1. BÖLÜM.

91 20 366
                                    

SANKI YAPAMADIM..

{Eva doğduktan 5 saat sonra.}

Ezana yetişmek için hızlı adımlarla yürüyen genç imam soğuktan dolayı ellerini bir birine sürterek yürüyordu.

Sabahın kör saatlerinde boş sokaklarda ilerlerken bir bebeğin ağlayış sesi ile olduğu yerde durdu. Sivri ayakkabılarının ucu boş bir tenekeye bakıyordu. Ses de tam oradan geliyordu zaten.

İçinden söylediği şeylerin doğru olmamasını umarak boş çöp tenekesine doğru üç adım attı. Dördüncü adımda çöp tenekesinin içine bakabiliyordu artık. Yavaşça kafasını ileri uzattı. İçerisinde sadece bir siyah çöp poşet vardı. Ve ses de tam olarak oradan geliyordu.

Gözlerini kapattı genç imam. Başını yukarı kaldırdı. "Allah 'ım, bu nasıl insaf? Hiç mi sızlamaz ana, baba yüreği?"

Ellerini ceketinin yakalarına attı. Geriye savurup tek bir hamlede üzerinden çıkardı. Ardından ise beyaz karın üstüne bıraktı.

Ellerini boş tenekenin içerisine atıp siyah çöp poşetini aldığı gibi hızlıca dışarı çıkardı. Aynı hızla ağzını açtığı poşetin içinden battaniyeye sarılı bir bebek çıkmasıyla imamın gözleri doldu.
"Ben küçük bir çocuk için yıllarca sana yalvardım Allah 'ım. Ve sende bana bir mucize yolladın. Başkasının imtihan saydığını bana mucize yaptın. Sana şükürler olsun ya Rabbım." Diyerek Allah 'a teşekkür ettikten sonra bebeği bir koluna dikkatlice bıraktı. Ardından diğer eliyle yerdeki ceketini aldı. Bebeğin üzerine örttüğü gibi, minik bebeği göğsüne saklayarak hızlı adımlarla camiye gitti.

Aradan geçen altı sene sonra imam öldü. Kimse minik kızı camide istemediğinden yine sokaklara attılar.

Yani asıl evine.

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

"Yeni görev yerin hayırlı uğurlu olsun yüzbaşı  Eva Demir!" Diyen albay ile hızla,

"Sağ olun komutanım!" Diye hafif bağırdım. Başını aşağı yukarı salladı. Ardından ise başıyla kapıyı gösterdi.

Çevik adımlarla kapıya ulaştığımda hızla kapıyı açıp dışarı çıktım. Çıkar çıkmaz ise kapıyı arkamdan kapattım.

Koridorda bir sürü askerin postal sesleri yankılanıyor du. Bu ses nedensiz hoşuma gidiyordu. Sanki rahatlatıyor du insanı.

._.

İki saattir direksiyon sallayan kollarım sonunda yorulmaya başladığında en yakın benzinlikte durmaya karar verdim.

Zaman ciddi anlamda geçmiyordu. Yollar sıkıcıydı. Her hangi arayıp konuşabileceğim o kadar yakın birisi de yoktu. O yüzden tek yol olan radyo ya uzandı elim. Rastgele bir şarkı çalarken parmaklarım la hafifçe direksiyonda ritim tutmaya başladım.Şarkı ile beraber hafifçe mırıldandığım da odağımın tamammı hala yoldaydı.

Bir saatim böyle geçmişti. Bir saatin ardında gördüğüm benzinlikte hem yiyecek almış hemde dinlenmiştim. Ardından tekrar yollara döndüğümde aynı şeyler tekrarlanmıştı.

Yolun bitmesine iki saat kala ormanlık alana girmiştim.

Uzun ince çam ağaçları arasında yapılmış yolda ilerlerken içimde nedensiz bir huzursuzluk vardı. Nedensizce kötü hissediyordum. Midem bulanıyor, başım ağrıyordu. Sağ elimi karnıma attım. Yüzümü buruşturup tekrar yola döndüm.

KANLI GEÇMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin