TANITIM

166 20 0
                                    

Kafamı bacaklarımın arasına sokmuş, hıçkırarak ağlayacak duruma nasıl gelmiştim sahi? Altı üstü aşık olmuştum, dünyanın sonu değildi ya. Bu kadar acı vermesi de gerekli değildi üstelik. Hem acı çekmeme vesile olan kadına hala deli divane olmam da ayıptı yani.

"Yapma Evren. Kalk toparla oğlum kendini"

Doğru, değildi. Gençtim, yakışıklı ve varlıklıydım. Böyle binlercesini bulurdum. Bulurdum da ben onu istiyordum işte!

"Ulan insan arardı ya! Oynadım senle derdi de şu siktiğimin kalbi soğurdu ya!"

"Evren, kalk oğlum şurdan. Kalk yüzünü yıka, çık bir hava al!" diye buyuran Bekir, bana emir vermek dışında ağzını açmıyor aslında benle tam olarak ilgilenmiyordu da. Çalışma masasında kendi işleriyle ilgileniyordu. Muhtemelen sadece benden ve bunalımımdan sıkılmıştı ama bunalımım yeni başlamıştı.

Telefonu elime alıp ona ithafen konuştum: "Ulan sana çok kızgınım ama ara beni, lütfen! Ara ulan ara!"

"Biraz daha orada oturursan telefonu götüne sokacağım Evren ve bunu yaparken yüzüne bakıyor olacağım. Tamam mı abicim?"

Ağlamama ara vermeden yerimden kalkıp üçlü koltuğa attım kendimi çünkü dediğini yapardı.

"Ulan, insan sevdiğine böyle yapar mı?"

"Koçum, kız seni seviyor olsa başkasıyla evlenmek üzere oluşunu sana söylerdi muhtemelen" dedi. Haklıydı ama seviyor gibi gelmişti. Ulan ben kafamda mı kurmuştum o bakışları, o dokunuşları? Sevmeyen biri nasıl öyle dokunurdu? Göz bebekleri titriyordu ulan bana bakarken nasıl benimle oyun oynamış olabilirdi?

"Abi benim canım çok acıyor ya. Aklım almıyor abi nasıl oyun oynamış ya? Nasıl sever gibi bakmış? Nasıl abi nasıl?" diye sitem ettikten sonra tekrar telefona doğru konuştum: "Ara da nasıl oynadığını ulan. Ara beni, lütfen!"

Ara Beni, lütfenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin