🫧 1.0 🫧

324 26 246
                                    

Hayat yalanlardan ve kandırmacalardan ibarettir. Tam birinize gönlünüzü kaptırdığınızda onun gerçek yüzü ile karşılaşıyordunuz. Asla tahmin ettiğiniz gibi biri olmadığını öğreniyorsunuz. Kalbinizin parçalarından oluşmuş bir enkazın altında eziliyorsunuz. Ama bundan daha ağır şeyler var... İnsanlar bu enkazı görmüyor. Yardım için uzattığınız eli görmüyor. Enkazdan etkilenen diğer insanları görüyorlar ve sizi suçluyorlar. Ne kadar inkar etsenizde faydasız. Bir kere enkaza dönüşen kalp size aitti. O kalbi koruyamadığınız, hayatın birinci kuralını -asla kimseye güvenmeyi- çiğnediğiniz için suçlu sizdiniz.

Gökyüzünde tek bir renk bile yoktu. Solan bir çiçeğin çirkin grisine bürünmüştü. Rüzgar acısını çıkarmak ister gibi tüm gücüyle bulduğu şeylere vuruyordu. Bahar aylarına girmemize rağmen soğuktan ciğerlerim yırtılıyordu. Nefes almakta zorlanıyordum. Bu yetmezmiş gibi insanların acı çığlık ve haykırışları kulağımı dolduruyor. Özellikle abisine benzeyen küçük çocuğun acı dolu haykırışları.

Küçük çocuğun acı dolu çığlıklarını duydukça kalbim ağırlaşıyor. Göğüşümde taşıyamadığım bir ağırlık oluşuyor. Biliyorum, o küçük çocuğun abisine dokunmamıştım ama bazı şeyler biliyordum. Buna rağmen sessiz kalıyordum. Sanki bu olaydan bir habermişçesine kenarda öylece iç karartıcı, korkunç tabutun toprağın altında kalmasını izliyordum.

"Abi... Hani beni bırakmayacaktın? Hani her zaman yanımda olacaktın?"

Childe'ın küçük kardeşi Tuecer... O daha 7 yaşında masum, etrafına neşe saçması gereken bir çocuktu. Arkadaşları ve abisi ile kahkalar atarak oyun oynaması gerekiyordu ama o burda abisinin cenazesini izliyordu. Şimdi söyleyin bana... Bu küçük çocuğun küçük kalbini, saf ruhunu, gözlerinde ki ziyayı kim geri getirecekti? O okyanus mavisi güzel gözler bir daha ne zaman parlayacaktı?

Kendimi suçluyordum. Sessiz kaldığım için. Bir çocuğun neşesini çalan birine aşık olduğum için...

Scara'ya göz ucuyla baktım. Üzgün görünüyordu ama dikkatli bakarsanız yalan olduğu belliydi. Çivit mavisi gözlerinde üzüntüye ya da pişmanlığa dahil hiç bir iz yoktu. En çok canımı acıtan nokta ise ben o gözlere aşıktım. Onun katil olduğunu bilmeme rağmen aşıktım. Kalbime engel olmaya çalıştım ama yapamadım. Kalbim onu her gördüğünde deli gibi çarpıyordu. Ondan tiksinemiyordum bile. Tek yapabildiğim kaçmaktı, oda bir yere kadar.

Kendimden gerçekten nefret ediyordum. Bir çıkmaza girmiştim. Zihnim artık sürekli aynı şeyleri tekrarlamaya başlamıştı. Scara'nın Childe'ı öldürdüğü an sürekli zihnimde bir film misali oynuyordu. Ondan tam nefret ettiğimi düşünürken bu sefer güzel anlarımız film misali oynuyordu. Duygularım tamamen çorba olmuştu.

Childe'ın ortadan kayboluşu ile birlikte polisler hemen harekete geçmişlerdi. Okulda ki neredeyse herkes ile konuşmuşlar bir kaç kişiyide sorguya çekmişlerdi. O sorguya çekilenlerden biride bendim. Onlara bütün kavgayı detaylı bir şekilde anlattım. Ondan öncede Childe ile konuşmuşluğumuz yoktu. Yine de bu süpheli olmama engel olmadı.

Polisler bir kaç gün Childe'ı aradı. Olay hakkında hiç bir ipucu ya da delil yoktu. Tek bilinen şey Childe'ın bir gece aniden evden hiçbirşey demeden çıktığıydı. Ta ki düne kadar. Dün sabah karşı deniz kenarında bir kol ve parçalanmış bir erkek gövdesi bulundu. Bulunan parçalar otopsi için götürüldüğünde bu parçaların Childe'a ait olduğu ortaya çıktı. Evet Childe'ın cesedi bulunmuştu ama bundan sonra olaylar daha karışmıştı.

Otopside bile Childe'ın tam olarak nasıl öldürüldüğü belirlenenememişti. Ayrıca bedeninin bazı parçaları eksikti. Sanki yenmiş gibiydi... Ortalıkta cinayet aletide yoktu, elle tutulur bir kanıta sahip bir süphelide. Bu da herkesin aklını karıştırmıştı. Bu kesinlikle önceden işlenen cinayetlere benzemiyordu. İlk defa bu şekilde bir ölüm gerçekleşiyordu.

Siren | KazuScara -Arada-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin