Bir varmış bir yokmuş

7 1 0
                                    


Hava serindi. Kulaklarım üşümüştü. Soğuk havalarda hep kulaklarım üşür. Esen rüzgar ile yağmur damlaları yüzüme çarpıyordu. Hırkama daha çok sokuldum. Çöpün yanına gelince kapağı açıp elimdeki ıslak çöpü içine fırlattım. Eve doğru yürürken yağmur daha da şiddetlendi. Keşke şemsiye alsaydım. Evimin sokağına döndüm ve onu gördüm.

Buradaydı. Bina kapısının önünde tıpkı bir kedi yavrusuna benziyordu. Soğuktan mi titriyordu yoksa ağlıyor muydu? Yağmur yağdığı için göz yaşımı mı yoksa yağmur damlası mi anlamak zordu. Yüzü perişan haldeydi. Üstü sırılsıklam, saçları dağınık, gözleri şiş. Evet, galiba ağlıyordu. Bu beni üzdü mü? Ağlıyor olması canımı yaktı mı? Hayır. O zaten hep ağlıyordu. İstediğini elde edemediği zaman. Tek bildiği şey ağlamaktı.

Neden bu kadar yüzsüzdü. Onu istemediğimi açık açık söylemiştim. Ama o gecenin bir vakti kapımda bitmiş. Adresimi nerden bulduğunu bile bilmiyorum. Tam bir psikopat.

Yavaş yavaş başına kadar geldim. Başında öylece durup ona baktım. Kafasını kaldırdı. Gözlerime baktı. Nasıl halen yüzüme bakabilir.

- Çekilirsen evime giricem.

Bu sözümle ayağa kalktı ve uzaklaştı. Anahtar ile kapıyı açtım ve içeri girdim. Tam kapıyı kapatıcakken arkamı dönmek istedim. Yüzüne bir kere daha bakmak. Artık onu sevmiyordum ama bakmak istedim. Yavaşça arkamı döndüm. Kedi gibi beni izliyordu. Gök gürültüsü, yağmur damlasının yere çarptığında çıkardığı ses ve onun gözleri. "Adresimi nereden buldun sen?" diye bağırdım. İki saniye sessizce yüzüme baktı. Sonra hafif bir şekilde gülümsedi. Titriyordu. Ve gözlerimin önünde yere yığıldı. Hemen ona doğru koştum. Kafası yere çarpmıştı. Kafasını kucağıma aldım saçlarını yüzünden çektim ve yara var mı diye baktım. Bir yara yoktu galiba. Hemen kucağıma aldım. Kilo vermişti. Bina kapısını zorlanarak açtım. Ve söylene söylene binaya girdim. İki katlı müstakil bir evim vardı. Alt katta bulunan salona girdim ve onu koltuğa bıraktım. Koltuğun karşında duran sehpaha oturdum. Bende kilo almıştım galiba 50 kilo kızı taşırken yoruldum. Nefes nefese kalmıştım. Anlımdaki su damlalarını hırkamın koluyla sildim. " Keşke ambulansı arayıp içeri girseydim!", " Ruh hastası adresimi nerden buldu ki?"," Acaba, Ahmet mi söyledi." kafamı ellerimin arasına aldım. "Offff".

Birkaç dakika hareket etmeden gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtım ve tavana baktım. Sehpahtan kalktım ve odama çıktım. Bir havlu, eşofman ve tişört aldım ve aşağı geri indim. Koltuğun başına geldim ve ona bakmaya başladım. Ne yapim şimdi ben buna. İyi midir ki? Yanına eğildim ve kolunu dürttüm. "Ssst uyan. Heeeey iyi misin uyan." Gözleri hafif açıldı ve bana baktı. Yine sırıttı. "Salak salak gülmek yerine kalk şunları giy. Yoksa ambulansı aricam." Bunu duyunca suratı asıldı. Yavaşça doğruldu. Yardım etsem mi diye düşündüm ama zaten evime aldım daha fazla yardım edersem tam ümit alırdı. Bu yüzden kıyafetleri sehpahnın üstüne atıp odama çıktım. Üstümü başımı çıkartıp hemen duşa girdim. Onun yüzünü görmek istemiyorum. Sıcak su damlaları vücuduma değdikçe düşünceler kafama istila ediyordu.

Acaba hata mı yaptım? Ne kadar sıkılmış olsam da yıllarca beraberdik. Verilen sözler. Hayaller. Acaba o da mı duş alsaydı. Çok ıslanmıştı, ya hasta olursa. O da gelmeseymiş. 'seni sevmiyorum' dedim. 'istemiyorum' dedim. Neden anlamadı! Bir kurtulamadım!

- Oooofff!

Suyu kapattım ve havlumu belime sardım. Odama giderken aşağıdan ses geliyor mu diye dikkat ettim ama ses gelmiyordu. Merdivenlerin başına geldim ve aşağı eğildim. Koltukta uyuyordu. Islak kıyafetler köşedeydi. Ev biraz soğuktu. Üstüne bir şey örtsem iyi olucak. Odama gittim ve bir battaniye çıkardım dolaptan. Tam odadan çıkıcakken durdum. Battaniyeyi köşeye attım. Banane ya! Üstümü giydim ve kendimi yatağa bıraktım. Gözlerimi kapattım hiçbir şey düşünmek istemiyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 06 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gurursuz Bir Kadın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin