Sınır

9 2 0
                                    

Sevdiğim,sevildiğim ve önem gösterdiğim ancak buladar güzel anlatabilirim.Siz en çok kimi seversiniz?
Daha doğrusu kimi?,kimleri?canımızdan çok sevdiniz ben tahmin edeyim ebeveynlerinizi çok sevdiniz.Belkide başkaları için böyle değildir.Sokaktaki bir köpek veya kedi bile olabilir.Ben size söyleyeyim,ben en çok... ben en çok sanırım erkek arkadaşımı sevdim.Artık beni seven biri bile kalmamıştı.Tek varlığım,tek umudum,tek ışık kaynağım. Artık karanlık bir enkazın altında tek başımaydım.Yaklaşık üç gün önce tek varlığım erkek arkadaşımı askere uğurladıktan sonra trafik kazasında acı haberini almış ve dünya başıma yıkılmıştı...Ve şimdi onların evinde, onun odasında,onun yatağında,onun yatağa sinen kokusunu içime bitene kadar çekiyordum.Sessiz anlayışları bütün odayı kaplarken kapı hafifçe tıklatıldı.Gelen annesiydi buruk bir tebessümle yatağın başına çöktü ve elini şaçlarıma götürüp usulca okşadı."O seni böyle görse sana çok kızar yapma böyle gel ikramlardan ağzına bişeyler at,kaç gündür ağzına tek lokma girmedi"
Ağlıyyışım yavaşça sessizleşti ve doğruldum.Annesine,yasemin ablaya yavaşça sarıldım kafamı boynuna gömdüm ve ağlayışımı sürdürdüm.Bir anne şefkati,bir anne kokusu burnuma doldu."onu çok özledim yasemin abla" diyerek sessiz sesiz ağlayışıma devam ettim.Yasemin abla elini belime doladı ve kapıya doğru yöneltti.Salonda dua sesleri ve çatal bıçak sesleri kulağıma doldu.Mutfağa doğru sakin adımlarla götürdü ve mutfağa geldiğimizde beni yavaşça sandalyeye bıraktı. Elini belimden çekti ve tezgahtaki ikramlardan bir kaçını tabağa koydu ve önüme doğru nazikçe itekledi.Ve kendide yanımdaki sandalyeyi çekti ve cebinden bir dal sigara çıkardı.Sigarayı yaktı ve dudaklarına götürürken yanağından aşağı bir yaş süzüldü.Bunu görmemle kalbime daha çok sızı indi.Artık onla aramızda kilometrelerce yol vardı onu şimdiden çok özlemiştim artık yaşama gayem kalmamış ve ölümü diler olmuştum.Tabağa doğru dalan gözlerim bir çatal bıçak sesiyle dağıldı ve mutfağa giren kadına baktım hüzünlüydü ama dik durmaya çalışıyordu.Her halinden Belliydi.Gün böyle hüzünlü,sızılıve bol ağlayışlı geçti. Yaklaşık iki saat sonra bütün misafir gitti ve ev bomboş kaldı.Bende yasemin abladan izin alarak yavaşça kapıya doğru ilerledim.Vedalaşmadan sonra kendimi karanlık sokağa attım elimde her olasılığı karşı jilet vardı karanlık sokaklardan korkardım.Hava çok kasvetliydi sanki Berki kaybedişimize dünya isyan ediyor her rüzgarında beni savuracak kadar şiddetli esiyordu...onu özlüyorum...bakışını,kokusunu,gülerken oluşan gamzelerini kısaca her zerresini özlüyordum.Birden düşüncelerimi bölen bir adamın çığlıklarıyla soyut hayattan somut hayata hizli bir geçiş yaptın sokak lambalarının yanan sönen ışıkları beni gittikçe geriyor ve göğüsüm hızla inip kalkıyordu.Eve az kalmıştı...adama yardım etmeyi düşünerek adamın sesine doğru ilerledim, temkinliydim.Hızla adamın sesinin geldiği çıkmaz sokağa girdim ve gorduklerimin karşısında şok oldum.iki adam bir alkolik birisine benzeyen adamı kollarından tutmuş diğer alkoligin karşısında duran, üstünde beyaz fakat kanlı bit gömlek altında siyah pantolon ve uyumlu bir bot vardı gece kadar karanlık saçlarıyla adama doğru ilerledi ve elindeki bıçağı adamın çenesine doğru tuttu ve usulca adamın kafasını havaya kaldırdı o sırada onları izlerken ayağım tenekeye takıldı ve dördü birden sesin geldiği yere bana doğru baktılar...Afalladım,beynim durmuştu bir mafya,tefeci belkide bir tetikciydiler ve beni görmüştüler.
Bıçak tutan adam doğruldu ve bana bakarak çenesini kaldırdı ve "madam? kim sizi bu ıssız ve karanlık sokağa attı? Ensemden ayak uclarima kadar inen ürpertici kendimi alamamıstim sokak lambasının tekrar yanması ile yüzünün yarısını gormem bir oldu.Beni öldüreceklerdi... kaçmanın bir yolu olmalıydı... düşün!,düşün!aptal Zehra!düşün!ahh tanrım ölecektim...Tam konuşacakken ensemden birinin sert darbesiyle gözlerimin kararması bir oldu...Gerisi zifiri karanlıktı...

TetikçiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin