♡Sıcak bir gündü, Liyue limanında herkes koşuşturuyor, işlerini hallediyordu. Sen ise sadece insanları izliyordun.
Beidou uzun bir yolculuğa çıkmadan önce mürettebatla son kez Liyue limanina uğramak istemişti, birde hallediceği son bir kaç tane işi vardı.
Bu yüzden Liyue Limanindaydınız, sen ise gemiden limanda koşuşturan, günlük rutinlerini halleden insanlari izlerken, derin düşüncelerdeydin.
Dünden beri Kazuhayı görmemiştin ve lanet olsun ki onu görmek için gemide resmen beşten fazla kez tur atmıştın ve hiç bir yerde onu görmemiştin.
Sende bu yüzden gemiden inip şehirde tur atma karari almiştin belki gitmeden önce bir kaç tanıdığınla sohbet etme şansı yakalardın?
Kim bilir?
Liyue limanın sokaklarında ilerlerken, tanıdık birini görmek için gözlerin etrafta geziniyordu ve birde beyaz saçli, yakut kırmızısı gözlü oğlanıda gözlerin aramayı ihmal etmiyordu ama malesef genç oğlan ortalıkta yoktu.
Sonra gözüne tanıdık bir figür çarptı kahveringi uzun saçlar..o klasik şapka!
Hu tao!
Onu görünce adımlarını hızlandırdın ve yanına yaklaştın onu korkutmayı planlıyordun, tam hazırdın ki...
Hu tao seni son dakika bir ustalıkla planını mahvetti. Sen beklenmedik tepki karşısında yere düştüğünde o ise sadece kıkırdadı ve sana kalkman için elini uzattı.
"Görüşmeyeli uzun zaman oldu Y/N! Ama bakıyorumda hala beni kandıramıyorsun hehe.." o kıkırdayarak bunu söylerken sana elini uzattı, onun eline tutundun ve ayağa kalktın.
"Gerçekten Hu Tao bir kez kansan nolcak.."
Diye hayıflandın gerçekten bir kere kansa nolur du ki? Hayıflanmana karşı Hu tao gülümsedi ve elini omzuna koydu."Belki bir gün başarırsın Y/N!" Dedi.
"Belki bir gün..." kendine güldün, ah keşke..
Hu tao ile sohbet etmeye başladın ve siz sohbet ederken etrafta geziyor kısıtlı olan zamanını Hu tao ile geçiriyordun.
Hu tao ile Liyue limanındaki sokak lezzetlerinden bir kaç tane alıp, Liyue limanında gezindikten sonra vedalaşmak için zaman gelmişti. Beidounun gemisinin önünde durdunuz.
Hu taoya sarıldın ve oda sana sarıldı, ondan ayrıldın,
"Görüşürüz Hu tao!" Ona el sallayarak gemiye doğru yöneldin.
"Görüşürüz Y/N!" Oda sana el sallayarak seni uğurladı.
Gemiye bindin, gemi hareket etmeden önce son kez Hu taoya el salladın ve oda sana el salladı, içinde olduğun geminin Liyue limanından uzaklaşmasını izledin, akşam olduğunu belli eden batan güneş bu canlı liman şehrini nasıl aydınlattığına baktın ve iç çekip, o canlı şehre arkanı döndün. Güverteye bakındın aradığın genç oğlan yine yoktu.
Sonra genç oğlanı nerede bulabileceğin aklına geldi ve kafanı yukarıdaki neredeyse akşam olduğu için turuncu gök yüzüne çevirdin, ordaydı.
Orada geminin bayrağının yanındaki balkondaydı.
Onu gördüğün gibi hızlıca balkona çıkmak için hareket ettin. Bütün gün aklının bir köşesinde onu bulup konuşmak ile düşünüp geçirmiştin.
Hızlıca balkona vardın ve genç oğlana baktın arkası sana dönüktü, yavaşça ona yaklaştın, oturduğu korkuluğun yanına yaklaştın ve onun görüş mesafesine girdin.
"Selam Kazu." Ona yüzünü çevirerek, onun aynı kıpkırmızı bir yakut olan gözlerine baktın.
"Selam,Y/N." Turuncu olan ufuğa bakarken yüzünü sana çevirdi ve tebessüm etti.
O turuncu akşam ışıkları onun yüz hatlarına yansırken çok hoş gözüküyordu.
Onun bu sıcak rüzgarda uçuşan beyaz saçlarına baktın, beyaz saçlarının arasında olan kırmızı tutama da baktın, onun saçlarına hep dokunmak istemiştin. Onun sana tebessüm etmek için kıvrılan dudaklarına baktın, onlarında hep nasıl tattığını merak etmiştin.
Keşke Kazuhayla böyle bir yakınlığın olsaydı ama bunun hiç olmayacağını bildiğin için gözlerini kıstın ve dudağının kenarını hafifçe ısırdın.
"Bir sorun mu var? Y/N?" Kazuhanın sesini duymanla onun hakkındaki derin düşüncelerinden kurtuldun ve ona baktın.
"Bilmiyorum sadece bunalımdayım sanırım...boş versene." bunları söyledikten sonra onun oturduğu korkuluklara kollarını yasladın ve kafanı tupturuncu ufka çevirdin, güneş batarken sıkıntıyla nefesini dışarı verdin.
O sırada genç oğlan seni izliyordu, senin sıkıntıyla nefesini dışarı verişini izledi. Kesik bir nefes verdi, genç oğlan karşısında duran genç kıza baktı ve dudakları araladı.
"Neden sıkıntını bana anlatmıyorsun?" Genç oğlan bu sözcükleri bir çırpıda söyleyi vermişti, genç kız kafasını tupturuncu ufuktan çevirdi ve onun yakut kırmızısı gözlerine baktı.
"Sanırım umutsuz bir aşığım Kazu." Genç kız onun yakut kırmızısı gözlerine bakarken fısıldadı.
"Sanırım bende öyleyim Y/N."
Gözlerin duyduğun şey ile irileşti, hoşlandığın oğlanın başka birine aşık olması düşüncesi kalbini incitti. Dudaklarınla somurtmamaya çalışırken genç oğlana zar zor sordun.
"Ne demek istiyorsun Kazu?"
Genç oğlan, genç kızın kulağına yaklaştı ve fısıldadı.
"Sanırım senin umutsuz aşığınım Y/N."
Ve bundan sonra genç kızın yanağına yumuşak bir öpücük bıraktı.
"Umarım sende benim umutsuz aşığımsındır Y/N..."
Bu sözcüklerden sonra hissettiğin şey hep arzuladığın dudakları kendi dudaklarının üstünde hissetmendi.
♡
Anam anam boyle kitabim varmiş la
Düzenlemeye almak gerek hü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
《Genshin And HSR Oneshots And Hcs》
Cerita PendekTevyat'ta bir evdir evlat. Astral Expresste bir evdir evlat. Sanirim oneshots ve tepkiler olucak