AlGon - yalan

983 31 128
                                    

Not: Mehmeti durdurmanın tek bir yolunu görüyordu o an Gonca. Ya her şey daha da kötü olacaktı, ya da bitecekti.

____________________________


Yalnızca birkaç dakika önce ıssız olan ormanlık alanın sessizliği, yerini Goncanın çığlıklarına bırakmıştı.
"Abi!" "Alaeddin!" "Ne olursunuz durun!" "Yapmayın!" "Ne edersiniz!"
Bu cümleleri haykırmak haricinde elinden bir şey gelmiyordu Goncanın.

Sevdiği adamla abisinin arasında kalmak en son isteyeceği şeylerden biriydi.
Çünkü ikisini de tanıyordu artık. Abisi, Alaeddini öldürmeden rahat etmeyecekti. Alaeddin ise başta kendini korumakla yetinse de, Goncayı yerde gördükten sonra karşılık vermekten çekinmeyecekti artık.

Bir yandan kan döken alplar, diğer yandan Goncayı zaptetmeye çalışan bacılar.
Tam ortalarında ise orta yolu bulmaya çalışan Alaeddinin canına göz dikmiş Mehmet.
Hiçkimse Goncaya yardım etmek istemiyordu.

Birbirlerine acımadan vuran iki şehzade durmuyordu. Kanayan ve moraran suratlarına rağmen, Goncanın çığlıklarına rağmen durmuyorlardı. Etraflarına kulakları sağır olmuştu, yalnızca birbirlerine olan sinire odaklanabiliyorlardı.

Sonra Alaeddini yere sert bir şekilde düşürdü Mehmet. Ve yumruklarını değil, kılıcını konuşturma kararı aldı.
Çırpınmaktan yorgun düşen Goncanın gözleri kocaman açıldı o an.
Bakışları, abisinin kılıcıyla Alaeddin arasında gidip gelirken bağırmaya devam etti.

Mehmet, hedefine yaklaştıkça kalbi daha da hızlı atıyordu kızın. Boğazı ağrıyordu, sanki kan kusacak gibi hissediyordu ama umrunda değildi.
Abisini durdurmak için ne yapması gerektiğini bilmiyordu.
Çaresiz kalmıştı adeta.
Düşünemiyordu.
Mehmet, Alaeddine doğru giderken zaman durmuştu sanki: Gonca ikisinin de ne pozisyonda olduğunu gayet detaylı bir şekilde görebiliyordu.
Abisi kararlı bir şekilde ilerlemeye devam ediyordu.
Acele etmeliydi.
Aniden bir fikir belirdi aklında.
Vakti yoktu.
Elinden bir şeyin gelmediği o an, çaresizliğin de kattığı cesaret ile, iyi ya da kötü bir fikir olduğunu düşünmeden söyleyiverdi.
Söylerken içinde oluşan pişmanlığı hissetti, fakat sonrası için çok geçti artık.

-Ağabey ben hamileyim!
-Ne?

İki şehzade çok farklı tepkiler vermişti bu duyduklarına.
Alaeddin hafifçe kaşlarını çatmış, soru sorar gözlerle Goncaya dönmüştü.
Mehmet ise dehşet içinde kalmıştı. Kıpırdayamıyordu Goncanın son cümlesinden sonra.
Bu büyük bir vakit kazandırmıştı Alaeddine. Hemen ayaklanıp Mehmetin kılıcını elinden aldı.
Ama Mehmetin ayakları yere çakılmıştı sanki, tüm bedeni buz kesmiş, taşa dönmüştü.
Öylece duruyordu.

Gonca, kendisini tutan bacıların şaşkınlığından faydalanıp esaretten kurtardı kendini, ama şehzadelerin yanına gitmeye cesaret edemedi.
Alaeddinin ona baktığını biliyordu, ama gözlerini ona çevirmedi.

Belki de dakikalar süren gergin sessizlikten sonra sonunda ağzını kapatabildi Mehmet. Yavaşça arkasına döndü ve ona bakamayan Goncaya doğru ilerledi.
Alaeddin hemen müdahale edip Mehmet'in karşısına durdu ve ilerlemesini durdurmak için kollarından sıkıca tutup, sarılırmışçasına göğüsünü ona dayadı.

-Hele durasın Mehmet bey. Sakince dinlemeden kanıya varmayasın. Hele gel içerde konuşalım, he? Herkesin ortasında olmaz böyle.
-Herkesin ortasında ne olmazmış?

Atının üstünde gelen düşmanı Orhana bile tepki vermedi Mehmet. Goncaya kitlenmişti.

-Ağabey? Senin ne işin vardır burda?
-Beni boşveresin Alaeddin. Ne olur?
-Yardım et de Mehmet beyi gizli kulübeye alalım.
-...
-Haydi!

AlGon  -  One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin