GİRİŞ

59 6 2
                                    

"Baba büyüdüm artık annem ne zaman gelecek?".

Küçük kızının sorusuyla tekrar gökyüzüne çevirdi bakışlarını. Sanırım küçük sandığı kızı yeterince büyümüştü ve artık gerçeği öğrenmeliydi. Derin bir nefes çekti içine ve gözlerinin dolmasını umursamayarak kızına döndü. Titreyen ellerini kaldırarak kızının kızıl saçlarını okşadı. Annesinden aldığı kızıl saçlarını.. Yavaşça kızını kucağına aldı ve konuşmaya başladı.

"Canım kızım, annen.." demesiyle susması bir oldu.

Konuşamıyordu sanki boğuluyordu. Nefes alamıyordu. Daha kendi bile atlatamamışken kızına bunu nasıl söylerdi.

Kızının "İyi misin baba" diyen sesini duyunca kendine geldi.

Yavaşça ona dönerek söyleyiverdi gerçeği "Annen bir daha gelmeyecek kızım"

Küçük kız dehşete kapılmış bir halde babasına baktı. Annesini fotoğraflar haricinde hiç görmemişti. Babasına her yaş gününde annesinin ne zaman geleceğini sorardı. Babası da her zaman aynı cevabı verirdi. "Büyüyünce gelecek kızım" Ama artık büyüdüğünü hissediyordu ve artık annesi gelmeliydi. Dehşetle kaplanmış gözleri yerine öfkeye bırakırken gözyaşlarına engel olamadı.

"Beni yıllarca kanırdın. Bana her seferinde büyüdüğümde geleceğini söyledin. Ben annemi o fotoğraflar dışında hiç görmedim baba." gözlerindeki öfke gittikçe çoğalırken titremelerini durduramıyordu annesinin onu bırakıp gittiğine inanamıyordu.

Açık kahverengi gözlerini tekrar babasına çevirerek "Yıllarca baba yıllarca, bi kere bile aramadı mı beni? Bir kere bile sormadı mı baba. Peki sen bunu benden nasıl saklarsın baba"

Küçük kız artık dayanamıyordu gözyaşları yanaklarından hızla süzülürken kendini yere bıraktı ve ağlamaya devam etti.

Ta ki babasının acı dolu cümlesini duyana kadar..

"Annen gitmedi kızım o öldü."

Küçük kız donup kaldı o an, annesi ölmüş müydü? O hiç görmediği, bir kere bile sarılamadığı, kokusunu içine çekemediği, sesini hiç mi hiç duymadığı annesi ölmüş müydü? Hayır, bu imkansızdı olamazdı..

Küçük kız şok içinde kalırken babası gözyaşlarıyla başladı konuşmaya..

"Kızım biliyorum bunu senden saklamamalıydım" pişmanlıkla dolu bir nefes çekti içine.

"Ama mecburdum kızım, inan bana bende çok acı çektim çok üzüldüm, kabullenemedim belki ama alıştım.."

Alışmış mıydı? bilmiyordu, ama kızı için alışacaktı.

Bakışlarını kızına çevirdi o hale aynı şok ifadesiyle babasına bakarken tek bir ifade vardı gözlerinde acı, büyük bir acı .Ama babası susmadı devam etti her şeyi ama her şeyi döktü biricik kızına.

"Hastaneye geldiğimizde senin doğum vaktindi ama hiç bir şey yolunda değildi, annen iyi değildi ve doktorlar ya annenin yada bebeğinin yaşayabileceğini söylediler."

Sustu devam edemedi bu çok ağırdı. Kendine zaman verdi cesaretini toplayıp ağlayan kızına inat devam etti.

"Annen seni yaşatmak için çok uğraştı, şu hayatta başına gelen en güzel şeydin sen, belki hayata tutunma umudu belki de hayatıydın annenin ve annen kızım annen sen yaşa istedi. Senin için vazgeçti kendinden senin için kızım senin için..."

Kız şok içinde duyduklarını idrak etmeye çalışırken kendini boşluğa bıraktı. Bunu duymak istememişti. Duymak istediği şey annesinin geleceğiydi ama o gitmesine bile dayanamamışken ölmesini nasıl, nasıl kabullenecekti?

Nasıl dayanacaktı bu acıya?

Acı feryatları her yerde yankılanırken babasının ona olan yalvarışlarını duyamadı, sanki dünyaya kapatmıştı kendini.

Sadece soğuk zemini ve kalbinin ortasına yer edinmiş o büyük acıyı hissetti.

Annesinin yıllardır onu bıraktığını sanıyor ağlama krizleri ve öfke nöbetleri geçiriyordu ama şimdi yaptıkları için pişmanlık hissediyordu.

Annesi kızı için feda etmişti kendini..

O an küçük kızın kafasına dank etti her şey. Annesi onun yüzünden ölmüştü. Babasının biricik aşkı onun yüzünden gitmişti.

O an tek dileği bunların sadece rüyadan ibaret olmasıydı , ama olmadı zaman ilerlemeye küçük kız ise dur durak demeden ağlamaya devam etti. Ağlaması durmuyor gittikçe şiddetleniyordu babası da ondan farksızdı. Nefes alamayacak kadar ağlarken babasının sesiyle açtı gözlerini.

"Oylum.."

Yutkundu boğazının acısını umursamayarak "Bunu kabullenemiyorsun, dayanamıyorsun biliyorum ama beraber her şeyin üstesinden geleceğiz kızım. Belki acını dindiremem ama hafifletirim kızım yeter ki beni affet kızım affet beni."

Babasının yakarışlarını duydu ama konuşamadı sanki ağzına fermuar çekilmişti, konuşamıyordu sadece gitmek istiyordu sadece gitmek ve bidaha gelmemek..

Ve gittiler baba ve kız o gün orayı bir daha dönmemek üzere terk ettiler

O gün ise yeni bir başlangıcın ve yeni hislerin yeni duyguların zamanıydı.

Çünkü minik Oylum'un kalbine yeni bir duygu eklenmişti o gün.

Nefret. Kendine olan o ebedi nefreti..

* * *
Giriş bölümü bitmiş bulunmakta ve itiraf etmeliyim ilk kez yazıyorum ve gerçekten zormuş. Bazı noktalama yanlışlarım olabilir lütfen kusura bakmayın ve yıldıza basmayı unutmayın
Şimdilik görüşmek üzeree

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin