9

119 12 3
                                    

  Kenan karşısındaki gülümseyen çocuğa baktı. Sanırım ilk defa suratına samimi bir gülüş yerleştirmişti. En başta odağı kısılan gözlerindeyken sonra yavaşça dudaklarına kaydı. En başta zoru oynayan çocuk şimdi oldukça da memnun duruyordu. Alayla gülmemek için kendini zor tuttu. Bu numaralar ona artık çok bayat geliyordu. Gülümsedi ve konuştu.

"Bana tablonu anlatır mısın Ekin. Yaratıcısının gözünden tüm detaylarını öğrenmek istiyorum." Aslında tablo Kenan'ın gram umurunda değildi. Sadece Ekin'in gözünü boyamak için böyle davranıyordu. Tahminince zaten bin dolar ödediği anda çocuğu elde etmişti. Sadece işini garantiye almaya çalışıyordu çünkü uzun zamandır birini bu denli arzulamamıştı. Bir erkekle birlikte olmak onun için yeni olmayacaktı. Cinsel konularda katı kuralları olan bir adam değildi. Özellikle üniversite yıllarında yurtdışında da olmanın verdiği rahatlık ile akla gelebilecek çoğu türde ilişkiyi yaşamıştı.

Ekin tablosunu anlatmaya başladı, bu konuda oldukça heyecanlı görünüyordu. Kenan arada bir ufak sorular sorarak dikkatinin onda olduğunu belli ediyordu. Fakat aslında tek odağı o konuşurken hareket eden ellerini ve dudaklarını seyretmekti. Tablo hakkında konuşmaya devam ederlerken yemekleri geldi.

Kafasını kaldırmadan yemeğin tadına bakan çocuğa baktı. Oldukça kibar yiyordu.

"Nasıl buldun?" Yemeklerini yerlerken sordu Kenan.

"Açıkçası pek damak zevkime uyan bir tat değilmiş." Kenanın ağzına doğru giden çatalı donakaldı.

"Sakıncası olmazsa başka bir yemek sipariş edeceğim." Hala havada duran çatalını ağzına götürmeden tekrar tabağa koydu. Ne,beğenmemiş miydi?Boğazını temizledi ve yüzüne zoraki bir gülümseme koyup konuştu.

"Tabii ki. Sormana bile gerek yok." Ekin aldığı cevap karşılığında Kenan'a sevimli bir gülümseme sunmuştu. Çocuk çağırdığı garsondan tabağını almasını ve bir menü getirmesini rica etti. Az önce Kenan'ın ona özel olarak sunduğu yemeği reddetmişti. Beğenmese bile beğenmiş gibi yapmalı ve teşekkür etmeliydi, bu işler böyle yürürdü. Menüden seçtiği yeni yemeği sipariş eden çocuğa tekrar baktı. Oldukça rahat görünüyordu. Yemeği neden beğenmediğini sormak abes mi kaçardı? En iyisi konuyu değiştirmeye karar verdi.

"Okulun bu sene bitiyor değil mi? Seneye için herhangi bir planın var mı?" Ekin ellerini birleştirmiş ve çenesini ellerinin üzerine  dayamıştı.

"Şuan yok Kenan bey." Kenan başını salladı.

"Aslında şirketimizin medya bölümünde boş alan olmalı." Diye konuştu gözlerinin içine bakarak. Gözlerini ondan kaçırmayan cocuk yanıtladı.

"Teşekkür ederim Kenan bey fakat torpille çalıştığım bir iş istemiyorum."
İkinci. İkinci reddedişi. Kenan hafif bir şekilde güldü ve kafasını eğdi.Çocuk sıradan bir üniversite öğrencisiydi, şuan kendisi ile yemek yemesi bile onun için bir övünç kaynağı olmalıydı fakat çocuğun davranışları bundan çok uzaktı. O sırada Ekin'in yemeği gelmişti. Bir şekilde cümlesini toparlaması gerekiyordu.

"Torpile ihtiyacın yok Ekin. Yetenekli olduğunun bizzat farkındayım, eminim iş için başvursan da kabul edilirsin." Çocuğun problemi neydi. Mezun olur olmaz kendi şirketlerinde çalışmaya başlarsa kariyerinin kötü gitme ihtimali  sıfıra inerdi. Yani böyle bir teklifi reddetmek tam bir gerizekalılıktı. Ekin gelen yemeğinden bir lokma ağzına attı ve bitesiye kadar yanıt vermedi, Kenan ise gözlerini ayırmadan onu bekledi.

"O zaman başvurayım." Verdiği cevabın ardından Kenan'a sevimli bir gülümseme sundu ve tekrar yemeğinden bir çatal alıp ağzına götürdü. Kenan arkasına yaslandı ve Ekin'i izlemeye başladı. Ne o, tekrar mı zoru oynamaya başlamıştı? Bu zoru oynamak değildi fakat ne olduğuna dair bir fikri de yoktu. Onu umursamadan yemeğini yiyen çocuğu tekrar izlemeye başladı. Çocuksa resmen odaklanmış bir şekilde tabağındaki yemeklerle ilgileniyordu. Ne yaptığını anlamak için yaslandığı sandalyeden masaya doğru yanaştı. Etindeki yağlı kısımları ayırıyordu. Derin bir nefes aldı ve konuştu.

"Tadına bakmanı istediğim bir şarap var. Bu sefer cidden beğeneceksin." Ekin Kenan'ın söylediği şeyle ona bakıp kıkırdadı.

"Bu sefer size güveniyorum." Alayla söylediği şeye karşılık Kenan'da güldü ve garsonu çağırıp bahsettiği şarabı söyledi. Gülmesi tamamen sahteydi ne kadar çok kendi farkında olmasada buna da olumsuz bir tepki alacağından endişeleniyordu.

Şarap kısa bir süre içinde geldiğinde garson servis için hazırladığı şarap bardaklarını önlerine koydu ve doldurdu. Kenan önüne konulan bardağı iki parmağının arasına aldı ve kaldırdı.

"Şerefe." Bardağı Ekin e doğru uzattı Kenan.

"Şerefe." Ekin'de aynı şekilde karşılık vermişti.

İnce ellerinde tuttuğu bardağı dudaklarına götürüşünü izledi çocuğun. Ufak bir yudum aldı. Ve gözlerini kapattı. Sanırım tadını anlamaya çalışıyordu. Ardından bir yudum daha aldı. İlk önce yutkunurken hareket eden adem elmasına kaydı gözleri Kenan'ın. Sonra ise dudaklarına, dudaklarına bulaşan şarap onları olduğundan parlak gösteriyordu. O sırada dili ile dudaklarında kalan şarabı yaladı çocuk.

"Bu konuda hakkınızı yiyemem Kenan bey. Gerçekten çok güzelmiş" Kenan hala çocuğun dudaklarına bakıyordu. Az önce kendisine ne dediği hakkında hiçbir fikri yoktu.

"Ben bir, lavaboya gideyim. Sen devam et." Ekin"e gergince gülümsedi ve kafasını anladığını belli etmek için salladı. Kenan ise hızlıca olduğu yerden kalkıp lavaboya doğru yürümeye başladı.

Sertçe açtığı lavobanın kapısını aynı şekilde kapadı ve kilitledi. Önünde şişmiş olan penisine baktı. Siktir.

RİYAKÂR (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin