.
28/01/2024
Buraya gerçekten ne yazmam gerekiyor bilmiyorum. Hayatımın bu zamanına kadar hep birileri bana acı çektirmek için uğraşırdı. Özellikle babam olmak üzere hayatım boyunca tanıdığım, hayatıma giren herkesten nefret ediyorum. Evet. Minho'dan da nefret ediyorum. Aslında bu notu yazıyor olma sebebim Minho. Eğer o olmasaydı, kimseye açıklama yapmak zorunda olmadan hayattan çekip giderdim. Fakat Minho'yu çoktan tanımışken, bunu yapamam. Ben, bu yazıyı okuma ihtimali olan herkese bir not bırakmak istiyorum aslında.
Senden başlayalım baba. Hayatım boyunca bana acı çektirdin. Hiç mi acımadın, hiç mi vicdan azabı çekmedin öz oğluna bunları yaparken? Gerçi artık bunların hiçbiri umrumda değil. Benim hakkımda ne düşünmüş olursan ol artık umrumda değil. Çünkü ben kurtuluyorum sizden. Bundan sonra sana ayak bağı olan oğlun olmadan rahat bir hayat sürebilirsin tebrik ediyorum. Mutluluklar.
Sana gelirsek anne. O adam öz oğluna bunları yaparken neden hiç umrunda olmadı ha? Hiç mi canın acımadı oğlun eziyet çekerken. Hiç düşünmedin mi gerçekten beni kurtarmayı. Babamı sevdiğin için böyle yapmıyordun hayır. Sevmek ne ki? Sen babamdan nefret ediyorsun. Sen sadece kaderin içinde acının da bulunabileceğini, acının insana güç verdiğini düşündüğün için böyle yaptın anne. Ama hayır. Görüyor musun hâlimi? Acı beni güçlendirmedi anne. Yanıldın. Bu gerçekle yüzleşmek zorunda olmak zor olmalı. Babam kadar nefret etmiyorum senden. Edemiyorum anne. Ben senden hiçbir zaman nefret edemedim anne. Neden mi? Önceden ben gerçekten senin 'bebeğin'dim. Ama sonra sen çok değiştin. Artık seni tanıyamıyorum. Ama seni umursamazlıktan da gelemiyorum. Sadece bilmek istediğim tek bir şey vardı; neden büyüyünce beni sevmedin anne? Bunun da cevabını alamadan öleceğim. Bana layık olan da bu zaten değil mi? Cevapsız sorular. Sana söylemek istediğim son şey, umarım hak ettiğin kişilerle tanışıp mutlu olursun anne.
Ve geldik baş role. Minho. Sana ne oldu? Dizlerinin üstüne çöküp sevgilin olmamı isteyen sen değil miydin? Şimdi ne değişti Minho? 7 yıl sonra ne değişti. Son 2 yıldır bana hiçbir zaman sevgilin gibi davranmadın. Beni hep aşağıladın, sadece benden nefret ettiğini söyledin, senin gibi birini hak etmediğimi söyledin. Evet haklıydın aslında. Ben senin gibi pisliğin birini hak etmemiştim. Ama böyle olması gerekiyormuş demek ki. Seninle geçirdiğimiz ilk yılbaşını hatırlıyor musun? Bana çok aşık olduğunu, ne olursa olsun beni bırakmayacağını ve beni her daim koruyacağını söylemiştin. Ama ne oldu bak. Beni koruyamadın Minho. Koruyacağım dediğin acıya beni kendi ellerinle ittin. Ne yazık. Hâlbuki ben çok mutlu olacağımızı hayal ederdim önceden hep. Meğersem hayallerim de yalanmış. Kalbini çatlatmaya kıyamayan benim kalbimi parçalara ayırdın. Hem de bunu yaparken tereddüt bile etmedin. Beni hiçbir zaman sevmedin diyemeyeceğim, önceden gerçekten beni sevdiğini düşünürdüm. Ama sevgin benden bıkmanı engellemeye yetmedi demek ki. Gerçekten kötü oldu. Ne kadar iğrenç bir ilişki yaşamış olsak da ikimiz de bu sonu hak etmedik gibi. Ben sana deliler gibi aşıkken, senin için tüm dünyayı karşıma almışken, sen bana bunu nasıl yapabildin Minho? Beni çok sevdiğini söylememiş miydin? Sevgin bitti mi zamanla? Zaman senin kalbini benden aldı mı yoksa? Karşına geçip sana bu soruları sorabilmeyi çok istemiştim ama hiçbir zaman gözlerine bakıp sana hesap soracak cesareti bulamadım kendimde. Demek ki bu şekilde sormam gerekiyormuş. Ama ne yazık, şimdi de cevaplarını ben duyamayacağım. Gerçi artık cevapların hiç umrumda değil. Ben senden hiçbir şey beklemiyorum. Dur, zaten bu notu okurken ben ölmüş olacağım. Artık bana acımanı veya arkamdan yas tutmanı istemiyorum. Tanrı'dan sadece tek bir dileğim var, bana yaşattığını yaşatmadan sakın ölme.
Bir daha hiçbirinizle görüşmemek üzere.
-Hwang Hyunjin
.
.
.
☆
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
world class sinner, hyunho
FanfictionMinho, Hyunjin'in onun için aldığı çiçek buketini hiç düşünmeden yere fırlattı. "Ah, fazla takılma Jinnie. Ben sadece bir manyağım. Aynı dediğin gibi, her haftasonu kendime sevişmek için birilerini arıyorum." Hyunjin buruk bir gülümsemeyle bir yerde...