6

106 13 0
                                    

Okuldan çıkar çıkmaz cebimden dolanmış kulaklığımı çıkardım ve çözmeye uğraştım. Dolanıklığı açar açmaz taktım. Her zamanki gibi en sevdiğim playlisti açtım. İşe gidiyordum. Elime geçen bin dolara ise hiç dokunmamıştım. Olduğu gibi banka hesabımda duruyordu. Herhangi bir ihtiyacım yoktu, lükse düşkün bir insan da değildim hiçbir zaman marka takıntım olmamıştı.

Sakin hayatıma dönmek beni oldukça rahatlatmıştı. Rutin hayatımı seviyordum. Beklenmeyen ve belirsiz şeyler oldum olası beni rahatsız etmişti.

Sıkıcı bir insandım. Hiçbir zaman bir grupta öne çıkan kişi olmamıştım. Topluluk ne isterse ona ayak uydurur sıkıntı çıkarmazdım. Okuldaki arkadaş grubum dışında da pek arkadaşım olduğu söylenemezdi. Bu arkadaşlarımı da Tuğçe sayesinde edinmiştim. Suratıma bir gülme isteği geldi. Birinci sınıfın ilk haftalarıydı. Tuğçe yanıma gelip sigara istemişti fakat ben sigara kullanmıyordum. Bunu duyunca saçma bir şekilde sinirlendi ve söylenerek yanıma oturdu. Cebinden sigara paketini çıkartıp bir dal sigara aldı ve ağzına koydu. Şaşkın bir ifadeyle onu izlerken o ağzındaki sigarayı çakmağı ile yakıyordu. Onu izlediğimi görünce ne var manasında göz kırptı. Bir süre sessizce oturduk, o sigarasını içiyor ben ise etrafi izliyordum. Uzun süren sessizliğin ardından konuştu.

"Hangi bölümdesin?" Suratıma bakmadan sorduğu soruya bende aynı şekilde önüme bakarak yanıt verdim.

"Güzel sanatlar, sen?" Aldığı cevap ile bana doğru döndü ve çok az kalmış sigarasını ağzından alıp oturduğumuz yere bastırdı. Baştan aşağı beni süzdü ve tekrar konuştu.

"Hemşirelik." Verdiği cevap şaşırtmıştı, neden bilmiyorum ama bu bölümde okumasını hiç beklemiyordum. Fakat dışarıdan hiç öyle durmasa da tanıdıkça aslında çok yumuşak bir insan olduğunu anlamıştım. Sadece dışarıya yansıtmıyordu.
O günden sonra olayların nasıl geliştiği hakkında pek bir fikrim yok ama, beni arkadaş grubuyla tanıştırdı ve fikrimi sormadan aralarına dahil etti. Şuan bu konuda ona minnettardım.

Eşcinsel olduğumu bilen tek arkadaşım oydu. Eski sevgilimden ayrılınca büründüğüm berbat ruh halini farketmişti. Ve bir şekilde beni kendimi ona açmama ikna etmişti. O gün gözyaşları içinde herşeyi , anlatmıştım. Beni bu konuda hiç yargılamamıştı.

"Zaten bütün kızları reddetmenden belliydi." Demişti. Dış görünüşüm ve ortalamanın üzerinde olan boyum sayesinde kızların dikkatini çokça çekiyordum. Bunlardan biri de Eylül'dü. İkinci sınıftayken bana olan aşkını itiraf etmişti fakat kibarca reddetmiştim. O zamanlar bu olay yüzünden aramıza soğukluk girmişti fakat zaman geçtikçe her şey normale döndü.

Kitapçının önüne gelince kulaklıklarımı çıkardım ve içeri girdim. Kadir amca her zamanki yerinde kitap okuyordu. Demek ki sudokundan sıkılmıştı. Ona selam verip yapılacak iş olup olmadığını anlamak için etrafı gezindim.

"Sipariş ettiğin kitaplar gelmedi mi daha!" Uzaktan bağırdım Kadir amcaya.

"Anca gelir onlar!" Dediği şeye tamam diye bağırıp cevap verdim. O zaman bugün çok bir iş yoktu. Yeri değiştirilmiş kitapları düzelttim ve rafların tozunu aldım. Kadir amca yine aşırı öksürmeye başlamıştı. Bir bardak su alıp yanına gittim.

"İlaçlarını saatinde içiyorsun değil mi amca?" Verdiğim suyu içtikten sonra nefesini düzene sokmaya çalışıyordu.

"İçiyorum içiyorum." Bazı zamanlar durumu ağırlaşıyordu fakat her zaman bir şekilde toparlamıştı. Eminim bunu da toparlayacaktı.

"İstersen eve git biraz dinlen ben bakarım buraya." Anında kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Yok olmaz öyle şey iyiyim dedim ya." Ne kadar ısrar etsemde kesinlikle kabul etmemişti. Cidden keçi inadı vardı Kadir amcada.

Bir süre daha yanında kaldıktan sonra yapacak işim kalmadığı için çıktım. Eve gitmeden pastaneye mi uğrasaydım acaba. Canım aşırı derecede tatlı çekiyordu. Zaten yolumun üzerindeydi. Metrodan inip eve doğru yürürken sokağın başında bulunan pastaneye girdim. Camın arkasındaki yaş pastalara baktım. Yaş pasta yemek istiyordum.

"Şu neli acaba?" Seçmemi bekleyen kadına sordum.

"Kestaneli." Aldığım cevap beni memnun etmemişti. Kestaneli pastayı hiç sevmezdim.

"Meyveli olanlar hangileri?" Kadın eliyle sağ tarafımdaki pastaları işaret etti. Uzun bir düşünme aşamasından sonra sonunda pastayı seçtim ve alıp eve doğru yürümeye başladım.

Eve geldiğimde elimdeki pastayı gören annemle babam benden daha çok sevinmişlerdi. Annem çayın yanında yiyelim dediği için pastayı buzdolabına kaldırdı. Odama geçtiğimde hemen üzerimi değiştirip pijamalarımı giydim. Ve yatağa uzanıp telefonumu elime aldım. Kesinlikle günün en rahatlatıcı saatiydi. Elime aldığım telefonumdan sosyal medya hesaplarıma girip gündemde ne olduğuna göz gezdirdim. Sonra arkadaşlarımın yolladığı videolara yanıt verdim. İnstagram keşfetimde dolanırken aklıma bir isim geldi. Arama kısmına girip harfleri tuşladım. Kenan Altundağ. Önüme orijinal bir hesap çıkmamıştı. Adına açılmış yüzlerce hesap vardı fakat hepsi ya fan sayfası ya da sahte hesaplardı.

Sosyal medyadan çıkıp Google'a girmeye karar verdim. Ve aynı şekilde adını arama motoruna yazdım.

Kenan Altundağ, Türk iş insanı. Altundağ holding yönetim kurulu üyesi.
Kardeşi, Ömer Altundağ.
Ebeveynleri, Aslı Altundağ - Erdinç Altundağ.
Eğitim, University of Cambridge.
Yaş, 29.

Siktir Cambridge'de mi okumuş. Gerçi ne bekliyordum ki. Tabii ki her şeyin en iyisini yaşayacaktı. Hayatta her şeye sahip bir şekilde doğmuş ve hala öyle devam ediyordu. Böyle bir insanın ne gibi bir sınavı olabilirdi. Olamazdı.

Acaba tablom şuan neredeydi, açıkçası gidip evine falan asacağını düşünmüyordum. Neyse artık onundu, parasını ödemişti sonuçta. İstediği şekilde kullanabilirdi. Telefonun ekranını kapattım ve şarja taktım. Mutfağa doğru yürümeye başladım. Pastayı yemek için asla çaya kadar beklemeyecektim.

__________________

Ekin'in boyu 1.80

RİYAKÂR (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin