AlGon: itiraf sonrası

1.2K 32 47
                                    

Not: 140.bölüm son sahnemizin sonrası

____________________________

Alaeddin, yüreğinde sakladığı sevdayı dile getirirken Gonca ağlıyordu.
Çünkü şehzadenin gönlünden eksilen ağırlık, Bey kızının omuzlarındaki suçluluk duygusuna ekleniyordu.

Alaeddinden geri aldığı mendili sıkıca tuttu. Ne de olsa içindeki papatya çoktan ölmüştü, tıpkı Goncanın içindeki umut gibi.
Çünkü biliyordu.
Artık Alaeddine yaklaşamazdı, uzak durması gerekecekti. Hem sevdiği adamın iyiliği hem de kendi akıl sağlığı için olması gereken buydu.

Yine de dikkatlice dinledi şehzadenin samimi sözlerini. İtirafını kulakları, gözleri, aklı ve özellikle de kalbi ezberlemeliydi.
Ezberlemeliydi ki yokluğunda da unutmasın.
Kırdığı kalple beraber kendi kalbini de kıracaktı sonuçta. Alaeddin acı çekerken kendisi başka şeye geçemezdi. O yarayı taze tutabilmek için de bu itirafı baştan sona kazımalıydı aklına.

Alaeddin konuşmayı bitirince yumdu gözlerini Gonca. Mendili elinin içinde iyice sıkarken bir gözyaşı daha süzüldü yanağından aşağıya.
Derin bir nefes alıp verdi. Ama boğazından geçen her nefes, arkasında bir yangın bırakıyordu.
Yanıyordu Gonca.
Kalbinden yola çıkan her damla kan yakıyordu onu içten.

Ama bunu daha çok sürdüremezdi.
Açtığı gözlerini karşısındakinin gözlerine kilitledi.
Dik durmalıydı. En ufak bir hatasında Alaeddin anlayabilirdi yalan söyleyeceğini.

-Sen her şeyi yanlış anlamışsın medreseli.
-Na-
-Hani deyip durursun ya, ben artık emin oldum diye. Emin falan olamamışsın medreseli. Ben bu papatyayı sen verdin diye değil, mendilim güzel koksun diye koymuştum içine. Al, şimdi de yere atarım.

Haftalardır en yakınında taşıdığı, önem verdiği, herkesten sakındığı çiçeğini attı Gonca. Dişlerini sıkıyordu, affet diye yalvarmamak için kendini tutuyordu.
Eğer biraz daha Alaeddinin kırgın yüz ifadesine şahit olursa dayanamayacaktı. O yüzden arkasını döndü atına varmak için.
Alaeddin saniyeler sonra ismini söyledi, son bir defa ona dönmesi için çağırdı.

-Sana inanırım, güvenirim demiştin. Ailen beni kafeste tutarken yanımda durdun, beni korudun. Babamın yalan demediğini söyledin.
-Ben her zaman doğru bildiğimi, inandığımı söyledim. Bunun seninle ne ilgisi var Medreseli?
-Gözlerin de mi yalan derdi? Yoksa hoşuna mı gitti beni kullanmak? Sana zaafım olduğunu bilirdin ve bana oyun oynadın, he mi?
-Belki de. Yanlış anlamana sebep olacak bir şey etmek istemezi-
-Gerçekten de hileci hatunmuşsun.

Daha fazla konuşmadı Alaeddin.
Arkasını döndü ve birkaç adım gitti.
Goncanın arkasından çağırmayacağını biliyordu ama yine de bir ümit bekledi.
Sonra elini kemerinde sakladığı kendi mendiline uzattı ve arkasına bile bakmadan son bir kez konuştu.

-Oysa senin gözyaşlarını sildikten sonra bu mendili bir daha ne kullandım ne de yıkadım. Sırf senin tenin değdiği bu bez parçası önemini yitirmesin, üzerine sinen kokun silinmesin diye. Amma boşunaymış. Elveda hileci hatun.

Elinden bıraktığı mendil, birkaç dakika önce atılan papatyanın üzerine düştü.
Alaeddin bir kez dahi dönmeden atını çözüp bindi üzerine ve yol aldı.

Ama Gonca ayrılamadı. Dakikalarca olduğu yerde bekledi. Nefes alıp vermekte bile zorlanıyordu hala.
Hıçkırdı. Yere çöktü.
Yan yana duran mendil ile papatyayı aldı.
Onlara tutunarak ağladı.
Hıçkıra hıçkıra, bağıra bağıra ağladı.
Orada geçirdiği bir saat, bir ömür gibi gelmişti.
Ama yine de ayrılmak istemiyordu.
Alaeddinin aşkını duyduğu yerden uzaklaşmak istemiyordu.
Oraya gömülmek için bekliyordu sanki, ölüm kendiliğinden gelsin istiyordu.

AlGon  -  One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin