5. BÖLÜM

25 11 162
                                    

İntihaşk
-onur can özcan

Karael ailesi.
(Sertaş on bir yaşındayken.)

Çoğu ailede sevilmeyen biri vardır. Hor görülen, dışalnılan, sevilmeyen, ne varsa ondan bilinen. Bu bazen en küçük çocuk, bazen en büyük çocuk olur. Ailede babalar vardır. Duyguları hiçe sayılan, tüm yük omuzlarında, görünmez. Anneler vardır. Tüm işler onlardan bilinir, hakları hiçe sayılır, huzuru hiç olmayan ve yaptıklarını Çoğu defa yüzümüze vuran.

Sertaş, sevilmeyen çocuk. Murat bey, duyguları hiçe sayılan. Sevda hanım, manipülasyon uzmanı.

Sevda hanım bir çok hata işler sonra aradan sıyrılmaya çalışırdı. Ve bunu çoğunlukla ya ağlayarak yada bağırarak yapardı. Yapmadığı, işlemediği günah kalmamıştı. Aldatma, kumpas, hırsızlık. Çoğu defa eve gelen şoförle bile aldatmışkocasını. Kaç defa para çalmis kocasından geri vermemişti. Her ne kadar parası olsa da umrunda olmuyordu.

Bir kızları vardı. Sertaştan küçük. Dokuz yaşında. Dokuz yaşında olmasına rağmen her şeyi biliyordu. Belki de bu ailenin en olgun kişiydi. Her şeyi biliyordu. Hatta küçüklüğüne dair hatırladığı ilk şey, uykudan gözlerini açtığında gördüğü amcası ve annesi idi. Öpüşürken yakalamıştı onları. Sadece öpüşürken de değil. Hepsinde uyuyor taklidi yapıyordu. O yüzdendir rol ve yalan söyleme yeteneği gelişmişti.

Murat bey, görmezden gelinen aile üyesiydi. Hiç bir duygusunun dikkate alınmadığı gibi o da dikkate alınmıyordu. Kızı onu arada kontrol etmesine rağmen küçük yaşta yaşadıklarından dolayı sinir hastasiydi ve karşısına kim gelirse parlıyordu, buna babası da dahildi. Babasının ise tek sevdiği bu minik kızıydı. Her gece işten dönerken marketten kızına istediklerini alıyor almadığı gün olursa ki bu nadir rastlanır bir şeydi, kızın dan özür dileyip istediği bir şeyi veriyordu. Kizina öyle çok değer veriyordu ki istese canını bile verirdi. Fakat oğlunu o kadar dusunmuyordu karısı yüzünden. Tüm ilgisini karısına harciyordu.

Sertaş, ailenin umursanmayan çocuğuydu. Ne yaparsa yapsın göze giremez, istedikleri hiç bir zaman yerine getirilmezdi. Umursanmaz dı. Babasına değer vermesine rağmen babası onu hiç görmezdi.

Duygu, ailenin en küçük çocuğu. Kavga gürültü, şiddet içinde buyumustu. Annesi ne zaman sıkılsa ona yöneliyor, tüm hıncını ondan çıkarıyordu. Bazen gözlerini mosmor ediyor, bazen kolları, bacakları hatta çoğu zaman yuzunde tırnak izleriyle bırakıyordu. İşin garip yani her çocuğun yaptığı şeyleri yaptığı için görüyordu bu şiddeti. Bazen ağladığı için bıçaklar ile dövülüyor, bazen yüksek sesle güldüğü için makinaya atılmaya çalışılıyor, bazen konuştuğu için kaynar su ile yıkanıyor du. Sadece bunlarla da kalmıyordu yaşadıkları. Üvey abisi tarafından sayısız defa tacize uğramıştı. Annesine anlattığında "erkek o, ergenlik çağinda." Cumlelerini duymak ise aldığı en ağır darbeydi onun için.

KANLI GEÇMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin