Tanıtım

33 2 0
                                    

"Kızım burası çok güzel bir yer." diye bağırarak kapıdan içeri girdiğinde, hiçbir şey yokmuş gibi yavaşça yürüyordum.

Ailem, beni mutlu eden şey zenginlikmiş gibi davranmaya devam ediyorlardı. Beni hiç tanımıyor değillerdi, onların kolayına böylesi gidiyordu belki de.

Babam; sahip olduğu fabrikası sayesinde büyük bir üne ve zenginliğe ulaşmayı başarmıştı. Annem ise, babamın parasıyla geçinen, "Alışveriş=Mutluluk" felsefesini yaşayan bir insandı. Peki ya ben? Ben sanki onlara zıt olarak doğmuştum. Ne para umrumdaydı ne de ün. Tek istediğim biraz mutlu olmaktı.

Şu zamana kadar hayatımda hiç tam anlamıyla mutlu olduğumu sanmıyorum. Yaz tatili olunca ailem beni ve en yakın arkadaşım Yaren'i, Bodrum'da tanıdıkları otele göndermek istediler. Yaren'in durumu bizim gibi değildir. Normal gelirli ama mutlu bir aileler. Onların yerinde olmak isterdim. Ailemin, bizim kadar iyi durumları olamayanları küçümsememeleri, onlara yardım etmeleri sanırım ailemle gurur duymamı gerektiren tek özellik.

Buraya gelmek istemiyordum. Ama Yaren çok ısrar edince gelmek zorunda kaldım işte. Bugün onun 18. yaşının doğum günü. O, hayatından zevk almayı bilen bir insan. Mutlu olabilen. Peki ya ben?

Babam, biz Bodrum'a gelmeden önce Yaren'e doğum günü hediyesi aldı. Tabii ki de bu kredi kartı. "İstediğin kadar harcayabilirsin kızım." dedi. Yaren, benim çok küçüklüğümden beri en yakın arkadaşım olduğu için annemler de onu çok sever. Tabii Yaren bu. Bodrum'da 3 ayımızı kendince çok güzel bir şekilde geçirebilmek için kabul etti kartı. Benim ise şu anda cüzdanımda bulunan nakit paralar veya kredi kartları umrumda bile değil.

"Evet, güzelmiş" dedim ve bavullarımı sürüklemeye devam ettim.

"O zaman ben odama yerleşiyorum. Sende gece için güzel bir şeyler giy. Bugün çok uzun olacak canıım." dedi Yaren ve benim odamdan çıktı.

"İnşallah uzun olduğu gibi güzelde olur." diye mırıldandıktan sonra kısa süreli bir duşa girdim. Beni rahatlatan bir şey varsa o da sıcak suyla beraber yanlız kalmak. Gayet huzur verici...

Duştan çıkınca saçlarımı kuruttum ve düzleştirdim. Bavulumu açıp doğal güzellik havası veren şortu giydikten sonra üzerime siyah sade bir t-shirt tercih ettim. Ayakkabılarım ve bilekliklerimle de kombinimi tamamladıktan sonra hafif bir parlatıcı sürdüm ve parfümümü sıkarak odadan çıktım.

Yaren'in kapısını çalacağım anda kapıyı açtı. "Nasıl olmuşum?" dedi neşeli sesiyle. Evet, güzel olmuştu. Fiziği en az benim kadar güzeldi zaten. Ultra mini straplez kırmızı bir elbise tercih etmişti. 'Hayatım boyunca asla böyle şeyler giyeceğimi sanmıyorum' Sanırım tarzlarımız birbirinden çok uzak.

"Güzel olmuşsun tatlım da nereye gidiyoruz?"

"Lara sen şimdi sus canım. Söylesem, itiraz edersin. Gidince görürsün." dedi. "Peki" diye mırıldandım ama bu işten pek memnun olmamıştım.

Gideceğimiz yere geldikten sonra Porsche arabamın anahtarını valeye verdim. Topuklu ayakkabılarımdan çıkan ses hep çok hoşuma gitmişti. Barlar sokağına geldiğimizi farkettim ve yolun ortasında bağrınmamak için zor duruyordum. "Yaren bundan sonra sana güvenmeyeceğim tamam mı? Bar da ne işimiz var bizim? Böyle yerlerde takılıp öyle insanların içine mi girmek istiyorsun sen?"

Kabullenmek gerekirse verdiğim tepkiyi bende beklemiyordum. Yaren, neye uğradığını şaşırmış bir durumdaydı. Üzülmüş ya da hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Bugün onun 18. Yaş doğum günüydü ve benim yaptıklarımı ise haketmiyordu. Bir kere heveslendiyse ne olurdu ki yani? Hızlıca nefes alıp verdim ve sakinleştikten sonra 5 dakikadır burada dikildiğimizi farkettim.

"Tamam içeri girebilirsin. Ama üzgünüm eğer bu kadar çok istiyorsan tek girmek zorundasın. Benim böyle yerlerde işim olmaz. Bak kendine dikkat et. Eğer alkol kullanmış bir şekilde seni bulursam çok kızarım ona göre." dedim ve gülümsedim.

"Oyy arkadaşların en güzeli, en iyisi." dedi ve yumuşacık bir şekilde sarılmaya başladı.

"Off bu kadar yeter Yaren. Ben gidiyorum şimdi. Eğer bir şey olursa hemen ara. Bardan çıkınca da haber ver."

"Tamam annecim başka?" dedi alay geçercesine.

Gülümsedim ve arabımın geri gelmesini bekledim. Canım otelde sıkıcı bir şekilde oturmak istemiyordu. Saat akşamın 11'iydi. Ama uzun zamandır yapmak istediğim bir şeyi şimdi gerçekleştirmek istedim.

Otele uğradım, çantamı bıraktım ve içime bikinimi giyerek buraya az uzaklıkta olan denize doğru yürümeye başladım. Hava kararmıştı. Ve bunu yapmak biraz zordu, ama galiba tek çaremdi.

Kumsala ulaştığımda üzerimdekileri bir kenara bıraktım ve bikinilerimle denize güzel bir atlayış yaptım.

Evet, belki bu saçmaydı ama rahatlatıcıydı. Etrafta kimsenin olmaması da ilginçti. Denizin büyük bir kısmı görünmüyordu. Olduğum yerden biraz daha ilerlemeye karar verdim. Gittikçe karanlıklaşıyordu aynı zamanda derinleşiyordu da. Ama hâlâ korkmamıştım. Derin bir şekilde nefesimi tuttum ve denizin dibine daldım.

Burda hiçbir şey görünmüyordu. Bu biraz ürkütücüydü ama zevkli. Düşüncelerim beynimi sızlatır gibiydi.

"Ben, hiç ailenin sevilen çocuğu olamadım. Ben, hiç hayatımda bana eğlenceli gelen şeyler yapmadım. Ben, hiç yaşamın tadını çıkaramadım. Bu hayatın değerini bilemedim. Tek suçlusu ailem değildi elbette. Ama beni başlarından salmak için her şeyi yaptılar. Nefesim azalıyordu. Benimle hiç ilgilenmediler. Tek yaptıkları para vermekti. 'Kızım okulda neler oldu bugün?' diye hiç sormadılar. Ben neler yaşadım hiçbirini merak etmediler. Sevmediler hiç beni. Nefesimi tutmakta zorlanıyordum. 'Sevmediler işte. Hiç sevmediler!' diye bağırdıktan sonra su burnuma kaçtı ve hiç nefes alamaz hale geldim. Eğer şimdi çıkmazsam ölebilirdim. Boynumda bir el, boğazımı sıkıyor gibi bir şeydi. Ben doğmadım. Çünkü hayatımı yaşayacak hiçbir şey yapmadım, yapamadım."

Karanlık.

DenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin