Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BÖLÜM ŞARKILARI
ASPOVA – Eskimiş Senelere
DAVİD GUEATTA– Turn Me On ft. Nicki minaj ( İz 'in infaz ettiği sahnede çalan şarkı
Ben bu zamana kadar hep tek tavanca dolaştım.Aslında hayatımın geri kalanını rahatlıkla geçirecek servete sahipken bir varoluş savaşına girdim.Ve bu savaş kazanılacak çünkü savaşan bensem ortada benden başka veya benden daha çok kazanan biri olamaz.
Bugün burada son günüm.Bu iş daha fazla uzamadan ölmesi gereken ölecek .Mekan herzamanki gibi kalabalıktı,içeriyi ucuz parfüm kokularıyla birlikte ter kokusu da sarmıştı.Hedef ortama giriş yapmamıştı ama bana garip gelen şey Deniz 'in gidişinden 2 saat geçmesine rağmen gelmeyişiydi.Molası zaten bitmiş bir de 1 saatliğine izin almıştı.Burası İzmir 'in en işlek barı değildi ama yine de müşterisi boldu.Tabii bunlara bana sarkıntılık yapmaya çalışanlar da eklenince aşırı derecede sinirim bozuluyordu.Her ne kadar Deniz 'le çok bir sohbetimiz olmasa da bana karşı kötü hiçbir şeyini görmemiştim.Hatta birkaç defa bana sarkıntılık yapan birini benden önce haddini bildirip uzaklaştırmıştı.Şimdi fark ediyordum gerçekten yokluğunu hissettiğimi.Tam o sıra da arkamda bir nefes hissedince hemen arkamı döndüm ve o kusursuz suratla karşılaştım.
– Seni bu kadar düşüncelere daldıracak kadar kim var aklında merak ettim doğrusu.Bunu kafasını hafif öne eğip bana bakarak yine önümde olan pipetleri alırken söylemişti.Bir an ne diyeceğimi çözemeyip öyle suratına bakakalıcakken hızla başımı sallayıp kendime geldim.
–Sen olmadığın kesin.O bu cümleme ukalaca bir gülümseme gönderip koktey hazırlamaya devam etti ben de konuşmaya.Hem sen bu zamana kadar neredesin?Diye sormuş bulundum.O da bir anda siyah irislerini bana dikti.
–Hayırdır , ben parmağımda bir yüzük göremiyorum. Biz ne zaman evlenmiştik tam olarak?Deyip dudaklarını iki yana kıvırırken bir de üstüne göz kırptı.Ben de alta kalmayarak kahverengi gözlerimle ona bakarken belimi tezgaha yaslayarak...
– Merak etme ben yüzük takmak yerine kurşun takarım dedim.Aynen onun gibi göz kırpıp tam tekrar önüme dönecekken barın yanındaki giriş kapısından hedefimin girdiğini gördüm.Kazım Pektaş 1.70 boylarında esmer kıvırcık saçlı bir adamdı.Ben adamı incelerken dikkatimi çeken şey Deniz 'in beni inceliyor olmasıydı.Afallayarak ...
–Yüzüm de bir şey mi var? Diye sorarak elimi yüzüme götürüyordumki birden bileğimi Deniz 'in soğuk deniz sularını andırıcak kadar soğuk olan elleri kavradı, gözleri gözlerime odaklanmışken konuştu...
– Yüzünde anlam veremediğim o kadar şey var ki tahmin bile edemezsin.Bunu söyledikten sonra nefes alıp hızla ellerini ellerimden çekti.Bende fırsat bilerek derince nefes aldım ve aramızdaki mesafeyi biraz daha aşarak...
– Ş–şey kekelemiştim ,hemen elimi boynuma atarak .Sen geldiğine göre ben molaya çıkıyım deyip hızla telefonumu alıp uzaklaştım oradan.Bir şey demesine izin bile vermemiştim zaten.İlk önce lavaboya girdim.Bir kaç kız lavabodaki aynadan makyajını düzeltiyor bazıları ise fazla içkiden tuvalete kusuyolardı yanlarında saçlarını tutan kızlar vardı.Ben hızla ellerimi lavaboya dayayarak yüzüme baktım.Güzel bir yüze sahiptim, beyaz ten ,dolgun ve kendiliğinde zaten pembe olan dudaklara ,kahverengi ama kesinlikle çokta açık olmayan tondaki gözlerim ve güzel biçimli kaşlarımla idare eder bir tipim vardı.V kesim olup pelçemli içinde kahverengilik barındıran siyah saçlarımla bu görüntümü tamamlıyordum.Eee bu adam o zaman ne demek iştemişti ortalama bir tiptim işte.Fiziğim de güzeldi.Anlam veremediği şey ney di o zaman off.
Tam o an aydınlandım ne yaptığıma kafamı iki yana salladım, hemen suyu açıp ellerime doldurduğum suyu saçlarıma gelmemesini sağlayarak yüzüme çarptım,bunu birkaç defa tekrarladım.Aynadan tekrar kendime bakıp infazımı nasıl yapıçağımı aklımda canlandırdım ve artık hazırdım.Adamımız zaten şu an büyük ihtimalle müdürün odasınsaydı.Hızlıca lavabodan çıktım.Ve tam o anda biriyle çarpıştım.Kafamı kaldırıp baktığımda bunun Kazım denilen adam olduğunu gördüm.Tecavüzcü, uyuşturucu tüccarı p.çin tekiydi.Hızlıca...
–Affedersiniz , çok pardon dedim.Çapkınca bir gülümseme bahşederek.Adam beni baştan aşağı süzerken bende üstüme baktım siyah dar , yüksek bel bir kot pantolan ve yine siyah üstüme tam yapışan uzun kollu bir crop giymiştim.Tekrar yüzüme bakarken sırıtarak...
–Asıl ben özür dilerim sizin gibi güzel bir bayana çarptığım için.Başka bir zaman olsa o bayanı alır onun....Ama rol gereği gülümseyerek elimi uzattım.
–Ben İz ayrıca iltifatınız için teşekkürler, dedim.
–Gerçekleri söylemek ne zamandan beri iltifat oldu,canım.
–Patronun odasına mı gidiyorsunuz ? Dedim aslında patronun bugün 1 saat geç geliceğini biliyordum ve tabii bu şeref yoksunununda orada bekleyeceğini.
–Patron, burada mı çalışıyorsunuz?
–Evet , barmenim ama moladayım şuan.Deyip yemi oltaya takmıştım.
–Yaaa aslın da patronunuz geçikicekti tek beklemek sıkıcı bana eşlik etmeye ne dersiniz?
BİNGOOOO
– Menununiyet duyarım deyip .Güzel bir gülümsemeyle patronun odasına doğru döndüm.Tam o anda elini belime koyunca içimde yaşanan kan akışını ,damarlarımın patlayacak derece de zonklayışını hissettim ama odaya girene kadar dayandım.Odaya girdiğimiz an olanlar oldu.
Adamın kolunu ters çevirip kapıya yasladım hemen kilidi çevirip adamı yere fırlatmak için tekme attım o sırada adam tam bağırıcakken masanın üstün de kalan yemek arttıklarından tabaktaki yarım limonu gözüme kestirip hızlıca adamın ağzına soktum.Üstüne doğru uzanıp hiç durmadan yumruklarımı ona geçireceğim sıra bir ses duydum ve hızla soluma baktım.En önde Deniz onun bir adım arkasında mavi gözleri gözlük camının arkasına gizlenmiş elinde bilgisayar olan bir adam onun yanın da sarı saçlı ve yine mavi gözlü odada bulunan koltuğun kol kısmına oturmuş bir kız gördüm.Büyük cüsseli ikinci adam da koltuğa yaylanarak oturuyordu.Onun yanında da kızıl saçlı yeşil gözlü ve ilk bakışta bile dikkat çekiçek kadar çok çili olan bir kız oturuyordu.Hepsi öylece beni izliyordu.Bense ...