Gözlerimi açtığımda hâlâ denizde olduğumu farkettim. Belimden geçen bir kol vardı ve denizin yüzeyinde duruyordum. Anlamam biraz geç olmuştu ama bir erkek beni kaldırıyordu.
"Bu saatte burada napıyorsun seni salak kız? Üstelik kendini öldürmeye çalışırken buldum seni. Nefesini tutmuştun ve denizin dibinden çıkmıyordun." Sinirli ve etkileyici sesiyle, kaslı vücuduyla, karanlıktan tam olarak görünmeyen yüzüyle mükemmellik içindeydi.
Hava hâlâ karanlıktı ama eski yerde değildim. Biraz daha kıyıya götürmüş galiba beni. Olayları idrak etmem biraz zaman aldıktan sonra konuşmaya başladım.
"Beni niye kurtardın?" dediğimde biraz pişman olmuş gibiydim. Ne yapsaydı yani beni öylece bıraksa mıydı?
"Ne yapsaydım seni öylece bıraksaydım da ölse miydin?" Eski siniriyle söylememişti. Biraz daha sakindi ve sesinde acıma duygusu yok gibiydi.
Kollarından kurtulduktan sonra denizden çıkarak kıyafetlerimi bıraktığım yere doğru yürüdüm. Peşimden geldiğini hissedebiliyordum. Ama tek istediğim bir an önce otele gitmek ve uyumaktı.
Otele giderken hiçbir şey söylemedi. Bulunduğum yer aydınlık olduğu için onu son bir kez daha görmek için arkamı döndüm. Dönmez olsaydım.
Yeşilin en güzel tonu olan gözleri, ıslak saçı ile çok yakışıklı görünüyordu. Islak vücudu yüzünden üzerine yapışan t-shirtü kaslarının görünmesine neden oluyordu.
"Vay be." diye homurdandıktan sonra önüme döndüm ve yürümeye devam ettim.
Otel odasına girdiğimde ilk önce telefonumu kontrol ettim. Yaren hâlâ gelmemişti. Hızlı bir şekilde duşa girdim. Yaptıklarım,yaşadıklarım gözümün önüne geliyordu. Pişmanlık veya utanç duygusu yoktu. Gözlerimin önünden adını bilmediğim ama hayatımı kurtaran kaslı, yeşil gözlü, havalı saçlı kahramanım geçince yüzümde hafif bir gülümseme oluştu. Aşık olmak mı?Ne alakası var(!)
Hayatımı kurtaran çocukla tanışmam ve ona teşekkür etmem lazımdı. Ahh kesinlikle. Ne odunluk etmişim ya. Bir de çocuğa sert çıkıştım. Aptal ben.
Duştan hızlı bir şekilde çıktım ve Bodrum'da ki ilk günüm olmasına rağmen ilk günden çok fazla şeyler yaşadığımı ve yorulduğumu farkettim. Ama her şeye rağmen bugün ilk defa mutluluğu hissetmiştim. Gerçekten mutlu olduğumu. Ne güzel bir his. Sanki böyle içimde kıpraşan şeyler var. İnsan yerinde durmak istemiyor. Mutluluktan zıplamak,şarkı söylemek,dans etmek geliyor içimden. Ahh tabiki de hiçbirini yapmayacağım deli misiniz?
Hem şu anda daha önemli bir problemim var. Mutluluk duygumu bir kenara bıraktım ve telefonumu elime aldım. Eğer gerizekalı Yaren'e ulaşamazsam ne yapacağımı bende merak ediyordum. Bugün daha fazla ekşın yaşamak istediğim söylenilemez.
Çaldı,çaldı,çaldı ve cevap vermedi. Süper, tam tahmin ettiğim gibi. Saat, gecenin 1'i mi olmuş? Oha. En iyisi biraz beklemek diye düşünürek çantamı aldım ve bir şeyler yemek için otelin restaurant bölümüne indim.
İlk günümüzdü. Çok şeyler yaşamıştım. Acıkmıştım. Bir an önce karnımı doyurmak, sonra Yaren'i bulmak ve güzelce uyumak istiyordum.
Gözlerim nedenini bilmediğim bir şekilde masaları taradı. Adını bilmediğim kahramanımı aramıyorum kesinlikle saçmalamaz mısınız?
Orda evet evet. Bu o. Masadan kalkıyordu. Aramızda biraz mesafe vardı ve yetişmek için ona doğru koştum. "Heeyy dursana." diye bağırdım ama üzerine alınmadı.
Resepsiyonun önündeyken ona yetiştim ve durdurdum. Arkasını dönüp beni gördüğünde biraz şaşırmıştı.
"Efendim?" dedi yüzündeki küçük, karizmatik sırıtışla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz
Novela JuvenilDenizde hayatımı kurtaran biriyle sevgili olmak, sorunsuz bir ilişkimizin olması pek de güzel olabilirdi aslında. Ama sıkıcı olurdu. Lara'ya göre, fazla klasik falan olurdu galba. Lara istese de bu böyle olamazdı ki. Hani genellikle okuduğumuz kita...