jimin nefes nefese hastanenin acil kapısından girdiğinde kalbi boğazında atıyordu. nefes almak zordu. görüşü bulanık olduğu için kimseyi seçemiyordu, bu yüzden kolunu tutan bedene minnettardı.
"jimin." jungkook'un annesi onu tutup çekiştirdiğinde jimin yalnız olmayacağı için mutlu bile olmuştu. fakat kadının ses tonu ve hırpalayıcı hareketleri onu şaşırtmıştı.
"senin yüzünden oldu! sana onunla konuş demiştim sadece! ölmesine yardım et değil!"
ölmesine. jungkook ölmüş müydü? sevgilisi, ayrılmak istediğini söylediği sevgilisi? son konuşmaları, tartışmaları gözünün önünden gelip geçerken dudakları arasından bir hıçkırık kaçtı.
"ne?"
"jeon jungkook'un yakını kim?" jimin'in şaşkınlığı bu soruyla birlikte havada kalırken ikisi de soruyu soran kişiye döndü. ilk adımlayan jimin oldu.
"benim. ne oldu?"
"hastanın durumu iyi." gereken cevabı almıştı jimin. duyduğu bu üç kelimeyle derin bir nefes verdiğinde gözyaşları da akmaya başlamıştı.
ona neler olup bittiğini anlatan kişiyse jungkook'un babası olmuştu. dün akşama doğru jimin onun arabasından inince jungkook bir köprüye gitmişti anlaşılan. gece yarısına kadar beklemiş, sonra da bedenini buz gibi deniz suyuna bırakmıştı. şanslıydı ki, o gece yalnız değildi. bir çift onu hiç düşünmeden kurtardığında jungkook'a müdahale etmek zorunda kalmışlardı. nihayetinde burada, gecenin üçünde jimin onun için ağlıyordu.
şimdi içeride, hasta odasında onun elini sımsıkı tutuyordu. burada olmamalıydı ama. ondan ayrılmıştı, jungkook iyiyse gitmeliydi. ki öyleydi.
"jimin."
jungkook ona seslendiğinde jimin yerinde sıçradı ve elini hızlıca çekti tuttuğu elden.
"iyi misin? nasıl hissediyorsun?" jungkook onun endişeli görünmemek için verdiği çabaya gülmeden edemedi. jimin çok sevimliydi. ayrılmış olmalarına rağmen buradaydı. hem de üstünde pijamalarıyla.
"iyiyim." boğazını temizledi jungkook. "iyiyim. sen?" jimin de onu başıyla onayladı. gözleri şişmisti bile ağladığı için.
"annenler kantine inmişti. haber verip giderim. görüşürüz."
"görüşürüz jimin."
"jungkook."
"hm?"
"benim yüzümden mi?"
jungkook ona cevap vermedi.
²²²²²
jimin gerçekten üzülüyordu. jungkook'a söyledikleri için çok fazla pişmandı. jungkook'un aksine. annesi de hiç yardımcı olmuyordu. her konuşmada jimin'in ona iyi gelmediğini söylüyordu. önce jungkook için ondan yardım istese de oğlunu o halde görünce fikri de epey bir değişmişti.
"nereye jungkook? umarım jimin'in yanına değildir."
"onu seviyorum anne."
"siz ayrıldınız!" kadın her şeyin farkındaydı. ikisi en son hastanede görüşmüştü.
"biz ayrılamayız." bayan jeon sinirli bir şekilde gülüp ellerini beline koydu ve eşine baktı. çok saçmaydı oğlunun söyledikleri. babası annesine sakin olmasını ve boş vermesini işaret ettikten sonra jungkook montunu giydi ve çıktı. arabasına yerleşirken aklında sadece jimin vardı. onu çok özlüyordu.
okuluna dogru sürerken tatlı bir çiçekçiden ona rengarenk bir buket yaptırdı. mutluydu. tek sebebi jimin de değildi üstelik. okulun biraz gerisindeki küçük, hoş bir mekanda yüklü bir miktar para karşılığında aldığı beyaz haplar da bunun bir sebebiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
darkly delicately, jikook
Fanfiction"siktir git hayatımdan" "yapabilsem keşke." !!hassas olanların okumamasını öneririm.(sağlıksız ilişkiler)!!!