasarımcılığı okuyan genç bir kızmış o zamanlar. Güzel bir kızdı annem. Benim gibi kızıl saçları olan ve benim gibi çilleri olan biriydi. Şu an onları anlatıyordum. Evet. Çok komik bir durumdu. Onların beraber ölmesi de hayatın bana yaptığı komik bir espirisiydi. Onları tam 3 yıl önce kaybetmiştim. Bir kolejin önünde. Olay kapanmıştı. Ben arastırdıkça kapanmıştı. Onları kimin yada kimlerin neden öldürdüğünü bilmiyordum. Sadece bildiklerim onların ruhsuz cesetlerinin el ele tutuşmuş bir şekilde ölmeleriydi.
******
Çekim nihayet bittiğinde ben de bitmiştim. Eve yürüyerek gelmiştim. Yağmur yağmıştı o arada da. Biraz hırpalanmıştım ama olsun yağmuru severdim ben.
Anahtarı bir yerlere attıktan sonra direk kendimi yatağa atmıştım. Laptopu da elime aldıktan sonra direk e-maillerime baktım. Gereksiz şeyler vardı her zamanki gibi. Ev arkadaşımdan, (Evet ev arkadaşım vardı. Adı Alex. O da ben gibi 18 yaşındaydı. Gününü gün eden, içki manyağı bir kızdı. ) Alex'den eve gelmiyeceğini anlatan bir mesaj ve... İstanbul'da ki Fulya teyzemden bir tane mesaj. Fulya teyzem ailemden kalan son tanıdık gibi bir şeydi. Ama onunla da 3 yıldır görüşmüyordum. Amerika'ya geldiğimden beri. Mesajda:
"Merhaba Armina. Direk mevzuya giricem. Seni yanıma yani evime çağırıyorum. Benimle İstanbul'da kalmanı istiyorum. Hemen bugün gelmeni istiyorum. Bunu iyi düşün ve bana gelip gelmiyeceğin hakkında mesaj at. Mesajını bekliyorum tatlım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 KİŞİLİK YALNIZLIK
Teen Fiction"Senin sorunun insanları umursamamak."dedi. Karşımda adını bile bilmediğim çocuk. Sadece aynı sınıftaydık. Ne sanıyordu kendini? Hemen bir günde onla kendim hakkında konuşacağımı mı? "Senin sorunun da tanımadığın insanların hayatlarına ve ne yaptıkl...