⁵ ' aşırı doz

201 26 2
                                    

geçiş bölümüdür. ama nereye bilmiyorum.
----

çöküyordu. son bir aydır yaşadığı şey bundan ibaretti. annesi kalp krizi geçireli bir ay oluyordu. bir hafta önce hastaneden çıkmıştı.

ayağının altındaki taşları ayakkabısının ucuyla ezerek sakinleşmeye çalıştı jimin. dudakları arasındaki sigarayı büyük bir hirsla içiyordu. okuldan yeni çıkmıştı ve otobüs bekliyordu. annesini o halde yalnız bırakmak istemese de kadın okuluna gitmesi için ısrarcı olmuştu. gelmişti gelmesine ama dinlediği derslerin tek bir kelimesini dahi anlamamıştı. cok fazla şey vardı kafasında.

sigarasından son bir nefes daha aldığında sızlayan burun direğini umursamamaya çalıştı ve gelen otobüsüne bindi sessizce.

dayanamadığını hissettiği her an annesini düşünüyordu. onu üzmek isteyeceği son şeydi. bu yüzden kadın hasta yatağında jungkook'u sorup dururken jimin ona konuyu kapatmasını söyleyemiyordu. ve onun adı her geçtiğinde damarlarındaki kan bambaşka akıyordu.

otobüs ineceği durağa geldiğinde montuna iyice sarılıp sırtındaki çantayı düzeltti. iyice zayıflamıştı, göz altları çökmüştü. dersleri kötüye gidiyordu ve muhtemelen finallerden kalacaktı ama eski jimin degildi ki o artık. umursasa bile harekete geçemiyordu. geceleri terliyor, karın ağrısıyla uyanıyordu. banyoya koşup kusmak istiyordu bazen. iştahı hiç yoktu bu yüzden kusmaya çalıştıkça canı çok yanıyordu.

eve geldiğinde kapıyı sessizce açtı. annesi bu saatlerde uyuyordu. fakat içeriye girdikçe sesler çoğalıyordu. çantasını yere bırakıp derin bir nefes aldı. kalbine bir ağırlık çöktüğünde annesinin hemen yanında oturan bedenleri gördü. bay ve bayan jeon. anlaşılan annesini ziyarete gelmişlerdi çünkü masanın üstünde kocaman bir buket ve içecekler vardı.

jimin saygıyla eğildi onlara. yüzünde tek bir mimik dahi oynamıyordu.

"nasılsın jimin?" bayan jeon ona son görüştüklerinde pek iyi şeyler söylememişti. zaten şimdi de rahatsız görünüyordu. gelmek zorunda oldukları için buradalardı, nezaketen. önemsedikleri için degil.

"iyiyim." buz gibi ses tonuyla konuşup annesine döndü jimin. "iyi misin anne? bir şeye ihtiyacin var mı? bugün ne yemek istersin?" annesine döndüğü anda samimi ve anlayışlı bir hal alan sesi annesini gülümsettigiğinde kadın başını iki yana salladı. "hiçbir şey istemiyorum çocuğum. sen dinlen sonra yaparız birlikte."

jimin normalde itiraz eder, onu umursamadan mutfağa girerdi ama titreyen ellerini gizlemek için o kadar uğraşıyordu ki yorulmuştu.

"jungkook da gelecekti ama tartışmışsınız sanırım. yine." dedi bayan jeon iğneleyici bir ses tonuyla.

"hayır, tartışmadık." jimin'in sesi yine buz gibiydi. "terk ettim onu. bana zarar veriyordu."

"ne? asıl ona zarar veren sendin." bayan park kadına şaşkınlıkla baktı.

"jungkook babasına benzemekten korkuyordu hep, bence size benzemekten de korkmalı."

³³³³³

jimin birkac haftadır tekrarlanan o anı yaşıyordu. geceleri bulanan midesi ve titreyen bedeniyle banyodaydı. soğuk zemine uzanmıştı istemeden. kalbi o kadar hızlı atıyordu ki öleceğini hissediyordu. gözyaşları zemine hızlıca düşerken cenin pozisyonuna geldi iyice ve dudaklarını ısırdı.

"lütfen." diye fısıldadı kendi kendine. "lütfen bitsin." bedenine, beynine istediğini vermemek için o kadar çok çabalıyordu ki çıldırmak üzere olduğunu hissediyordu. yavaşça kapanan gözleri biraz olsun iyi geldiğinde vücudu terden sırılsıklam olmuştu o gece. gözlerini açtığında sabah olmuştu. hızlıca kalkıp giyindiğinde ise okula geç kalmıştı bile.

darkly delicately,  jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin